Sayaç işliyor. Erkekler, kadınları öldürmeye devam ediyor. Bağımsız İletişim Ağı’nın (Bianet) medyaya yansıyan haberlerden derleyerek tuttuğu erkek şiddeti çetelesine göre bu yıl (Kasım ayı verileri hariç) 327 kadın öldürüldü. Şiddetten ölen kadınlar için hazırlanan dijital anıtta (anitsayac.com) yer alan bilgiye göre de, erkeklerin son dört yılda öldürdüğü kadın sayısı 2079! Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu, 2024 Ekim Raporu’nda kayda geçirdikleri 48 kadın ölümünün bir ayda gerçekleşen en yüksek kadın cinayeti sayısı olduğunu belirtti. Çözüm üretmekle görevli bakanlıklar, kadın cinayeti verilerini sistematik şekilde tutup paylaşmıyor. Bu anlamda platform, Bianet ve ilgili sivil toplum örgütlerinin her ay düzenli olarak açıkladığı bilgiler, felaketin boyutunu gözler önüne sermesi bakımından çok önemli.
Raporda yer alan bilgilere göre, ekim ayında öldürülen 48 kadının 19’unun katili evli olduğu erkek, 6’sının katili tanıdığı biri, 5’inin katili birlikte olduğu erkek, 4’ünün katili akrabası, 3’ünün katili babası, 3’ünün katili eskiden evli olduğu erkek, 3’ünün katili eskiden birlikte olduğu erkek, 2’sininki kardeşi, 2’sininki de oğlu. Katillerin hepsi tanıdık, hepsi yakın çevreden. Kadınların %54’ü, herkesin kendini en güvende hissetmesi gereken evlerinde öldürüldü. Yüzde 69’u ateşli silahla katledildi. Bu, Türkiye’deki bireysel silahlanmanın geldiği durumu da gözler önüne seren dehşet verici bir oran. Umut Vakfı’nın hazırladığı Türkiye Şiddet Haritası’na göre 2023 yılında basına yansıyan silahlı şiddet olayı 3 bin 773. Bunun 3 bin 212’sinde, yani %85’inde kalaşnikof, otomatik tüfekler dahil ateşli silahlar, %15’ine denk gelen 561’inde de bıçaktan baltaya çeşitli kesici aletler kullanılmış. Veriler, rakamlar, araştırmalar, raporlar, haberler… Hepsi, Türkiye’de kadınların sistematik şekilde öldürüldüğünün kanıtı.
Yarın, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü. Kadınlar, yaşam haklarını savunmak için yine ülkenin dört bir yanında sokaklarda olacak. İstanbul Sözleşmesi’nin iptali gibi kazanılmış haklarını kendilerinden geri alan iktidara karşı yüksek sesle itiraz edecek. Cezasızlık politikalarını eleştirecek, her ay katlanarak artan cinayetlerin hesabını soracak. AKP, Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesinin kadın cinayetleri üzerinde etkili olmadığını iddia ediyor ve bunu sözleşme yürürlükteyken de kadınların öldürülmesiyle temellendiriyor. Kadın cinayetleri verilerinin düşüş gösterdiği tek yılın İstanbul Sözleşmesi’nin imzalandığı 2011 yılı olduğu biliniyor. Ancak yasa ve sözleşmeler elbette uygulanmadığı sürece işlevsizdir. İstanbul Sözleşmesi’ni fesheden iktidar kadına yönelik şiddetin engellenmesinde 6284 sayılı kanunun yeterli olduğunu savunsa da Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu verilerine göre bu doğru değil, çünkü yasa etkin şekilde uygulanmıyor, bu da toplumda cezasızlık algısını güçlendiriyor. 2024’ün başından bugüne en az 36 kadın polis veya savcılığa başvurmasına rağmen öldürülmüş.
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun Genel Temsilcisi Gülsüm Kav, kadın cinayetlerinin önlenebilir olduğuna dikkat çekiyor. Çünkü pek çoğu eş-sevgili gibi yakından tanıdığı erkekler tarafından öldürülmeden önce tehdit, takip ve taciz ediliyor. Devletin görevi tam da bu noktada kadının güvenliğini sağlamak ve en temel hak olan yaşama hakkının korunması için yasal süreci doğru işletmek. Artık cinskırım boyutunda tartışılan kadın cinayetlerini önlemekle yükümlü iktidar, “gelen adama kapıyı açtıkları için öldürüldüklerini” söyleyerek, üzerine düşen sorumluluktan sıyrılamaz. Fakat ne yazıktır ki, mağduru-kadını suçlayacı bu ve benzeri ifadeler, bize iktidarın meseleye bakışına dair çarpıcı bir çerçeve sunuyor. Tıpkı öncekilerde olduğu gibi, geçen yıl 25 Kasım’da sokağa çıkan kadınlar karşılarında gazıyla, mermisiyle güvenlik güçlerini bulmuştu. Katiline kapı açmakla suçlanan kadınlar, bir ağızdan “yaşamak istiyoruz” diye bağırmasın diye ülkenin meydanlarına kilit vurulmuştu. Takip ettikleri cinayet davalarıyla ilgili ‘yargıda cinsiyetçilik raporu’ yayınlayan Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’na da kapatma davası açıldı. Kadınların, çocukların ve hatta bebeklerin sağlıklı ve güvenli yaşam hakkını koruyamayan iktidara karşı sessini duyurmak isteyen herkes ülkedeki bütün meydanların sahibidir.