Perşenbe gecesi, Holandanın başkentinde Avrupa kupası maçı vardı. Takımlar, Holandanın Ajaks ve israilin Telaviv takımlarıydı. Olay spor müsabakasıydı. Fakat: Holanda alışılmamış sokak protestolarına tanık oldu. İki tarafflı seyirciler sokakta çatıştı. Holanda güvenlik kuvetleri müdahale ediyordu. Birçok batılı ülke hemen sıraya girdi. Adını da Antisemitizim koyup tek yanlı faşist teslimiyeti de yeniden spor alanında kanıtlıyorlardı. Önemli olan, olayın Holandanın başkentinde olmasıydı. Makavi Telaviv takımının bu ülkede maç yapmasıydı. Birden dünya resminin çizgileri de ortaya çıktı. Tepki spra geğildi. Tepki, resmen israilin Filistindeki soykırıma karşı duyulan sokak öfkesiydi. Bu nokta dahi kaçırıldı.
Holandanın başkentinde perşenbe günü maç vardı. Maçı da ezici sonuçla Ajaks kazandı. Beş Sıfır… ama maçın ötesindeki gelişmeler güne damga vurdu. Elerindeki Filistin bayraklarıyla birçok kesim, israilin Gazze soykırımını protesto ediyordu. Ülkelerinde bu ülk takımının maç yapmasına karşıydı. Ama resim daha genele uzanan politik yandaş tavrı da spor alanındaki yansıyışını da kanıtlıyordu.
Dünyada birçok soykırım olayı nedense normalleşme haline sokuldu. Özellikle de ikibinsekiz krizi sonrası daha kolay uygulanır hale sokuldu. Gazze soykırım olayı da bunlardan biridir. Fakat, uluslararası emperyalist sistem, olayı en azından kınama yerine tam aksi davrandı. En moderin silahlarıyla, askeri güçlerini doğu AKdenize taşıyarak İsrail soykırım katletme hakreketine destek verdi.
Halbuki, örneğin Belarus sırf Rusya yanlısı olduğu için başta spor kesimleri ona anbargo ve yasak koydu. Avrupa ülkesi olmasına karşın futboldaki Avrupa kupalarına katılamıyor. Yasaklandı. Aynen Rusyaya da ayni tutum konuldu. Halbuki İsrail üstelik de Asya ülkesi olmasına karşın Avrupa denilip buradaki federasyon etkinliklerine katılıyor. Yine, İsrail Gazzede açıkça soykırım yaparken, Lübnanda imha savaşının kurallarını uygularken, Rusya ve benzeri ülkelere koyulan yasaklar, bu ülkeğe konulmuyor. Bir anlamda moderin Avrupa aldatmacası tekrardan gerçeklerle sorgulanmaya aday halinde tavırlarına devam etmekteydi.****
Perşenbe günü HOlandada maç nedeniyle sokakta oluşan olaylar bu iki yüzlülüğün sonucudur. Protestoların şideti veya kim yapıyordan önce, kendi hükümetlerinin dahi soykırımı desteklemenin de tepkileriyle sokaklara çıkıldı. Holandada alışılmamış protesto oluyordu. Çifçiler eylemlerini saymazsak, böylesi sert sokak protestoları opek yaşanmaz. Ama ikili öfke vardı: hükümetlerinin aldığı politik tavır ve israilin soykırımına rağmen ülkelerinde maç yapmasıydı. HOlanda yönetimi ise konuya efendimli spor gözünü kulanmasıyla karşılık veriyordu. Sporu politikaya ve sokaklara taşımama uyarıları yapıyordu. Oysa spora dahi politik uygulamaları başta Avrupa spor kuruluşları yaptı ve yapmaya devam ediyor. Hemen peşinden ABD başkanı Baydın da ayni lügatı kulandı. ANtisemitizimle suçladı. Bir anlamda israilin sistem rolü nedeniyle, kim israile karşı olursa “isterse soykırım yapsa dahi” hemen faşistlikle ve antisemitizimlikle suçlanmaktadır.
Holandanın özelliği şu: Avrupanın en demokratik ülkesi olarak kabulleniyor. Fakat, özelikle son Ukrayna savaşı veya Gazze soykırım uygulamaları sonrasında, bu ezber de bozuldu. Bir anda devletler ve sokaktaki bazı kesim ikilemleri karşımıza geldi. Öylesine politikleşme oldu ki spor alanına da yansıtıldı. Rusya sporda ambargoya konuldu. Olimpiyatlara dahi alınmadı. Benzeri savaşta hiç olmauyan Belarus da konuldu. Oysa İsrail açıkça soykırım yapıyor. Onbileri çoluk çocuk demeden katleti. Fakat, uluslararasıadalet divanı veya ceza mahkemeleri adımlarına rağmen, Telavive dokunulmadı. Normal ülke gibi davranıldı. Uygulamanın batı ülkelerinde olması, sosyaldemoıratdan Yeşilere varan kesimlerin uygulaması ise siyasal gericilik ile sporun saydamlaşan resmiyle HOlandada karşımıza çıktı.
Pekde protesto genelekleri olmayan hOlanda, Filistin katliyam gerçeği ile dünyanın iki yüzlü duruşu sonrası konuyu sokağa taşıdı. Devletlerinin destek verip bazı ülkelere uyguladıkları spor anbargosu ikilemine de sokakta karşılık verdiler. Önemli bir tutum da şu: maç anında protesto yapılmadı. Protestolar maç öncesi ve sonrasında gerçekleşti. Buda bilinçli tepkinin başka bir yönünü ortaya sermektedir.
Kısaca, Perşenbe günü HOlanda başkent sokakları ısındı. Ortadoğudaki soykırımda yer alan devletlerini bir anlamda sorguluyordu. Protestolar Filistine destek di. Ama Holanda yönetimi ve siyasal çoğu resmi partiler deyişik kılıflarla yine de israile desteğe devam deniliyordu. Holanda önemli demokratik özellikleri olan ülke konuyla da dünyanın nereye geldiğinin de aynasıdır. Artık eskisi gibi Filistin soykırım nedeniyle artık batıya çekinmeden demokratik ve insan hakları merkezli dememeye başladı. Siyasetin geldiği nokta, spordaki çifte standart ve Holanda. Sistemin kültürel ve siyasal olarak gelinen noktayı işaret etmektedir. Foncular dışında bunu yavaş yavaş eksikliklerine rağmen söyleyen de artmaktadır. Ama dünya soykırıma dahi prim verip hiçbirşey olmamış yönüne yatarken, sırf Rusyaya yakın diye Belarusa spor anbargosu dahi konulma utancı da gayet münasipleşmektedir.
Perşenbe geesi kaynayan HOlanda sokakları, nasıl bir dünyanın spor bölümüyle birlikte yazıldı.