yaklaşımlarÖzkan YıkıcıNereden yaklaştığınıza bağlı ilkesi - Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

Nereden yaklaştığınıza bağlı ilkesi – Özkan Yıkıcı

279 Takipçiler
Takip Et

Yeniçağ podcastını dinleyin

Yine hafta başına geldik. Son haftaların yeniden tekrarına da tanık olduk. Meclis, nedense anaşılan başkanlık ve divan seçimini yapamıyor. Öyle yapamıyor ki çoğunluğa rağmen olmuyor. İlginç ama tepkili hareketler oluyor. Tabi ki ahali de sansürsüz olma ve dilediğine atma lüksüne de katılıyor. Kimi tarafcıl, kimi lafola, bazısı, deşarj olma ve tarafcılığını kanıtlama tutumların uçuşuyla sanal medyadan normal kanalara atılıp tutuluyor. Olayın nedenine dahi dokunmadan, sırf kendine göre yazma veya konuşma kültürünün nereye geldiğinin örnekleri yaşandı. Bunlar ilk değildi; genelde tekrarlanan tutumlardı. Hele de içetikin bilmeden dahi kolayca sanal medyada kusma kolaylığı da birçok çevreği yazmaya tetiklemeye yetiyordu. Tarafcılıktan genele suç uydurmaya varan görüşler adeta kıyım gibi havada kesşti. Ama ne gelecek öngörü nede olayın en basit nedeni dahi deyerlendirmelre pek katılmak istenmedi. K. Kıbrıs siyasal kültürünün kamuoyu oluşmasının yeniden versyonuyla karşılaştık.

****

Yeniden hafta başına geldik. Ekim ayından beri bir konuyu tekrardan yeni versyon rolerle izledik. İzledikten sonra da atışlar gırla havada uçuştu. Konu “Yüce meclis başkan seçimiydi”. Olaya bakarsanız, çoktan çözülmesi gerekirdi. Üstelik iktidar koltukçuların blok oyları fazladan da vardı. Ama yaşananlar, siaysal çürümüşlük veya örgütsel ilişkilerin nasıl çözülme sürecinde olduğunu kanıtlıyordu. Basitçe oy kulanılarak çözülecek durum, bizat kendileri tarafından sorun haline getirildi. Üstelik de baştan beri vardı. UBP çözülmesinin ve biyatcılık ile talimatın sıkıştığı gerçeğin aynasıydı olan. Ama geneli kimse konuşmuyor. Daha çok, sırf yazma, deşarj olma ve tarafccılığını kanıtlama düşüncesiyle davranılıyordu.

Sonuçta konuya yeni olgular da katıldı. Alışılan ve biyat ile ben yaparım kültürleşmenin karmaşa şekli karşımıza taşındı. Bile bile yasak veya yasadışılıkların sistemin kuralı malumdu. Benden olursan, tamamdır. Yandaş paylaşımlı kriterlerin kabullenip normalleşmenin meclis ayağını görüyorduk.

Önce sayısal aritmetik oyun oynandı. Yirmibeşin yirmiüçten daha küçük olduğu algısı piyasaya sürüldü. Sonra nereye giderseniz gidin, her seçimdeki temel kural imkara yönelindi. Nereyengiderseniz gidin, hangi seçimde olursa olsun “parlemento, başkanlık, kooperatif, dernek” ve sayrede çift mühür eşitdir iptaldır. Bunu Yüce meclis üyeleri de bilir. Ama iş kendi iç hesaplarında tutuma gelince, karşılıklık oluştu. Alışılan “ben ne yaparsam uygulanır” ilkesi yeniden öne çıktı. İki müfürlü pusulaların dinyada ilk defa açıkça “kulanılan oyun daha gğçlü olduğu” durumu açıklandı. Sıkılmadan da bu savunuldu. Tüm öteki sistem çevrelerinin de açıkça konuyu vurgulamalarına rağmen, hem de adını “en iyi insan” dedikleri kişiği de Meclis başkanı ilan ediyorlardı.

Bu kadar basit gerçeklikte dahi zehirlenen ve talimatla biyatın sıkışlığında konu gündemleşti. Ne yazık oluşan kağosun nedeni yerine atıp tutmalarla en basit kural ikincil hale getirildi. Hat da daha ileri giden “taketci gazeteci gibileri” kimlerin çifte mühür kulandıklarının, polis çağrılarak parmak tesbitiyle ortaya çıkarılması önerisi dahi yapıldı. Bu defa akıl verirken, gizli oyun ne olduğu veya çifte mühür kulanmanın suç olduğu algısını öne çıkarıyorlardı. Halbuki olay net: sistemin gerçeği. İnsanlar şu veya bu nedenle çifte oy kulanarak, bunun resmen iptal olduğunun farkında kulanıldı.

Sonuçta sorun çözülmedikçe, çifte mühürü yasalaştırıp oldu bitiyle tamamlama duruşu, meclisteki sinir uçlarıyla oynamanın da bugün patlaması oldu. Kaçınılmazdı. Şu böyle bu başka denip olayın özünü geçiştirmemek şart. Yine, olayı hesaba katmadan sankicilikle atıp tutma suçlamalarla da gerçeği örtmemek önemlidir.

Zaten, son dönem olayları geleceğin haberiydi. Atanma kayim UBP başkanı, sahte diplomalardaki kesimlere dokunmadan uyutma, son kurultayda olanlar, hepsi biriken nicelin zaman zaman sarsıntıyla işaret vereceği koşulları da artırdı. Biraz daha soyutlayarak geçmişe gidecek olursak: önce M.B. seçiminde de UBP çözülmesi görüldü. Resmiye hanımın nasıl ekarte edildiği, Zorlunun kendini nasıl seçtirdiği nedense son olaylarda hiç konuşulmaz. Oysa önceki meclis başkan seçimiyle ve ardından gelen kayim ataması UBP içi çözülmelerin de dışa vuruşuydu.

Şimdi aklımı biraz kurcalayan, ele geçen bilgilerle de bazı tahminlere doğru gidiğim son bölüme: son yaşananlar salt iç UBP çürümüş koşullarından ibaret mi yoksa talimatla bazı oynamaların etkilendiği talimat mı var. bu iki kavramın netleşmesi önemlidir. Bir de özellikle başta “takkeci gazetecinin de” fitillediği siyasal gelecek var. Başkanlık otoriterleşme veya dış yurttaşlara oy kulandırma zeminleri de yasalaştırma hamlelerimi? Burada hemen son Moldova seçimleri ve referandumlarına bakılmasını öneririm. Ayrıca KIbrısta olmayan veya ikamet etmeyen ifadesi, salt İngiltere değil, K. Kıbrıs yurttaşı yapılan TC düzeyinde de epey insan vardır ki burda yaşamıyor. Buda K. Kıbrıs geleceğinde önemli etkileri olacağı kesin. Hele de referandum veya seçimlerde acısı çok hissedilecek.

Son bir güldürü sıkıntısına deyinelim: istatisdik kurumu nifusu açıkladı. Başına ilginç bir kelime koydu. Sadece şuna dikat edin: açıklanan rakama kaç kişi inandı. Yeniden bir atışla piyasa tartışmalara sokulaak. Yalan da olsa gel şarkısına yeniden listelere girme olasılığını da oluşturacaktır.

Kısaca, yukarda özetlediğim Pazartesi sendromlu gelişmeler, K. Kıbrısın genel koşulalrından farklı değildir. Sadece bir uygulamasıdır. Ama bunları konulşurken, önce konunun nedeni ve geneldeki devamına gidilmelidir. Olayda temel konum, çifte mühür partiği ile ateşlendi. Geneli ise talimatlı ilhaklaşma biayat kültürünün ta kendisidir. Ben neyaparsam, kimse dokunamaz işbirlikçi siyasal mirasın geldiği yerdir. Öyle ya daha önceleri nice yasadışılık veya yalan nasıl normalmış gibi uygulandığı birikimle günümüz siyasal kültür oluşturuldu. Şimdi öyle bir noktaya geldi ki uygulamasıyla kendi kendini dahi imkar ediyor. Haydi çift mühürle bunu savunanlar seçim sandığında kulansın. İşte basit gerçek bu. Kamuoyu da oyalanacak ve dilediği küfürre dek kulanacakları arenayı kulanıp tatmin olacaklardır. Nasıl eleştirdim veya küfür etim havasıyla da var olan demokrasicilik oyunu oynanmaya devam. Bakalım önümüzdeki hafta kalınan yerden nasıl devam edilecek?

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
334AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin