Ezgi DENİZ GÜNEYTEPE / BUDAPEŞTE
Macaristan’ın başkenti Budapeşte’de 9-11 Kasım tarihlerindeki Avrupa Forumu’na kıta genelinden pek çok parti, sendika, emek ve barış örgütü katıldı. Avrupa Sol Partisi (European Left) tarafından bu yıl 8’incisi düzenlenen ve ana gündem maddeleri neo liberal saldırılar, savaşlar ile AB’nin geleceği olan forumdaki konuşmalarda kapitalizmin sürdürebilir olmadığı, “yeni bir sistem”e geçilmesi gerektiği hususunda görüş birliği vardı. Ancak bu yeni sistemin ne olması gerektiğine dair bir tartışma açılmadığı gibi sosyalizm de öneriler arasında yer almadı. Forumda bir alternatif sistem sunulmaması pek çok katılımcının tepkisini çekti.
KAFALAR HAYLİ KARIŞIK
Avrupa solundaki dağınıklık, kafa karışıklığı ve moralsizlik foruma da yansıdı. Die Linke ve Syriza gibi bölünen “etkili” partilerden katılımın düşük olması forumun politik içeriğinin yüzeysel kalmasına neden oldu. Partiler arası politik-ideolojik netliğin olmaması, toplumsal mücadele hattının belirlenmesi konusunda da belirsizliklere neden oldu. Örneğin aynı tarihlerde Budapeşte’de Avrupa Siyasi Topluluğu Zirvesi birçok devlet liderlerinin katılımıyla gerçekleşirken bu zirveye dair “bir mesele” forumda yer dahi almadı.
Forumda heyecanın eksikliği ile kimi konuşmacıların gündemi yakalayamaması gözlerden kaçmadı. Kimilerine göre “burada konuşmanın anlamı” yoktu, kimilerine göre ise “tek çözüm sadece devrimin kendisiydi.” Mücadelenin konferans salonunda sınırlı olmadığını dile getiren katılımcılar ise, devrim şarkılarını farklı dillerde ve yüksek sesle söyleyerek umut aşıladılar.
FAŞİZM TEHLİKESİ VAR
Filistin halkının direnişi, geçtiğimiz yılda olduğu gibi bu yılda da neredeyse her oturumun gündem maddesiydi. Bazı konuşmacılar Filistin atkısı ile sahneye çıkarken, Almanya’dan gelen konuşmacılar ise çekimser tutumları ile dikkat çekti. ABD ve İsrail’in yayılmacı politikalarının hiçbir ülke için “barış” getirmeyeceği ve bu iki ülkenin yönetimlerinin tüm dünya için büyük bir tehlike olduğunu söyleyen İsrail Komünist Partisi’nden (MAKİ) Nimrod Flaschenberg’in konuşması büyük beğeni aldı. Bugün tüm dünya solunun görevinin Filistin halkını desteklemek olması gerektiğini savunan Flaschenberg, antifaşist mücadelenin buradan başladığının altını çizdi.
Macaristan Eğitim Sendikası Başkanı Tamás Totyik, eğitim alanında yapılan özelleştirmelerin öğrenciler arasında ciddi boyutlara ulaşan kalitesinin farkı oluşturduğunu bunun da her alanda topluma ve ülkelere olumsuz yansıdığını söyledi. Totyik’e göre kiliseler yeniden güçleniyor ve laiklik ciddi bir tehdit ile karşı karşıya kalıyor. Forumun öne çıkan isimlerinden Başka bir Avrupa mümkün Platformu’ndan Seema Syeda İngiltere’de ırkçı saldırıların medya ve devlet tarafından nasıl önünün açıldığını detaylarını anlattı. Syeda, “Artık konuşmaktan çok sokağa çıkmanın vakti geldi. Faşistler tüm köşeleri tuttu. İngiliz polisi de barış aktivistlerine acımasızca saldırıyor. Bizim daha cesaretli, cüretkar ve radikal olmamız gerekiyor” ifadelerini kullandı.
SOYKIRIMA KARŞI NET TAVIR
Forumda Filistin Demokratik Birliği’nden Ratebeh Alaedin ise Filistin’de yaşanılanları görmesi için AB’ye çağrıda bulundu, egemenlerin sürekli halkları karşı karşıya getirmesine karşı “sol” un sesinin cılız çıktığını belirtti. Alaedin, Avrupa Sol Partilerine artık daha net ve yüksek sesle bu soykırıma karşı çıkmaları çağrısı yaptı.
∗∗∗
FAŞİZME GEÇİT YOK
Forumun sonuç bildirgesinde özetle şöyle denildi:
1. Kaynaklar adil, katılımcı ve demokratik bir toplum yaratmak için kullanılmalı. Konut bir lüks değil, bir hak olmalıdır. Sosyal güvenlik, sağlık hizmetleri, dahil olmak üzere evrensel haklar güvence altına alınmalı.
2. Sosyal krizin ele alınması mutlak bir öncelik olmalıdır. Neo liberal politikalardan vazgeçilmelidir. İklim krizi kapsamlı bir müdahale gerektiren acil bir durum olarak ele alınmalı.
3. Barış ve dayanışma üzerine kurulu bir Avrupa’yı savunuyor. Avrupa’nın göçmenlere ve mültecilere yönelik politikalarını şiddetle kınıyoruz. Ursula von der Leyen’in göç ve iltica paktı tarafından ortaya konan politikalara karşı mücadele edeceğiz.
4. Avrupa’nın yeni bir Soğuk Savaş’ın parçası olmasını ya da bir savaş alanına dönüşmesini istemiyoruz. Biz NATO’nun AB ve üye devletler üzerindeki militarist hakimiyetini reddediyoruz. ABD, NATO ve dış güçlerden arınmış bir Avrupa tasavvur ediyoruz.
5. Ukrayna’ya kalıcı barış için gereken müzakereler başlatılmalıdır. Aynı şekilde, dünyanın dört bir yanına yayılan çatışmalara adil ve müzakere edilmiş çözümler bulunmasını talep ediyoruz. Devam etmekte olan Somali, Yemen, Suriye, Batı Sahra gibi dünyanın çeşitli bölgelerindeki çatışma gerilimler sona erdirilmesini talep ediyoruz.
6. Ortadoğu’da derhal ateşkes ilan edilmesini ve İsrail’in Filistin’e yönelik saldırganlığına son verilmesini talep ediyoruz. Bölgede kalıcı barış için işgal, kolonizasyon ve apartheid rejimine son verilmesi gerekiyor.
7. Saharawi halkıyla dayanışma içinde olduğumuzu ifade ediyoruz. Batı Sahra’da referandum istiyoruz. Kıbrıs’ın yeniden birleştirilmesi, Türkiye’nin Suriye’nin kuzeydoğusu ve Irak’ın kuzeyindeki askeri müdahalelerine son vermesi çağrısında bulunuyoruz. Kürt Sorununun adil ve demokratik çözümü için diyalog süreci sürdürülsün.
8. ABD’nin Küba’ya on yıllardır uyguladığı abluka son bulmalı. Afrika’da barış ve özerklik arayışlarını destekliyoruz.
9. Her türlü cinsiyetçi şiddetle mücadeleyi savunuruz. Tüm çiftlerin evlilik ve ebeveynlik konusundaki temel haklarını destekliyoruz.
10. Aşırı sağın yükselişi devam ediyor. Bu yükseliş neo-faşist bir anlayışın yansımasıdır. Irkçılıktan, yabancı düşmanlığından, kadın düşmanlığından beslenen bir ideolojinin yükselişine karşı mücadele edilmelidir.