Dünya güçlü ve korkunç bir ırkçılık dalgasının etkisinde. Bu dalgayı yaratanlar ve kullanmak isteyenler açık olarak ırkçı olduklarını söyleyemedikleri için çoğunlukla göçten söz ediyor ve göçmenlerin birer düşman olduklarını iddia ediyorlar. Salı günü ABD’de gerçekleşecek olan başkanlık seçiminde de ırkçılık başrolde. Bunu anlamak için Donald Trump’un seçim kampanyasının New York’taki son mitingine bakmak yeterli.
Miting boyunca yapılan konuşmaların hemen hepsi, öfke ve kin içeriyordu. Trump, daha önce de yaptığı gibi “içerideki düşmanla” savaştığını ve seçilir seçilmez, “ABD tarihinin en büyük sınır dışı etme programını” başlatacağını söyledi. Trump açık açık, “Ben ırkçıyım!” veya “Beyazlar üstündür!” demedi. Onun söyleyemediklerini diğer konuşmacılar söylediler. Konuşmacı olarak seçilen kişilerin birer saldırı aracı olarak kullanıldıkları ortadaydı.
Yaklaşık 15 yıl boyunca sağcı medyanın en saldırgan kanalında çalışan ve bu kanalın en bilinen yüzü olan Tucker Carlson yine görevini yaptı ve Demokrat Parti Başkan Adayı Kamala Harris’in etnik kimliğiyle dalga geçti. Bir radyo sunucusu, daha önceki Demokrat Parti adaylarından Hillary Clinton için “piç” dedi. Pek tanınmayan bir komedyen, ABD sömürgesi olan Porto Riko’yu “çöp adası” olarak tanımlayarak tüm Porto Rikoluları karaladı.
Sağcıların hiç doyamadıkları, “Değerlerimizi koruyoruz!” söylemi altında ABD’de ve Avrupa’da keskin bir dinci zihniyet yatıyor. Göçmen karşıtlığı kisvesindeki ırkçılığın dayanaklarından biri, dincilik. Trump mitinginde özel olarak düzenlendiği anlaşılan bir mizansen bu zihniyeti yansıtıyordu. Trump ile “ömür boyu arkadaş” olduğu söylenen ama gerçekte Trump ile birkaç hafta önce tanışmış 60 yaşındaki bir temizlik işçisi sahneye elinde haçla çıktı ve Kamala Harris için “deccal” ve “şeytan” dedi.
Göçmen karşıtlığı kisvesindeki ırkçılık elbette ki, ABD ve Avrupa ile sınırlı değil. Irkçılık Türkiye’de de yükseliyor çünkü yükseltilmesinden yararlanan sağcı siyasetçiler bol. Göçmen düşmanlığı çok kolay çünkü göçmenler büyük ölçüde savunmasızlar. Türkiye’de Kürtlere, Ermenilere, Rumlara, Romanlara, Alevilere düşmanlık üretenler için yurttaşların olağan yasal haklarından yararlanamayan göçmenlere saldırmak çok kolay.
Dünyayı etkileyen ırkçılık dalgasının çocukları etkilememesi beklenemez. Araştırmalar çocukların çok küçük yaştan başlayarak ırkçı kalıplardan etkilendiklerini gösteriyor. Bu araştırma bulgularını incelemeyi bir başka zamana bırakarak, çocuklara yararlı olacak temel ilkelere değinmekte yarar var.
Güçlenen ırkçılık karşısında çocuklara bir tür zihinsel zırh kazandırmak önem taşıyor. Bu zırhın çift yönlü olması gerekiyor ki, ırkçılık yayılmasın: “Derimin rengi bana bir üstünlük sağlamaz. Tenimin rengi bana bir meziyet veya erdem katmıyor.” Irkçılık konusunda çalışmalarıyla bilinen Ibram X. Kendi, tüm beyaz çocukların bu basit fikri öğrendikleri ve içselleştirildikleri bir dünyanın hem daha güzel, hem daha barışçıl olacağını söylüyor. Bir diğer deyişle, beyaz çocukların da korunması gerekiyor. Onların, beyaz oldukları için özel ve üstün olduklarını söyleyen tüm sözlü veya sözsüz, açık veya örtük mesajlardan korunmaya gereksinimleri var.
“Derimin renginde bir yanlışlık yok. Derimin rengi nedeniyle bende yanlış, eksik, garip bir şey yok.” Tüm beyaz olmayan çocukların bu fikri öğrendikleri, içselleştirildikleri ve benliklerini bunun üzerinden geliştirdikleri bir dünya elbette ki, herkes için daha güzel bir dünya olacaktır. Beyaz olmayan çocuklar, onlara ulaşan ve beyaz olmadıkları için özel olmadıklarını, hatta aşağı, eksik, garip olduklarını söyleyen sözlü veya sözsüz, açık veya örtük tüm mesajlardan korunmalıdır.
Bu yaklaşımı ırkçılıkla sınırlamak gerekmiyor. Başka türde ideolojik tuzaklara karşı da zırhlar üretmek gerekiyor. Cinsiyetçilik karşıtı zırh düşünelim: “Cinsiyetim bana bir üstünlük sağlamaz. Cinsiyetim erdem olamaz. Eksik veya üstün cinsiyet olmaz.” Türkiye’de dil düşmanlığı da var. Zırh düşünelim: “Ana dilim bana bir üstünlük sağlamaz. Ana dilim bana bir meziyet veya erdem katmıyor. Her ana dili değerli ve güzeldir.” Vatan-millet-bayrak? “Bayrak bana bir üstünlük sağlamaz. Bayrağın, kimlik kartının, pasaportun rengi bana bir erdem katmaz, beni özel kılmaz. Beni özel kılacak olan davranışlarımdır.”