Kamuoyunda ‘sansür yasası’ olarak bilinen ‘Dezenformasyon ile Mücadele Yasası’ Ekim 2022’de AKP ve MHP oylarıyla Meclis’te kabul edilmiş ve yasalaşmıştı. Üzerinde en çok tartışılan 29. Madde’ye göre, ‘halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma’ ve ‘endişe, korku veya panik yaratma, ülkenin iç ve dış güvenliğini kamu düzenini ve kamu barışını bozmaya yönelik yayın’ yapanlara 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası verilecekti. CHP, yasada yer alan maddenin iptali için Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) başvurmuş ve mahkeme talebi oy çokluğu ile reddederek ‘sansür yasasının’ Anayasa’ya uygun olduğuna hükmetmişti. Aralarında eski AYM Başkanı Zühtü Arslan’ın da bulunduğu 6 üye düzenlemenin iptalinden yana ve aralarında bugünkü AYM Başkanı Kadir Özkaya’nın da bulunduğu 8 üye ‘Dezenformasyon Yasası’nın iptal talebinin reddinden yana oy kullandı.
***
Basın meslek örgütleri ve hukukçular bu yasa kapsamında suç oluşturabilecek gerçeğe aykırı bilginin nasıl ve hangi makam tarafından tahlil edileceğinin belirsiz olduğunu vurgulamış ve bu makamın tarafsızlığının sorgulanacağına dikkat çekmişti. Eski AYM Başkanı Zühtü Arslan da yazdığı karşı oy gerekçesinde bu belirsizliğe değinmiş ve şöyle demişti: “Dava konusu kuralda somut, belirli ve öngörülebilir olan neredeyse tek husus vardır, o da öngörülen hapis cezasının bir yıldan üç yıla kadar olmasıdır. Bunun dışında suçun unsurları ve aranan sâik tamamen soyut, yoruma ve subjektif değerlendirmelere açık mahiyettedir.” Hatalı bir haberin düzeltilebilmesi hali hazırda tekzip yoluyla mümkünken iktidarın yeni yasal düzenleme ile tercihi 3 yıla kadar hapis cezası olmuştu. Türkiye Gazeteciler Sendikası’nın (TGS) verilerine göre, 2022-2023 arası en az 33 gazeteci hakkında soruşturma açılmış, 6 gazeteci gözaltına alınmış ve 4 gazeteci tutuklanıp serbest bırakılmıştı.
***
Haber alma hakkı, ifade özgürlüğü ve basın özgürlüğü alanlarında faaliyet yürüten bir sivil toplum kuruluşu olan Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA) başta gazeteciler olmak üzere mesleki faaliyetleri sebebiyle yargılanan kişilere hukuki destek veriyor. Her ay yayınladıkları dava izleme listesinin 2024 Ekim ayı raporuna göre 219 öğrenci, 171 aktivist, 88 gazeteci, 29 avukat olmak üzere 517 kişi yargılandı. Davalarda en sık yöneltilen suçlamalar ‘toplantı ve gösteri yürüyüşü kanununa muhalefet’ ile ‘silahlı terör örgütüne üyelik’ oldu. Sanıklar aleyhine sunulan deliller arasında en çok kullanılan delil türü ise sosyal medya paylaşımları. Bunu haber veya köşe yazıları izledi. Aktivistler veya öğrenciler katıldıkları eylemler nedeniyle yargılandı. Gazetecilerin, meslektaşlarına yönelik operasyonları protesto etmeleri de suç sayıldı. 2023 Nisan ayında, Diyarbakır’da evleri basılarak gözaltına alınan onlarca gazeteciye yönelik operasyonu protesto etmek için Kadıköy’de toplanan gazeteciler Eylem Nazlıer, Serpil Ünal, Yadigar Aygün, Pınar Gayıp, Zeynep Kuray ve Esra Soybir hakkında açılan davada mahkeme herbirine 5’er ay hapis cezası verdi.
***
Bu ayın dava takvimi, 12 Kasım tarihi de bana ait olmak üzere, yine gazeteci yargılamalarıyla dolu. Tartışmalı dezenformasyon yasası iki yıldır yürürlükte. Bununla birlikte sosyal medya paylaşımları ve sokak röportajları art arda soruşturma ve cezalandırma konusu olmaya devam ediyor. Türkiye geçen yılı, Sınır Tanımayan Gazeteciler Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi’e göre 165’inci sırada tamamladı. Her yıl istikrarlı bir geriye gidiş söz konusu. Bununla yetinmeyip, sansürde ve baskıcı uygulamalarda hız kesmeyen iktidar, daha önce gündeme getirdiği ‘etki ajanlığı’ düzenlemesini yeniden çekmeceden çıkardı. Tıpkı dezenformasyon yasasında olduğu gibi belirsiz tanımlamalarla gazetecilik faaliyetlerini suç unsuru haline getirecek olan ‘etki ajanlığı’ düzenlemesi geçtiğimiz mayıs ayında 9’uncu Yargı Paketi taslağında yer almış ama tepkiler üzerine geri çekilmişti.
***
Bu kez farklı bir torba yasa teklifi kapsamında bir kez daha karşımızda ve önümüzdeki günlerde mecliste görüşülecek. Yasa, hem ifade özgürlüğüne bir büyük darbe daha indiriyor hem de sivil toplum örgütleri ve ülke dışından hibe alan bağımsız medya kuruluşlarının ‘ajanlıkla’ suçlanmasının önünü açıyor. Benzer bir yasa 2015’te Putin’in talebiyle Rusya’da da geçirilmiş ve muhalefet üzerindeki baskı artmıştı. Rusya’nın izinden giden Gürcistan hükümeti de on binlerce insanın protestosuna rağmen aynı yasayla toplumsal muhalefet üzerindeki kontrolünü güçlendirmek istiyor. Ağır vergiler altında ezilen, yoksulluğun en derinine gömülmüş, sabaha hangi çürümüş kurumdaki skandalla uyanacağını bilemeyen bir halkın sesinin, fikrinin ‘ajanlık’ suçlamasıyla kesilmek istenmesi şaşırtmıyor. Tıpkı, iktidarın altından kalkamadığı sorunlar büyüdükçe baskıcı tavrını artırması gibi… Bu yasa, halkı bilgilendirmek gibi kamusal bir görevi icra eden gazetecilere ayarlı değil sadece; canı yanan, hakkı yenen herkes için.