Çok çelişkili durumları her alanda yaşıyoruz. Hem varlığına direk tanık oluyorken, öte yandan da iş önemli gerçeğe gerince de yok sayma kültürü de net tutum haline geldi. Düşüncenin travmasına taşındı. Hem gündemde karşımızda, sokakta karşılaşma olsa da dokununca yanma tehlikesi nedeniyle de varlığı ret edilen gerçekler de çok yaygın. Kürt sorunu da bunlardan biri. Hat da öyle yaşanıyor ki salt sokakla başlayacak olursak, hem sokakta gördüğümüz insana kürt diyor hem de siyasete gelince korkuyla öyle bir sorun yok deme ikilemini gayet normal hale getirdik. Kıbrısta bu daha da anormalleşmelerin normalleşme noktasına dek gelindi. Kürtler ifadesi seçimde dahi oy kimlikli noktada deyre sokulurken, iş kürt sorununa gelince hemen kaçmanın da korku telaşı olur. Sistemin bir gerçeği ve sömürgecilikle otoriter etnik ırksal kültürün sonuçlarıyla bilimsel alanda karşılaşıyoruz.
****
Son dönemde istemesek de kaçsak dahi artık duymak zorunda olduğumuz bir konu geliyor: Kürt kartı. İlgili halk kesimi ise Kürt sorunu diyor. Ayni zamanda, bölgesel hegemonya veya otoriter düzenlemesi yapmak isteyen çevrelerce de Kürt yok dese de son dönemde hep kürt sorunu lafını hem de ret eden kesimden duymak kolaylaşmasını yaşıyoruz. Tabi henüz kürtlerin de hem güney hem de kuzeyde değişik rolerde olsa da olmalarına rağmen, konu buralarda kürtler dışında pek dile alınmıyor.
Konuyu anlamada önemli koşullar var. Emperyalist bölgesel sömürge ayarlarının dizayin edildiği dönemden geçiyoruz. Ortadoğu bölgesel güçler hegemonya alanlarını geliştirme, yeni topraklar kazanma peşinde. Bölge devletelri yeniden düzenlenme peşinde. Ortadoğunun ayrıca artık dizayin ifadeli operasyonlarla da sınırların çoktan oynanma dönemine sokulduğu da kesin. Tüm bunların yanına, bölgede otoriter rejimlerin olduğunu demokratik yapılardan söz edilmeyeceği de kesin. Uygulamada olan BOP projesinin demokratik değil yeniden sömürgeleşme dizayini hedefli gerçekleşme peşindeliği de akılda tutulmalıdır. Nitekim, Ortadoğu dizayin hareketinde devletlerin birkısmı tasfiye, ülkeler parçalanırken, seçenek sunulan örgütlerin cihatçı niteliği, İsrail devletinin yayılma plnaı oluşu da elbet önemlidir. Demokratik falan çıkışlı arayışlar da yok.
Kürtler bu denklemde tam da oyunun oynandığı coğrafyanın ortasında. Dört ülkeye yayılarak, ama önemli haklarının da olmadığı koşullarda yaşanıyor. Her taş oynayışında boşuna değil Kürt olgusuyla da gelişmelerin yaşanması tesadüf değildir. Irak işkali, Suriye müdahalesi, iran tasfiye planında itifak arayışlar gibi birçok gelişmede Kürtler hep şu veya bu konumda ya kulanıldı veya fırsatı kulandı. Tabi Türkiyenin de önemli nifusu kürt. Yok sayılsa da TC tarihi Kürt isyanlarıyla doludur. Ama talepler de hiç yerine getirilmedi. Son kayim olayı bunlardan sadece biridir.
Başka açıdan bakalım: dört ülkeğe yayılan kürtler şüpesiz örgütlendikçe, salt bir ülıe sınırında da sınırlı kalamıyor. Hele de son dönemde ilgili dört ülkede olan gelişeler ve Kürtlerin yaşaması, giderek Kürt örgütlerinin bölgesel güce ve uluslararası dikate alınan eksen olmasını da getirdi. Salt bölge güçleri değil Amerika dahi Ortadoğu genel oynunda veya bazı ülke hesaplarında Kürtleri de dikate almak zorunda kalıyor. Daha da kötüleşenngerçek ise f banbaşka: bazı siyasal çevreler kürtleri salt karşıt gördüğü için de son dönemde epey bocalama da yaşadıkları da kesin.
Tabi ki bu koşulalrda örgütlenen tek ülkede olsa da kürt hareketleri çelişkiler içinde kendinenyer alması da normaldır. Hele de birkaç ülkedeki kürt gerçeği ile örgütsel davranış da olunca, bazı kürt örgütlerini ortadoğulaştırdı. Bölgesel güç hesabına koydu. Ülkeler de kürt konusuna bakarken, giderek bölgesel düşünmek zorunda kaldılar. Beraberinde Kürtlerin de ayni zorlamada oldukları kesin.
Bunu Salim Müslüm Suriye Rojova kürtlerinde aşadık. Kendini hep anti kürt politikasında koyan TC, Suriyeli kürtlerle masaya otururken, onlardan Esata karşı cihatçılarla birlikte davranmalarını ister. Salim Müslüm de Esata karşı cihatçılarla itifak yapmadığı için de Türkiye peşinden Afrine girdi. Tabi ki Rusya ve Amerikan izniyle. Şimdi Türkiye ençok karşı gibi durduğu olgu Rojova kürtleriydi. Tabi buna ek olarak fırsatdan daha da Suriye toprağı kazanma nedeni de var. Amerika ise ikilemde, hem Rojova Kürtlerini destekleyip Suriyede askeri güç konumluyor ve EsatınnSuriyeyi tamamen kontroluna engel oluyor. Ayni zamanda da Türkiyenin Suriyedenolmasını ve Esata karşı yeni ciahtcı bölgelerin de kurulmasını teşvik ediyor. Dikat edin, hem uyan hem de ters olan ikilemler var. şimdilik Esata karşı olma duruşunTürkiye ile ameikayı işkalde bütünleştiriyor. Bunu akılda tutalım.
Ayni şekilde hala PKK sadece Türkiye için konuşuluyor. Örneğin silahsızlanması isteniyor. Daha doğrusu probaganda öyle. Ancak PKK artık salt Türkiye örgütü değildir. Suriyeden irana geniş oğrafyada sözü geçen yapıdır. Üstelik bilinmese de akla getirilmek istenmese de ezidiler gibi soykırıma karşı savaşıp IŞİD yenen de PKK. Bu yüzden olay artık Türkiyeden de öteye bölgeselleşti. Buda bölge kartlarında yerini aldı. Hele de iran ekseni zorlanırken, İsrail iran savaşı hesapları varken, iran Kürdistanında PKK PJK gerçeği de varken, konu öyle bir sözün sınırında olamaz.
Beyensek de beyenmesek de Ortaoğu öyle bir coğrafya. Bunu emperyalist siyaset bölgesel hegemonya mücadeleleri savrılmalarıyla şekilleniyor. Demokratik koşulalrın olmadığı ve her devletin de ayrı hesapları olduğu bölgedir. Hesaplanmasa da bazı örgütler öyle bir yere oturur ki kendi güçleriyle artık karar vermeme durumuna gelirler. Rojova da bunlardan biridir. Askeri Amerikan varlığından tutun Suriyenin geleceği, Türkiyenin kürt kartı ile suriuye toprak hedefleri hepsi üzerine oturan bir PYD vardır. Bu PYD ayni zamanbda kürt içi denkelminde bir tarafındadır. KDP bu yapıya karşıyken, yürtsever cepe de destekliyor. Parçalanan kürt gerçeğinden Ortadoğu hegemonyasıyla yarının ortasındaki merkez alanda oturan kürtler. Bakalım bu tarihi kavşaktan nasıl bir Ortadoğu, Suriye, ırak ve Türkiye çıkacak. İran durumu ise başka bir faciya.