Amerikan seçimleri sonlandı. Artık gelecek beklentikerine yönelik beklentiler uçuşmaya başladı. Seçimler biraz ibreyi aştı. İbre kaydı. En azından kulanılan Bıçak sırtı ifadesi eksik kaldı. Trump ikinci dönemini epey farkla kazandı. Tabi ikinci seçmen sayısıyla sözkonusu olan belirtidir. Ancak, Trump bazı elayetleri beklemediği halde aldı. Buda yetmedi. Parlementolardaki çoğunluğu da ele geçirdi. Amerikan sistemini eksik bilenler için biraz tuşa düşme tehlikesi de bundan. Çünkü genelde Amerikan partilerinde bizdeki disiplin oy kulanma bağlılığı yok. Dönem oldu ki Demokratlar Cumhuriyetci veya tersinden oy kulanmalar da oldu. Ama Trump ilk aşamada Senatoda göstereceği adayları en azından partisi beyenirse, kolayca kabullendirme gerçeği oluştu.
Şimdi Yirmi Ocak bekleniyor. Baydından Trumpa geçiş olacak. Ara dönemde ise zorunlu tavır olmadıkça Baydın rutin işleri yapacak. Fakat, gerçekten, Trump ikinci döneme biraz avantajlı giriyor. Çekinmeden ilk iç adımlarını da ortaya açıklıyor. Örneğin, yargıda müdahale edeceğini net şekilde belirtiyor. Parlemento baskınına katılanların hapisten çıkarılacağını açıklıyor. Af edeceğini ilan ediyor. Benzer başka kararlar da var. Ayrıca, Trumpun eline önemli bir silah da geçti: yüksek yargı kurumuna üç yargıç atayacak. Buda anayasa mahkemesindeki kendi lehine ağırlıklı sayıyı da bulacak. Birçok kararda da direk etkili olacağı kesin. Bir anlamda Trump, parlementolar, yargı gibi güçleri de beyaz saray yanına koyacaktır. Buda ABD kurumsal yapı için önemli güçtür.
Bir anlamda yargıya müdahale gücü de artacak. Kendi alehine dava açan savcıları şimdiden görevden uzaklaştıracağını ilan ediyor. Bazı yargı kararlarını değiştireceğini de ekliyor. Parlemento baskını gibi önemli darbe girişimindeki arkadaşlarını da dışarıya çıkaracak. Bunlar daha ilk adımdan ABD kurumsal denkleminde önemli taş oynatmalarıdır.
Turmp ikinci dönemine başlayacak. Ocağı bekleyecek. Şimdiden açıklamalar yapıyor. Dünyada birçok çevre hangi karar kuşkusuyla ağzından çıkacak kelimeleri duymaya çalışıyor. Her devlet lehine yaklaşım bekliyor. AB ülkeleri endişeli. Özellikle de Almanya. Ukrayna yardımlarından tutun kendilerine verilen yardım veya Natoya katgılar konusunda endişeyle düşünmek zorunda kalıyor. Tam da bu sırada Almanyadaki yönetim krizi de birden Dolar URO paritesini de Dolar lehine döndürdü.
Bir garip tuhaflık da burdan çıktı. Nedense başta foncu kardeşler olmak üzere seçim sonrası umut ponpalama veya bölgesel sarsıntıdan esinti kapma duruşları olmadı. Amerikan seçimleri konuşulurken ve sonrasında dünya değişik yorumlarla kendilerini de eklerken, K. Kıbrısta iyice kuklalaşan politik figürler sonucu, bu alanda da pek açıklama yapmadı. Şanlı Akademisyenlerimiz ise ya hiç veya basmakalıp değerlendirmelerle olayın etrafından dolaştılar. Yine de ikili Amerikan bakışlarında saçmalayanlar da oldu.
Yukarda belirtiğim daha ilk adımlarla Trumpa rağmen, hala Amerikan güçlü kurum yapısından söz ediyorlar. Amerikan demokrasisinden dem vurup güvenceler satıyorlar. Oysa Trump ilk adımıyla kendini soruşturan savcıyı auzaklaştıracağı, tutuklu darbe girişimcilerini serbes brakacağını ilan ediyor. Buda direk yargıya etki veya kararlarını yok saymaktır. Ayrıca, yeni atanacak yargılarla Amerikada daha gerici kararların da gerçekleşeceğini, tahmin etmek kayinlik gerektirmemektedir. Yine de sanki bunlar olmazmış gibi de “Aerikada güçlü kurumsal yapılar var” denmeye devam edilmektedir.
Şimdilik Güneyde Kıbrıs sorununda hayali beklentiler olsa da mevcutken, Kuzeyde eskisinden farklı rüzgarın barış getireceğini pek kimse dokunmuyor. Buda Amerikan kınrıs gerçeğidir.
Son bir nokta: genelde ABD denilince, sol kesim emperyalist güç, sağ kesim ise dünyanın moderin önemli demokrasisi olarak söz ederek deyerlendirmeler yapar. Solun zayıflaması, sosyaldemokratların sağın liberal ayağı olmaları sonucu, şimdilik Amerikan emperyalizmi pek konuşturulmaz. Ama hala birçok önemli net gelişmeye rağmen “ABD demokrasisinin şahaneliğine” parmak basılmaktadır. Ohsa son seçimlerde gerek probaganda, gerek sermayenin milhonlarla ifade edilen katılımcılığıolacak. Seçimlerde de izleyenler anladı ki resmen Amerikada demokrkatik yaşam tarzının nedenli gericileştiğini kavradı. Nitekim siyaset şeklinden Trump Heris ikilemine politik zemin herşeyi anlatır. Bir anlamda Amerikan şahane ezberinin bozulması şart. Trump seçeneği bunun örneği. Seçim srecindeki harcanan sermaye ise sınıfsal karakterisliğin aynasıdır. Hele de sadece iki parti probgandasıyla ötekilerin yok sayılma genel tutum da nedenli sorusunun acı yanıtıdır.
Kısaca, Trump geliyor. Öyle bilmece falan değil. Bildiğimiz Trunp. Sadece tecrübeli ve daha deneyimlerle gelecek hesaplılısı. Amerikan kurunları ise erozyona uğrayacakları kesin. Hele önemli yargıda daha koltuğa oturur oturmaz, aflar ve atamalarla cevabını net verecek. Ama yine kesin olan hala ABD sistemin temel gücüdür. Dünyayı böylesi kesimler idare edecek. Onların beyenmesek de kararları direk bizi etkileecek. Adamızı daha da üstlerle donatacaklar. Ama birileri de aldıkları fnlarla da Amerikan demokrasi örneği veya adamıza çözüm getirecek laflarını sıralayacaktır. Bakalım önümüzdeki günler bize neleri yazdırtacak.