Nerden bilirdim ki görüştükten sonra, birkaç ay içinde, ardından yazı yazacağımı. İlyas Yağlı ile birkaç ay önce, Mağusada görüştük. Görüşürken de İlyas epey zaman yanyana gelemediğimizden dolayı birazda hüzünle söz yaptı. Benden, mümkünse Mağusada da olsa, bazı arkadaşlarla kısa da oluşsa, yemekte olsun buluşma organize etmemi de ayrılırken belirti. Devamında Mağusaya geldiğimde, ona da haber vermemi söyledi.
Seheoerğnngörüşmeme hasreti ile geçişteki ortak güzel günlerin adeta akan hayat içindekinin ifadesinin ta kendisidir. Neyazık, bir zamanların ortak görüşlerle birlikte olduğumuz, her türlü koşulda dahi kendi dürüstlüklerini koruyan her karşılaştığım arkadaşlar, enazından bir araya gelip konuşmamızı söylüyor. Sohbet etme ihdiyacının sonucudur. Paylaşılacak mutlaka iyi geşmişler vardı. Üstelik sistemin kirinden, mümkün oldukça, korunmaya da çalıştılar. İşte Mağusada birkaç ay önce, ilyasın kısa karşılaşmamda da ayni hasretlik ve boşlukta kalma ile arayışların yaşlılık dönemi gözlerimin önüne geldi.
***
Cuma günü arada bir gidip kahve içip, bazı arkadaşlarla da sohbet etiğim Öğretmenler sendika lokaline gitim. Artık ratyo ve TV mayıs beni prokrama almıyordu. Onun için beklenti veya oraya görev gibi gitme şansım da sonlandı.
Sendikada lokal yerinde, emekli birkaç kişi bir anda İlyasın ölüm haberini konuştu. Öğretmen olması nedeniyle herkesle mutlaka bir teması, yaşanan örnekleri vardı. Tabi birde dışardan gelip ilyasın sadece adıyla konuşjp, lafazanlık yapmak isteyen şahsiyetler de vardı. Hele kimisi de sanki ilyasa sol eksene gelişinde etki yaptığı safsataları dai konuşuldu. Ama herkesin bir ilylası vardı. İstemden ama konuşma şekilerinden rahatsız olduğum için, ilgili kişi hakında birkaç söz etmek zorunda kaldım. Hem de sıkılarak yaptım. Çünkü ilyasın gençliği konusunda pek bir şey bilmeyen, sadece karşılışan anla konuşmalarda bazen saçmalamaya varan laflar da yapılıyordu.
Gerçekten, ilyasın ölümü içimde burukluk yaratı. Ama bazı konuşma şekileri de sıkıntı hai oluşturdu. Anlık karşılaşma durumlarıyla genele gitme hastalığı yine yapıldı. Oysa seksenlerin ortasına dek Mağusa ilyası devrimci Liselier çalışmasında dahi pratikle yaşadı. Türkiyede Devtimci gurupun izmir temsilcisiydi. Dahahsı Sosyoloji bölümünde siyasi temsilci devrimcisi olarak da mücadelede yerini aldı. Bunları pek hatırlayan yok. Hele de ilyasın yaşadıklarını bilen özellikle belirli dönemdeki durumları bazıları ısrarla akıldan sildirtiler.***
İlyas Yağlı, Kıbrısta önemli bazı dönemlerde yer aldı. Yetmişler ortasından sonra Kınrısta gelişen devrimci senpatizanlar yelpazesinde yerlerini aldı. Omorfo ve Mağusadaki liseli ile Lefkoşadaki benzer çalışmalarla katılan kesimlerdi. Hem devrimci liseli hemde Halkdercilerdi. Nitekim, yetmişsekizde Türkiyeye öğrenim için giden önemli Mağusa liseli hakeketlerindeki kesimlerden biri de ilyastı. Bu süreci hep sürdürdü. Kırılma anları vardı. Bunu İlyas değil de başka etkenler oluşturdu. Neyuazık bunları çoğu bilmiyor****
İlyas Yağğlı hayata gözlerini yumdu. Senelerce karşılaşmadan geçen zaman, kısa dönem öncesi şansla karşılaştık. İçten bir boşlukla,, yeniden görüşme duyguları akıp gidiyordu. Bu geçmişteki güzel günlerin, mücadele dosluklarının günümüze onca zaman sonra taşınan yaşanandı. Eğer kimisinin yaptığı gibi sistemin kirinde boğulmaan insanlar, her karşılaşmalarda geçmişin hüzün anılarıyla yeniden en azından dost olmak istemektedir. İlyas benim yaşadığım son olaylardan biridir.
Bizde klasik bir hastalık oluştu. Bazzen şizofrineleşen, bazen paranoyalaşan koma şekline dek gidiliyor. Hemen deyerlendirme yapma hastalığı var.
Genelde yenilen hareketlerde, erine başka olgu koyamıyınca, o örgüt insanları savrulur. Kimi yakın siyasetlerle avunur, kimi de teslim olırken, bazısı da ordan oraya savrulur. Tam bir aşmazla, hayatta tutunma peşindedir. Eski yaşanan güzeliklerle, hayatın yeni mengenesinde sıkışıp kalır. Buna karşın bu gerçekleri bilmeyen kesimler de sırf konuşmak için konuşur. Atıp tutulur. Bildik havayla yalanları da sıralarlar. Ne yazık ki ilyasın ölüm haberiyle aklımdan bunlar gelip geçti.
Kişiden tabu çıkarmak doğru değildir. Kişiler örgütsel akışta kendini bulur. Mücadele alanları sığlaştıkça, siyasal aşmazda takıldıkça, sadece geriye yaşanan güzel günlerin anlamıyla kalırlar. Öteki dönemlerde hep ordan oraya savrulur. Olayı bilmeyenler de onların mücadelesinden fırsat ama onları da ret etme, küçümsemeyle de brakma fantazisine düşer.
Kısaca, İlyas Yağlığı kaybettik. Tam da seneler sonra yeniden karşılaşıp kalan yerden en azından, yaşlılık son günlerinde sıcak arkadaşlıklarla da olsa buljuşma istendi. Ama buda olmadı. Ölüm haberi geldi. Bir anda yaşanan filim gelip geçti. Gençlikten yaşlılığa varan ve kısa dönemli sıcak siyasal ortaklıklar gözlerimin önünde geçti. Bir dersler tarihi ve sonuçta istemesem de buruklukla sıkıntılı duygulara laştım. Gerçekten burukluk, devamının gelmemesi ama sıkıntı ise gelişi güzel atışlarla adeta birilerin tatmin olma hamasi duygusallıklarında kalmaktı.
Herkesi kendi yaşamıyla ele almak önemlidir. İlyas devrimci hareket içinde er aldı. Hareketlerin belirli dönemlerindeki tutumları da yaşadı. Ama mutlaka insanları doğru ele almak şart. Acı olan teker teker birçok aydın sosyalist hayata gözlerini kaparken, onların peşinde yazılacak sözü olmayan çok kesim olmasıdır. Rahmetli Salih Altaylının devrimci liseli çalışmalarıyla oluşturduğu birçok kişi adeta günümüzde çoktan unutuldu. Ama İlyas gibiler, Mağusadaki liseli hareketle yeşeren ve belirli dönem ilerici devrimci çizgi yaratma mücadelesinde yerini aldı. Sonrası mı: tam bir K. Kıbrıs sömürge koşullarının siyasal gerçekleriyle karşılaştık. Bu çelişkili yapıları yazarken, mücadele arkadaşlarımızı da unutmamak gerekir. Hat da onların başarılı eserlerini de bizat bizim savunmamız önemlidir. İlyasa ölümüyle bir anda unutulmuşluk üzerinden yeniden canlanan beyinle uğurlama yazısı da bu birikimin acı sıkıntısıyla yazma görevini yaptım.