2 Aralık, 1920’lerde Çin’de bulunan ilk homo erectus ve adına “Pekin Adamı” denilen fosillerin bulunuş yıl dönümü. 700 bin yıl önce yaşadığı tahmin edilen bu fosilin bulunması modern insanın atalarının sadece Afrika’dan değil, Asya’dan da çıktığını gösteren ilk kanıtlardan. Bu ilk fosillerin bulunması süreci aynı zamanda Çin’de arkeoloji bilimini başlatan ivme olmuş. Bu nedenlerden dolayı Pekin Adamı, Çin için bir ulusal gurur kaynağı.
Pekin Adamı’nın sonrasında başına gelenler de Çin’in bugün antiemperyalist milliyetçi söylemini besleyen kaynaklardan biri. Günümüzde ABD’nin Çin karşıtlığı arttıkça, Çin’de Pekin Adamı’nın keşif yıl dönümü daha da şaşaalı kutlanıyor.
Pekin Adamı nasıl oldu da Çin-ABD rekabetinin malzemelerinden biri haline geldi?
Arkeolojinin ulusal kimliğin inşasında kullanılması tüm dünyada -ve Türkiye’de de- gözlemlediğimiz bir durum. Çin’de de arkeolojiye çok önem veriliyor. Örneğin, her türlü bilimsel çalışmanın durduğu Kültür Devrimi yıllarında, ilk yazının bulunması gibi Çin ulusal kimliğinin öğelerini destekleyecek kazılar durmamış. Bugün de Çin arkeoloji alanında en yüksek bütçeli ve teknolojili çalışmaları yapan ülke diyebiliriz. Ama örneğin, Çinlilerin homo erectus’tan geldiğinde ısrar ettikleri için neandarthal izlerinin bulunması tartışmalı bir konuydu. Pekin Adamı’na dair mesele de -Türkiye’den de aşina olduğumuz üzere- kazılarda uluslararası arkeoloji ekiplerinin çalışmasının ulusal kimlikle çatışmasına dair…
Pekin yakınlarındaki Zhoukoudian bölgesinde ilk homo erectus fosilinin bulunmasından sonra Kuzey Amerikalı ve Avrupalı arkeologlar kazıları genişletirler ve yirmi yıl gibi bir süre içinde Pekin Adamı’yla yaşıt 40 kadar fosil bulunur. Bu kadar yoğun bir homo erectus keşfi o dönemde arkeoloji bilimi için şaşırtıcı olduğu için kazılar Rockefeller gibi isimlerce fonlanır.
Çinli arkeologların da katıldığı uluslararası kazı çalışmaları 2. Dünya Savaşı’nın başlamasıyla aksar. Yabancı arkeologlar Zhoukoudian kazılarına katılmaya başladığında 1920’lerde iktidar olan Can Kay Sek hükümeti kazılarda bulunacak kalıntıların yurt dışına çıkarılmasını yasaklamıştır. Ancak 2. Dünya Savaşı sırasında Japonya Ordusu Çin’i işgal edip Pekin’i ele geçirince bu önemli kazının buluntularını kilitli ahşap sandıklara koyup savaş bitene kadar New York’taki Tabiat Müzesinde saklanmak üzere Amerikan Deniz Piyadelerine emanet eder. Amerikan Deniz Piyadeleri, sandıkları ABD eski başkanlarından Harrison’ın ismini taşıyan savaş gemisiyle ABD’ye götüreceklerdir. Ancak gemi yolda Japonya ordusunun saldırısına uğrar. Mürettebat yükler Japonların eline geçmesin diye gemiyi batırmaya çalışır ama gemi sadece yüklerini kaybetmiş olarak karaya oturur. Savaş sonrasında deniz altında araştırma yapılmasına rağmen, Pekin Adamı fosillerinden bir daha haber alınamaz. Bu, modern dünyanın çözülemeyen sırlarından biri olma özelliğini bugün de koruyor.
Çin, fosillerin kaybolmasından ABD’yi sorumlu tutuyor. Ülkeden çıkmaması gereken kalıntıları savaş bahanesiyle çıkardığı için, çıkarttıktan sonra koruyamadığı için suçluyor. Kalıntılar bir daha bulunamadığı için, koruma kisvesi altında fosillerin piyadelerce çalındığı iddiaları da var.
Bu iddialara karşı kimi iddialar da fosillerin Japonların eline geçtiği ya da aslında Çin’den hiç çıkmadığı yönünde. Çin’den hiç çıkmadığını savunanlar, saldırıya uğrayan gemide çalışan kimi piyadelerin ifadelerine başvurarak, bunun o zaman arkeoloji ekibince planlanmış bir yanıltmaca olduğunu, herkes fosiller gemiye yüklenecek sanırken sandıkların Pekin yakınlarında başka bir noktaya gömüldüğünü iddia ediyor. Eğer gerçek buysa, fosillerin bugüne kadar bulunamamış olmasının bir nedeni, Çinli yağmacıların eline geçip yüksek fiyatlara Çin tıbbi malzemesi olmak üzere satılmış olması olabilir. Anyang’daki ilk yazılı tabletler de bir arkeologun kullandığı Çin tıbbi ilaçlarının içinde tablet parçaları farketmesiyle ortaya çıktığı için bu çok olanaksız bir ihtimal değil.
Bir diğer olasılık da Çin, 2. Dünya Savaşı sonrasında ilk önce Soğuk Savaş sırasındaki kutuplaşmalar nedeniyle arkeolojiye bütçe ayıramayacak kadar darboğaza düştüğü, sonrasında da Kültür Devrimi nedeniyle her türlü bilimsel çalışma aksadığı için fosillerin olduğu sandıkların gömüldükleri yerde unutulup gidilmiş olması. Son zamanlarda, tanıklıklara dayanarak bu yerin neresi olduğu bulunmaya çalışılıyor. Eğer saptanan yer doğruysa, Mao sonrası dönemde şehirleşmiş, üstüne AVM ve otopark yapılmış bir alan. Bu alanda arkeolojik çalışma yapmak imkansız değilse de çok masraflı. Ve fosillerin aslında Amerikalılarca kaybedilmemiş olması Çin’in yıllardır savunduğu söylemi yıkacak bir bulgu olur. Bu yüzden, Pekin Adamı’nın akıbetine dair somut bir gelişme yaşanamıyor.
Arkeoloji bir yandan tarih öncesi çağları araştırırken bir yandan da günümüz siyasetine ışık tutuyor. Gelecek hafta yıl dönümü kutlanacak olan Pekin Adamı, günümüzdeki Çin-ABD ilişkilerinin de bir öğesi olmaya devam ediyor.