Esad sonrası Suriye’nin paylaşımına dair pazarlıklar, çatışmalar, anlaşmazlıklar olağan hızıyla devam ediyor. Heyet Tahrir eş-Şam’ın (HTŞ) ülkeyi ele geçirmesiyle açık bir paylaşım sahnesine dönüşen Suriye’de küresel, bölgesel ve yerel aktörlerin pozisyonları netleşmeye başlıyor. ABD ve İsrail eksenli, İran ve Rusya etkisinden arındırılmış yeni Suriye dizaynında en önemli düğüm noktası ise Suriyeli Kürtler.
Suriye Kürtleri’nin statüsüne ilişkin de ABD, İsrail, Türkiye ve HTŞ yönetimi arasında anlaşmazlıklar var. Suriye Kürtleri’nin silahlı örgütü YPG ve YPG’nin de içinde olduğu SDG’nin Şam’daki HTŞ ile diyalog çağrısı şimdilik karşılık bulmuş değil, Türkiye olası bir operasyon hazırlığında. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin olası müdahalesine karşı ABD, İsrail ve uluslararası topluma destek çağrısında bulunan YPG/SDG’nin bu talebine karşılık ABD NATO müttefiki Türkiye ile bölgesel müttefiki Kürtler arasında bir orta yol bulma arayışında. Washington’ın en yakın müttefiki ve Büyük Ortadoğu Projesi’nin koç başı İsrail ise açıkça YPG/SDG’den yana.
ABD ARABULUCU
Suriye Demokratik Güçleri (SDG) Genel Komutanı Mazlum Abdi, Türkiye’nin desteklediği Suriye Milli Ordusu’nun (SMO) Kobani’ye saldırmak için hazırlık içinde olduklarını söyledi. Endişelerini ABD’ye ilettiklerini söyleyen Abdi, “Beyaz Saray’la da çalışıyoruz, görüşüyoruz. Türklere baskı yaptıklarını ve bizimle Türkiye arasında arabuluculuk yaptıklarını biliyoruz” diye konuştu. ABD’nin devreye girmesiyle SDG ile SMO arasında hayata geçirilen ateşkesin bir haftadır devam ettiğini ifade eden Abdi, “Ortaklarımız aracılığıyla yapmaya çalıştığımız iki şey var: Birincisi kalıcı bir ateşkes sağlanması ve Türkiye’nin güvenlik endişelerinin giderilmesi” diye ekledi.
Abdi, Heyet Tahrir eş-Şam ile de iletişimlerinin güvenlik koordinasyonuyla sınırlı olduğunu belirterek şu ana kadar Şam’a bir heyet göndermediklerini söyledi. Trump’a bir mektup gönderdiklerini kaydeden Abdi, “ABD’nin Suriye’deki siyasi süreçte de rol oynamasını istiyoruz” dedi.
PYD Başkanlık Konseyi Üyesi Salih Müslim de yeni Şam yönetimine gönderdikleri mesajlara henüz yanıt alamadıklarını söyledi. Yine de olası müzakereleri yürütmek üzere bir heyet hazırladıklarını, umutlu olduklarını belirten Müslim, “Bu olmazsa kendimizi siyasi olarak savunacağız” dedi.
İSRAİL DESTEK Mİ VERECEK?
İsrail basınında son günlerde çıkan “İsrail’in Suriyeli Kürtleri Türkiye’ye karşı koruması gerektiği” şeklindeki yorumların sorulması üzerine Müslim, “Özellikle İsrail’den değil, herkesten destek istediklerini” söyledi. Müslim, “İsrail ile iletişimimiz yok, eğer böyle bir açıklamaları varsa elbette takdirle karşılarız” dedi, Türkiye’nin Ortadoğu’da izlediği tutumun “İsrail’i de rahatsız ettiğini” söyledi. Müslim, İsrail’in Türkiye’ye karşı SDG’ye destek vermesi nedeniyle Arap aşiretlerinin kendileri aleyhine tutum almasını beklemediğini de anlattı.
SİLAHSIZLANDIRMA ŞARTI
Suriye’deki duruma dair konuşan PKK Komite Üyesi Helin Ümit de SDG ve YPG’nin silahsızlanma sürecinin “demokratik bir meclis kurulmadan grup hakları, toplumsal hakları, birey hakları anayasada yerleri belirlenme” sonrası mümkün olabileceğini belirtti. Ortadoğu’nun İsrail eliyle bir küresel dizayna tabi tutulduğunu ifade eden Ümit, Suriye’de yaşanan gelişmelere “hazırlıklı olduklarını” savundu.
YOL HARİTASI ÇİZİLİYOR
ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Matthew Miller da Rojava’da yeni bir çatışma yaşanmaması için Türkiye ve SDG ile temas halinde olduklarını açıkladı. Miller, Türkiye ile SDG arasında Minbiç kenti çevresinde sağlanan ateşkesin uzatıldığını da söyledi.
“SDG ile Türkiye ile ileriye dönük bir yol haritası hakkında görüşmeye devam ediyoruz” diyen Miller, Suriye’de artan çatışmanın hiçbir tarafın çıkarına olmadığını vurguladı.
ABD’den yapılan “Türkiye ile SDG arasında Menbic’te ateşkes sağlandı” açıklamasına yanıt veren Milli Savunma Bakanlığı (MSB) kaynakları “Dil sürçmesi olduğunu düşünüyoruz. Görüşmemiz söz konusu değil” dedi.MSB kaynakları, TSK’nın veya SMO’nun Fırat’ın doğusundaki YPG’ye operasyon hazırlığı içerisinde olduğunu da doğruladı.
MÜDAHALE AÇIKLAMASI
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan da ABD Başkanı Donald Trump’ın Esad’ın devrilmesini “Türkiye’nin dostane olmayan bir işgali” olarak nitelendirmesine yanıt verdi. Türkiye’nin Suriye üzerinde kontrol kurma niyeti olmadığını vurgulayan Fidan, ABD’nin YPG’ye verdiği askeri desteği kesmesi gerektiğini vurguladı. Fidan, HTŞ yönetiminin YPG/SDG’nin kontrolü altındaki bölgeleri yeniden alması gerektiğini aksi takdirde müdahalede bulunabileceklerini kaydetti.
SÜREÇTE KÜRTLER OLMALI
ABD, Almanya, Fransa, İtalya gibi ülkeler, Suriye’deki siyasi geçiş sürecinde Kürtlerin yer alması için bastırıyor. Ocak ayında Suriye konusunda uluslararası bir toplantıya ev sahipliği yapacak olan Fransa’nın Dışişleri Bakanı Jan-Noel Barrot geçiş sürecinde SDG’nin de yer alması gerektiğini belirtti. Barrot, Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un AKP’li mevkidaşı Erdoğan ile yaptığı görüşmede bu noktaya değindiğini de ekledi.
Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock da, “Kobani, Kürtlerin IŞİD’e karşı cesur savaşlarının sembolüdür. Kan dökülmeye devam edilmesi, insanların 14 yıl sonra yaşaması gereken son şeydir” ifadelerini paylaştı.
BLINKEN’DAN UYARI
ABD Dışişleri Bakanı Antony Bilinken ise Suriye’de ortaya çıkan durumun inanılmaz derecede tehlikeli bir durum yarattığını kaydederek, “Ülkenin parçalandığı bir yol kesinlikle görebilirsiniz. Bunun Suriyeliler ve Suriye dışındaki insanlar için kötü sonuçları olacağını düşünüyorum” dedi.
Blinken, “Suriye’de istikrarın sağlanması, Amerika’nın oradaki askeri varlığının sürdürülmesi gerektiğini gösteriyor. Çünkü Suriye’deki iç savaş ve dışsal etkiler, sadece Suriye’yi değil, tüm Ortadoğu’yu ve dünyayı etkileyebilir” diye belirtti.
BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, Rojava’da Türkiye destekli silahlı gruplar ile YPG arasında potansiyel bir çatışma riski bulunduğuna dikkat çekerek bu konuda Türkiye ve Katar ile iletişimin sürdüğünü söyledi.
Rusya ise Suriye’de kurulacak hükümetin oluşumu ve Kürtlerin bu süreçteki rolü hakkında ise tarafsız durmaya çalışıyor. Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Maria Zaharova şu ifadeleri kullandı: “Bu konu Suriyelilerin kendileri tarafından kararlaştırılmalıdır ve dış bir mesele değildir. Suriye, köklü tarihi olan bir ülkedir ve farklı topluluklar arasında birlikte yaşama deneyimine sahiptir. Kendi geleceklerini inşa etmeleri gerekiyor.” Zaharova Suriye’nin toprak bütünlüğünü savunduklarını da ekledi.
İMRALI ÜZERİNDEN BASINÇ
Çok aktörlü bir siyasal tasarım planlarının ortasındaki Suriye’de HTŞ üzerinden “ılımlı bir İslamcı rejim” oluşturma planında genel bir mutabakat oluşmuş durumda. İsrail ve ABD bölgesel politikalarını bu “figüranlar” üzerinden hayata geçirirken ülkenin Irak ve Lübnan gibi içeriden parçalanması olası senaryolar içinde ön plana çıkıyor. Bu olası planda Kürtlerin payına da bir şeyler düşüyor.
İşte bu “pay” Türkiye’nin en büyük korkusu. Yeni Osmanlıcı Saray rejimi Suriye’deki rejim değişikliğini zafer naralarıyla kutlasa da Kürtlerin olası kazanımları karşısında tedirgin. İsrail ile Suriye Kürtleri arasındaki artan yakınlaşmadan endişe duyan iktidar, SDG/YPG’nin yeni Suriye’de pay sahibi olmaması için tüm imkanlarıyla devrede. Bunun için NATO müttefiki ABD ile temasını yoğunlaştıran Ankara, SMO’yu fiili olarak kullanırken HTŞ’yi de yanına çekmeye çalışıyor.
Cumhur İttifakı diğer taraftan da Öcalan üzerinden sürece müdahale etme gayretkeşliğinde. Öcalan’ın YPG ve Suriye Kürtleri üzerindeki etkisini kullanmak isteyen iktidar, İmralı ile görüşmeyi pazarlık unsuru olarak kullanıyor. Şu ana kadar istediği sonucu alamadığından Öcalan ile görüşmeye onay verilmiş değil. Öcalan ve Kürtleri yanına alarak içerideki siyasi süreci dizayn etme girişimi Saray rejimi açısından bir beka sorununa dönüşmüş halde.
Yeniçağ sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.