Bundan kırkiki yıl öncesine gidelim. Bugünlerde Maraş katliyamının gerçekleştiği günlerde kendimizi buluyoruz. Katliyam başladıydı. Fakat hala Türkiyede konu hala anlaşılamıyordu. Haber pek duyulmuyordu. Sonrası malum: katliyam günlerce sürdü. Ecevit Hükümeti Ordudan müdahale istedi. Ordu ise ancak sıkıyönetim ilanı karşılığında katliyamı önleyeceği pazarlığını yaptı. Sonuçta, günler sonrasında Ecevit teslim olup sıkıyönetim ilan ederek ordunun müdahalesini sağladı. Kısa zamanda da katliyam durduruldu. Fakat, siaysi sonucu 12 Eylüle giden cuntanın önemli mihenk taşı konulduydu.
Maraş katliyamı iki ülke arasında olmadı. Sokaktaki “teröristler” gerçekleştirmedi. Direk devlet içi güç eksenli ile uluslararası konumların birleşerek oluşturdukları siyasal hamle olduğu inancı yaygındır. Özellikle, Türkiyenin Neoliberal geçişte AET önerisini ret edip darbe seçkisi pek seslendirilmez. Sonuçta cunta ve Neoliberalizmin damıtılarak oluşturulan politikanın hamlesiydi.
Sokakta rol ırkçı ve dinci eksenli paramiliter örgütler rol aldı. Kendi halkını katleti. Amacını sokaktaki uygulamacıların bir kısmı bilmese de farketmez. Ülkücülerden dincilere varan sokakta çınlayan sloganlarıyla resmen hölüm saçıldı. Kulanım idolojisi faşist devlet şekli olurken siaysal gelecek de karanlıktı. Dayatılan notka ise mezhep, ırkçı ve anti Komonizim idi. Fakat iki devlet arası savaş değil kendi halkını katlederek siyasal zemin hazırlayan devlet ve emperyalist gerçekler olayda yer aldılar. Paramiliterler ve devlet eksenli bazı yapılar birlikte provakasyonla şideti sokağa yayıp istedikleri ilk adım sıkıyönetimi Ecevite ilan etirdiler.****
Bu defa yirmidört yıl öncesine gidelim. Yer hapisaneler. Türkiye devleti yine Ecevit hükümetinin direk siyasal tutumuyla hapisanelere askeri operasyon gerçekleştirdi. Yine ölümler bolca yaşandı. Konu F.tipi ceza evleriydi. Neden karşı olan solcuların anlatmak istediği tehlike, şu anda TC ceza evlerindeki yaşananlarla yanıtlandı. Tecrit ve devamında yeyraltı hücre hapisanelerine varan uygulamalarla yirmidört yıl öncesi katliyamının hedeflerini de anlatmaktadır.
Hayata dönüş operasyonunda ordu ceza evlerine resmen saldırdı. Ölümler oldu. Direnişte olup açlık grevindeki devrimcileri katletiler. Sonuçta Ecevitin istediği F.tipi hapisane sürecine geçildi. Öte yandan da önemli sayıda devrimci de acı biçimlerde katledildi. Öyle katledildiler ki söylenmesi dahi ürpertilidir. Buda operasyonla sonun da önemli darbe aldığı sonucu çıkar.***
Gerek Maraş gerek se Hayata dönüş operasyonları gelecek siyasetin sıçrama alanlarıydı. Paramiliterlerden tutun devletin ordusu değişik şekilerde rol aldı. Ecevit dönemleri olması da tesadüf değildir. Tabi arada ABD adı da araştırmalarda karşımıza geldi. Bunlar bir yana, sonuçları da solun ezilmesi ile mezhepsel fay hati sonucu, Maraşta aleviler kaçmak zorunda kalır. Bugün katliyamın kaşmalarına neden oldu. Şimdi Maraşta katliyamın dahi anılmasına izin verilmiyor. Öte yandan Hayata dönüş katliyamı ise resmen devrimci hareketlerin cılız olması sonucu anlamına uygun hala hatırlanmıhor. Ama katliyamı gerçekleştiren paramiliter yapılar ve idolojik örgütler şimdi Cumhur itifaakıyla Türkiyenin iktidarında olması da tesadüf olamaz.
Neoliberalizme geçildi ve hat da iflas dönemi yaşanıyor. Kulanılan paramiliter tipi örgütler iktidarda. Öyle ki kültürleşerek eğitimi dahi kuşatıp ele geçirdiler. Böylelikle tarihsel adımlar olan Maraş ve Hayata dönüş operasyonları da akla getirilmeyerek silikleştirdiler. Ama, dünün katliyamları şimdi iktidarda. Siyasi tutuklular başta olmak üzere de geliştirilen apisaneler de zından yerleri.
Dün Türkiyede katliyam için kulanılan idolojiler ise şimdi heryerde faşizim ve cihatcılık olarak yaygın alanlarda hakimdir. Enson HTŞ gibi yapıları biz Maraşta yakın tarihte benzerini yaşadık. Sonuçta her iki katliyamın da uygulayıcılarının yargı süreci ibretlik. Ama uygulayanların şimdi bir kısmı iktidar koltuklarına doğru geldiler. Günümüz Türkiyesi veya emperyalizmin siyasal amaçlarını anlamak için Maraş ve Hayata dönüş katliyanları önemli örneklerdir. Müslüman türkiyeden tutun ülkü ocakları sloganları, çocuklar dahi katledilirken haykırılan sözlerdi. Tesadüf değildir elbet.
Maraş katliyamındaki bir yurtaşın sözleri tarihi öneme sahipti: “ordu, Beşparmak dağlarını Kıbrısta altı saatde aştı. Fakat, Maraşta beş gün Maraşa girmeyip katliyamın gerçekleşmesini engeleyemedi”. Bu herşeyi anlatır.
Defalarca yazdığım anımı da yazarak makalemi tamamlayacam: yetmişyedi yılında bulunduğum siyasi hareket içinde, Maraşlı İsmail ile tartışıyorduk. Kıbrısta denilen şekliyle gülük gülüstanlık süreç geçilmeyip, katliyamların olduğunu anlatmaya uğraşıyordum. İsmail ise Türk ordusunun ölümler gerçekleştirmediğini savunuyordu. Maraş katliyamı sonlarında İsmail yine ben konuyla alakalı güncel tartışma yaparken gelir ve “Özkanın söyledikleri doğrudur. Maraşa bakın, anlarsınız” desteğini veriyordu. Bilmem ne demek istediğimi anladınız mı?
Yeniçağ sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.