yaklaşımlarÖzkan YıkıcıOnbeş kasım yakın tarihinden - Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

Onbeş kasım yakın tarihinden – Özkan Yıkıcı

279 Takipçiler
Takip Et

Yeniçağ podcastını dinleyin

Geçen hafta geride kalıyor. Önemli olaylar oldu. Devamı da sürüyor. Fakat, öncelikle bir hatamı düzelterek yazıya başlayacam. Önceki makalemdeki Yunanistan Türkiye yazısında önemli ufak yanlış yaptım. Ahmet Kayanın ölümü üzerinden onaltı yıl diye cümle kulandım. Bu yanlıştır. Yirmidört yıl oldu Kayanın ölümü. Bunu özür dileyerek düzeltiyorum. Arada bir demek ki akıl takıntısı veya beynin bir rakama odaklanma yanıltmasını da ben de yaşarım. İnsan olmanın gerçeğini yanlışla yapma lüksüm elbet pek olmaması gerekiyoru da özüre ekleyelim.

*****

Geçen hafta sonuna doğru yakın tarihle yüklü güne geldik. Tam da haftanın önemli son günü olan Cumada Onbeş Kasım tarihi, adeta yakın tarih kalabalığı ile doluydu. Mümkün olan bazı konulara deyindim. Ancak, belli ki haftayı kapatırken, ilgili günlerin yaşanan tarihi gerçeği ile günümüzdeki güncelleşme şekliyle de ufak bazı ekler yapmak gerektiğini de anladım. Onun için, geride kalmakta olan haftanın yakın tarih Onbeş Kasım dönemine yeniden deyinecem.

Onbeş kasım denilince tarihsel yakın dönemin önemli yaşanan olahyları aklıma gelir. Bazısı günümüzde yerel veya genelde yeniden değerlendirilirken, bazısı da hala ısrarla konuşturulmama sıkıntısında debeleniyor. KKTC ilanı, Filistin Devleti Sürgündeki hükümet ilanı, KIbrısta önemli tarihi dönemeçli KÖfünye veya Türkiyeleşmiş simgesiyle Geçitkale olayları yaşandı. Bunları bazısını hatırladık bazılarını da şöylesine geçiştirdik. Başka bir gelişme daha yaşandı. Önemli tartışma ile yüzleşme olmama sonucu, pek de yeniden tartışılması veya hatırlatılması istenmez. Türkiyede Dersim olayındaki Seyit Rıza ve arkadaşlarının idam ediliği gündür Onbeş Kasım…

Bazısı tarihsel hala güncel devamı olduğu için hataları ile birlikte resmi idolojik haliyle yaşatılmaya uraşılıyor. KKTC ilanı gibi. Tabi ki ilan şeklini Perşenbe günkü yazımda epey gneiş aktardım. Bağısmzılık simgesi altında resmen Türkiyeleşme ile Kıbrıs sorunu çözümünden uzaklaşma gerçeği, artık anlayan için tartışılmazdır. Sadece son günlerdeki meclis rezaleti kelimesi dahi az gelen gelişmeler veya törendeki sanki Kuzey Kıbrıs başkanıymış gibi her gelişmeği Cevdet yIlmazın yapması öyle denilen bağımsız falan olmadığını da nalıyoruz. Tabi çıkar ve teslimiyetin venderesinde bu dahi net söylenemiyor.

Olayı ayni gün ve sonrasında basından takip etim. Özellikle Türkiye medyasında epey dolaştım. Belli ki genel dvlet politik duruşu hala birçok gerçeğin anlaşılmasına engeldir. Öyle ki Tele 1 yahınında hem de Musa Özuğurlunun yönetiği prokramdaki “kanla aldık” gibi deyerlendirmemmerkezli açıklama ardından hala Denktaş hayranlı atmalar, belli ki konu hala çok gerilerde devlet tabulu çzgisindeki devamıdır. Bu yayında beni daha önce söylediğim tahmini da kanıtladı. Yılmaz Polat sonunda yetmişler başında özellikle yayın Yapan Türkiyedeki Kıbrısın Sesinde çalıştığı idi.

Benzer başka yazıalr da okudum. Cumhurieyt yayınındaki makalelerde adeta Denktaş aşkı ve devlet yücelik tutumlar devam ediyordu. Belkide en önemli deyerlendirme Birgün Pazarda yapıldı. COnson mektbundan tutun Yetmişdört darbesine dek geniş yorum yapıldı. Bazı eksiklikleri elbet olacaktı. Biraz daha ekseni doğru otursa, çoğuna ders gibi gelecekti. Daha çok karşıt eksenli eleştiriselik vardı. Yetmişdörtdeki Kisincir gerçeği ile Amerikadaki yönetim krizi olguları mutlaka eklenmeliydi. Çünkü Beyaz saray krizi ve Niksonun istifasından tutun, Kisincirin stratejik yeni hareket dönemi yanyana konulmalıydı. Hala Ecevit kahramanlık çizgisinde durulması yanlıştır. Hat da ikinci harekâttaki Kisincirin “ne duruyorsunuz yürüyün” teşviki tarihsel öemli sözlerdi. Ecevit Kisincir ilişki önemlidir. Bunlar pek konulmadı. Yine cumta dödnemli Amerikanın Yunanistanla bağları da eksik. Sanki Yunanistan tek başına darbe yaptı imajı var. yazanlar bunu demese de kulanılan dil biraz bu konuda eylim yapıyor.

Atmışdört sürecinde ise AÇerson planından söz edilmezse olmazdı. Üstelik Türkiyenin de imzaladığı Makariyosun karşı çıktığı durum da katılmalıydı. Fakat, yine de yazı çok önemlidir. Bu arada benden de bir Makariyos yanılgı eki olarak belirtecem. Makariyos atmışdört ve sonrasındaki Sovyet ile Bloksuzların etkinliğini kulandı. AÇerson planı veya Türkiyenin bazı çıkarma yapma girişimlerini böyle engeledi. Fakat, Yetmişdört döneminde değişen dengeler vardı. Artık bloksuzlar eski gücünde değildi. Sovyetler ise eskisi gibi batı bloğuna brakılan devletlere ilgi göstermiyordu. Şili gibi önemli konu da yaşandıydı. Makariyos Sevgül ULudağın da yazdığı gibi, Ecevitin Makariyosa darbeyi bildirmesine rağmen, dikate alınmadıydı.

Son nokta: Kıbrıs sürecinde özellikle dünyada pek görülmeyen çelişki de yaşandı. ABD ve Birleşik Britanya kralığı çelişkisi. Makariyosun ölüdürüp öldürülmemesi veya Makariyosun adaya dönüp dönmemesi oldukça çelişkiler yaratı. Hat da Kisincir Makariyosun dönmesini engelerken, Ecevite fırsat bu frsat anlaşma yapmasını dahi önerdi. Ecevit ise seçim kazanma aşkıyla bunu erteleyip ret ediyordu. Böylelikle Kisincir Makariyosun adaya dönmeme direnci de kırılarak, ingilterenin isteği sonucu adaya döner.

***

Ayni gün seksenler düzeyinde Filistinde de sürgünde devlet ilan edildi. Bu devleti birçok ülke tanıdı. Şimdi ise sürgündeki Filistinlilerin durumu hiç gündem olmuyor. İşkal altı topraklar ise soykırıma uğruyor. Gazze katliyamı son sürat soykırımla sürerken, işkal atı Batı Şeryanın da ilhakı artık gündemleştirildi.

Köfünye Atmışyedi olayları da önemlidir. Kıbrısta kırılmalar oluşturdu. Süren kriz bir anlamda yoların açılmasıyla yumuşadı. Şimdi imkar edilip başka telden çalınan olaya karşılık, Makariyos Grivas çelişkisi de dışa vuruldu. Bu giderek Kıbrısta yumuşama ve görüşmeler yapılırken, Kıbrıs Yunamnistan çelişkisi de derinleşti. Yetmişdört darbesiyle de üst sıçramayla bir anlamda İngiltere tezi olan taksim de fiylen gerçekletirildi.

****

Türkiyenin Dersim yaşananları ise hala konuşulmaz. Tüm ısrarlı arşivlerin açılma talepleri de duymazlıktan geliniyor. Onbeş Kasım ise resmen Dersim aşiret liderleri olarak sunulan Seyit Rıza ve arkadaşlarının idam günüdür. Çok önemli olaylar yaşandı. Öyle ki Kemalist devlet içinde dahi kırılmalar oldu. Yaşananların niteliği yanında örneğin İnönü başbakanlıktan alınarak veya istifa ederek, yerine Celal Bayar getirildi. Buda Kealist bloktaki fazla konuşulmasa da önemli siyasal kırılmaydı. Ama hala Dersimde ne olduğu çoğu kesimi brakın eksik bilmeyi, hala haberi dahi olmayan çok kesim vardır.

*****

Kısaca, yakın tarih özellikle yaşanması üzerinden fazla zaman geçmeden yüzleşerek bilinmesi önemlidir. İlk önemli değişim ise ayni rejimlerin devam etmemesidir. Devam etikçe, etkielri kurumsallaştıkça, yaşanan gerçeklerin de önemli kesimi sildirtilir. Hafızalar sıfırlanır. Nitekim en iyi orum olan Birgündei geniş yazıda nedense TMT özelharp dayresi bağlantısına dokunulmadı. Halbuki nasıl ki Eyoka ile Yunanistan derin devlet gerçeği kadar, TMT Özelharp dayresi veya STK gerçeği de var. Türkiye yetkilileri yeri geldikçe de bunu itiraf yaptılar.

Tüm bunlar bize, artık yaşanan ve geri dönüp yeniden düzeltilemeyecek geçmişe geçen yaşananları, doğru bilip günümüzle de bağlantıları geleceğ yönelik kurmamız şartını hatırlatmaktadır.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
327AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin