Resmi rakamlara göre 50 binden fazla insanın öldüğü, 100 binden fazla insanın da yaralandığı 6 Şubat depremlerinden sonra Maraş, Malatya, Hatay, Adıyaman ve Antep’te devam eden ‘mücbir sebep’ 30 Kasım’da sona erdi. Mücbir sebep durumu, depremin yıktığı şehirlerde esnaf ve tüccarlara SGK primi ve vergi kolaylığı sağlıyordu. Aralık ayı itibariyle depremzedeler, geçmişe dönük borçları da dahil olmak üzere yeniden vergi ödemeye başlayacak. Halen vergi ödeyemeyecek durumda olanların ise bağlı bulundukları vergi dairelerine bireysel olarak başvuruda bulunmaları gerekecek. Talepleri şartlara uygun bulunan depremzedeler, vergilerini iki yıla kadar ve faizsiz taksitlendirebilecek. Akla gelen ilk soru, on bir ilde yıkıma sebep olan depremin yaraları iki yılda sarılabildi mi? Halk, vergisini ödeyebilecek bir düzene kavuştu mu? Dükkanı yıkılan esnaf hala konteynerde ve devlet kredileriyle ayakta durabildiklerini anlatıyor. Hasarlı binlerce bina yıkım bekliyor. Şehirlerde altyapı sorunları devam ediyor. İşsizlik oranı yüksek. Hayat normale dönene kadar sürenin uzatılmasını isteyen bölge halkı aksi halde ardı ardına iflasların yaşanacağını söylüyor.
6 ŞUBAT’IN SEMBOLLERİNDEN: İSİAS DAVASI
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, “Bugünkü fiyatlar ile son iki yılda deprem için yaklaşık 2,6 trilyon lira harcadık” dese de yurttaşın, başta barınma ve çalışma gibi hayati konularda çözüm bekleyen pek çok sıkıntısı olduğu ortada. Diğer yandan, 50 binden fazla insanın ölümüne sebep olan binaların yapımından sorumlu kişiler hakkında açılan davalar da görülmeye devam ediyor. Bunlarda biri, Kıbrıslı ailelerin olağanüstü gayretiyle 6 Şubat’ın sembollerinden birine dönüşen İsias Otel davası. Voleybol turnuvası için Kuzey Kıbrıs’tan Adıyaman’a gelen ortaokul öğrencisi 27 çocuk ve tur rehberleriyle birlikte toplamda 72 kişi kaldıkları İsias Otel’de hayatını kaybetmişti. Davanın beşinci duruşması önceki gün Adıyaman 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Hazırlanan bilirkişi raporlarında, saniyeler içinde kum dağına dönen otelle ilgili, proje aşamasından yıkıldığı güne kadar yapılan usulsüzlükler dikkat çekiyor. İddianamede yer alan bilgilere göre İsias’ın temeli zemin etüt raporu alınmadan atılmış, ruhsat 9 kat için verilmiş olmasına rağmen sonradan kat sayısı 13’e yükseltilmiş, binanın ruhsatı ‘konuttan’ ‘otele’ çevrilirken mühendislerden yapının sağlam olduğuna dair rapor alınmış, binada deniz kumu kullanılmış ve çıkılan ilave katlar 2018 yılında çıkarılan ‘imar barışı’ kapsamında affedilmiş.
DEVLETE GÖRE SAĞLAM, BİLİME GÖRE ÇÜRÜK
Sorumluların yalnızca mal sahipleri ve fenni mesuller değil aynı zamanda görevini yerine getirmeyen kamu görevlileri olduğunu dile getiren aileler suçluların ‘olası kastla’ yargılanması gerektiğini vurguluyor. Ancak savcı ‘bilinçli taksir’ suçundan 22 yıl ceza talebinde ısrarcı. İddianamede adı geçen kamu görevlilerinin de yargılamaya dahil edilmesinin şart olduğunu söyleyen aileler bunu hukukun üstünlüğü ve toplum vicdanı adına hayati bir adım olarak görüyor. İsias Otel’in sahibi, tutuklu sanık Ahmet Bozkurt’un son duruşmada verdiği ifade bu anlamda dikkat çekici. Bozkurt, otel projesinin belediye kontrolünden geçtiğini ve kendilerine ‘doğru yapılmış’ denilerek ruhsat verildiğini söyledi. Otelin turizme uygun hale gelmesi için gerekli bütün izinleri aldığını belirten Bozkurt, Turizm Bakanlığı’nın da denetimlerinden geçtiğini ve yapıyla ilgili hiçbir sorun bulunmadığını ifade etti. Ayrıca kredi başvurusunda bulunduğunda mimar ve mühendislerin oteli inceleyerek ‘sağlam raporu’ verdiğini ve böylece devletten kredi aldığını söyledi. Bozkurt savunmasında mahkemeye iki soru yöneltti: “Devlet, sağlam olmayan binaya kredi verir mi?”, “Devletin memurunun imzasının olduğu belge nasıl sahte olabilir?” İsias Otel, bilimsel raporların ortaya koyduğu çeşitli kusur ve eksikleriyle yıllarca Adıyaman’ın göbeğinde hizmet verdi, ta ki 6 Şubat’ta 72 insana mezar olana kadar. İgili tüm resmi kurumların onayını aldı ve imar affından yararlandı. KKTC Başbakanı Ünal Üstel de duruşmayı takip etmek için Kıbrıs’tan Adıyaman’a gelenler arasındaydı. “Burada başbakan olarak ama en önemlisi bir baba olarak bulunmaktayım. Türkiye Cumhuriyeti’nin adaletine güvenimiz sonsuz” dedi.
DEPREM SANIĞI ERDOĞAN İLE AYNI KAREDE
Aynı gün, deprem davalarını titizlikle takip eden Birgün muhabiri İsmail Arı’nın, Maraş’ta 35 kişiye mezar olan Manolya Sitesi ile ilgili yazdığı haber yayınlandı. Binaların yıkımından sorumlu tutulan, iktidarla ilişkisi olan birçok iş insanının ya firari ya da yargılama süreçlerinde gözaltına bile alınmadığını vurgulayan İsmail, Manolya Sitesi davası sanığı iş insanı, MADO Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Sait Kanbur’un Cumhurbaşkanı Erdoğan ile yan yana geldiği fotoğrafı paylaştı. Erdoğan, 30 Kasım’da partisinin il kongresi ve deprem konutları teslim töreni için Maraş’a gitmiş ve kentten ayrılırken kendisini havaalanında uğurlayanlardan birinin Mehmet Sait Kanbur olduğu kameralara yansımıştı. Bilirkişi raporunda kalitesiz beton ve demir kullanıldığı tespit edilen, iki bloğu depremde yıkılan, 35 kişinin öldüğü Manolya Sitesi davasında aralarında Mehmet Sait Kanbur’un da bulunduğu altı sanık tutuksuz yargılanıyor. Bu davadaki sanıklar için istenen ceza da İsias Otel sanıkları için talep edilen ile aynı: “Bilinçli taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olma” suçlamasıyla 22,5 yıla kadar hapis! Çocukları için Türkiye mahkemelerinde adalet aramaktan başka çareleri olmayan Kıbrıslı aileler için İsias davası, gelecekte inşa edilecek her bir yapının insan hayatına uygunluğunu denetleyecek mekanizmaların oluşturulması için bir dönüm noktası. Prof. Dr. Naci Görür, İstanbul’daki yapı stokunun yaklaşık yüzde 70’inin depreme dayanıklı olmadığı konusunda yıllardır yetkilileri uyarıyor. Depreme hazırlıklı olabilmek için bilime ve adalete ihtiyacımız var.