yaklaşımlarÖzkan YıkıcıYeniden Suriye gerçeklerine yelken açarken - Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

Yeniden Suriye gerçeklerine yelken açarken – Özkan Yıkıcı

333 Takipçiler
Takip Et

Yeniçağ podcastını dinleyin

Kavramları doru kulanmak önemlidir. Özlerinden koparmak oldukça tehlikelidir. Yaşanan konuları salt gündem kulanımla da ele almamak şart. Eksiklik ya brakılan yer veya yerini yalanla doldurma ikilemine de sıkışıp kalır. Suriye konusu da bunlardan biridir. Üstelik algı tutsaklığı oldukça fazla. Taraf olma ile oluşan güncelikler de olgu yerine algı kullanımına da açıktır.

En basitiyle başlayalım: Suriyede Esat belirli mesafe alınca, çoğu kesim “artık Suriye sorunu sonlandı” demeğe başladı. Sanki Suriye yeniden toprak bütünlüğünü kurdu ve dünya da kabulendi algısı kurgulaştırıldı. Oysa olan tek gerçek, güdemden düşürme oluyordu. Hat da israilin saldırıları haber yapılmayarak, suikastler de gözden kaçırılarak, sesiz Suriye ekseni oluşturuluyordu. Oysa Suriyede Esat yönetimi belirli yerleri kontrol yaptı. Kuzeyin önemli kısmı Türkiye kontrolundaydı. Dahası, idlipte resmen açıkça Emirlik dahi ilan edildi. Öyle bir Emirlik ki ikinci Afkanistan dahi diyenler oldu. Ama bunlar hep yok sayıldı. Sayılınca da Erdoğanın Esatla görüşme politik oynuna da hemen uzlaşma havasıyla katılınıyordu.

Suriyede aslında bazı denklemler dışıdnda değişen pek bir şey yoktu. İsrail canı sıkıldığı anda füze yağdırıyor, Türkiyenin kontrolü altındaki yerleşimlerden de zaman zaman Halepe yönelik saldırılar da gerçekleştiriliyordu. Amerikan merkezli anbargolar da devam ediyordu. Bu denklemin heran patlayacağı ve nerede durulacağı da net değildi. Şu önemli ikilemler de unutuldu. Türkiye Astana zirvesi iki anlaşma ile idlipteki cihatçıları silahlandıracağını kabul ediyordu. Ama pratikte tam aksi oluyordu. İsrailin düzenlediği saldırılarda Rusya hava savunma sisteminin açılmasını engeliyordu. Bir anlamda Rusya Suriye Türkiye tipi kendine has denklem oluşturuyordu.

****

Tüm bu gerçekler, dondurulmuş ve gündemden düşürme tavrı, hem de beklenen ikilemle patladı. Lübnanda ateşkes ilan edilirken, İsrail açık dil ile Suriyeden iranı yeni hedef olarak gösterdi. Peşinden ağırlıklı olarak idlipteki HTŞ örgütü Türkiye yanlısı OSo kuvetleriyle birlikte Halepe saldırdı. Doğrusu bazı başarılar da kazandı. Halepe girildiği de belirtiliniyor. HTŞ yapısını biraz bilen, Suriyede nedenli kirli işlerin döndüğünü de hemen kavrar. Örgüt kökeni IŞİD olmaktadır. Belirli dönem sonrası Suriye kolu olarak Elnusra olarak ayrıştı. Çünkü ıraktaki IŞİD salırılara uğrayıp batı tarafından kara listeye alındı. Devamında da idlipte örgüt adını tekrardan değiştirip HTŞ adını aldı.

Yazılı belgelere bakarsanız örgüt Terör örgütü ilan ediliyor. Ama idlipte yine ağırlıklı olarak güçlenmesi de devam ediyor. Öyle Suriyeliler falan değil, Uygurlar, Çeçenler, Özbekler gibi birçok ülkeden cihatçılar gelip örgüte katıldı. Tabi bunlar herhalde havadan gelmedi. paraşütle indirilmedi. Komşu Hatay olma gerçeği de varken, sorunun yanıtı da net. Türkiye üzerinden bu bölgeğe gieriş ancak mümkündü.

Örgüt listeye kondu. Ama destek de devam geliyordu. Silahsızlandırılma anlaşmasını Türkiye uygulamadı. Bukadarla kalınmadı: örgütün SUriyeye saldırı yapma olanakları da verildi. Suriye ve Rusyanın örgütü idlipten sökme hamlelerine de Türkiye karşı durdu. Nerede ise Türkiye Rusya karşıkarşıya savaş haline dahi gelindi. Bir anlamda Türkiyenin kontrolunda ikili yapılar çıktı. İdlipte Türkiye kontrolunda Afkan tipi emirlik ilan ediliyor. Öteki Afrin gibi yerlerde de yine türkiye yeniden dönüştürme hareketleri de oldu. Bir anlamda Türkiye kuzeybatı Suriyede kalıcılaşmaya ve bazen Halepi de içeren yayılma peşindeydi. Tabi doğu Fırat da öteki hedefti.

Böylesi dengelerde, kırılma anında fırsat da harekete geçer. Suriye ordusu güneydeki Lübnan saldırılarını engeleme, yeniden Dera gibi yerlerde IŞİD kıpırdamaları olunca ister istemez çok yönlü önlem alıyordu. Üstelik Lübnanda dayanaışma içindeki Hizbulah da darbe aldı. Bunu deyerlendiren HTŞ müttefikleriyle birlikte ateşkesin hemen peşinden harekete geçti. Kulandığı silah ve tanklar bir anda “nereden geldi” sorularını da artırdı.

Halep girişi ile ordunun geri çekilmesi, olayları epey tırmandıracağı kesin. Rusya ise ikili oynuyor. Bildik Esat direk destekçisi değildir. Fakat en düşündürücü olan, HTŞ terör örgütü ilan edilirken, Türkiyedeki önemli devlet eksenli kesimin “muhalif” olarak sunmasıdır. Buda iki yüzlülüğün başka gerçeği. Belli ki hem probaganda, hem de saldırılar birbirine karışacak. İsrail zaten belirti, Suriyeyi darmadağın edeceklerdi. Kuzeydeki adı cihatçı olup israile brakın kurşun sıkmayı, birbirleri ile flrt etmeleri saahneleriyle doludur. Belli ki Suriye sorunu biti deyip el ovuşturanlar,yine aldandı. Ama İsrail bildiği yolda sistemin desteği ile devam ediyor. Şimdi Suriye vve ırak üzerinde hem de Müslüman dostlarıyla birlikte yeni hamlelerle gündemi ısıtacağı kesin.


Yeniçağ sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
340AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin