Gerçekten, istesek de istemesek de politik eksende de dolanıyorsak, Amerikasız yazıp çizmek, hep eksiklik olacaktır. Sistemin merkezi olan ABD olaylardaki etkileri tartışılmazdır. Bunedenle, tutumları veya görüşleri hep dikate alınır. Hele de sistem içi bir yere gelmek, lehine kamuoyu oluşturmada, Amerika önemli esrumandır. Hat da yaptıklarının tresini dahi savunarak, kendinize fayda sağlamanız da mümkündür. Amerikan çıkarları, yapılan seçimler, alınan kararlar ve ters düşmeden politik hedef belirleme, en başta sistem içi devletlerin dikat etiği temel kuraldır. Onun için son seçimler bizde hariç, dünyada epey konuşuldu. Kendilerince faydalı kulanım arandı. Alınan bazı kararları da kendilerine yönelik fırsatla deyerlendirildi. Ancak, yine de Amerikadaki gelişmelerden endişe duyanlar da epey fazla.
Kısaca, Amerika hala sistemin en güçlü merkezidir. Oranın tutumlrı hep önemsenir. Tabi ki sistremin temel gücü olmak demek de ayni zamanda eşitsizliğin de kaynağı halinde görülmeği de yaratıyor. Emperyalist denilince de ilk akla gelenin ABD, eşitsizlik ve barbarlığın da temel ekseni de olması da kaçınılmazdır. Nasıl ki sistem içi güçler hep Amerikan yanlısı olma dikatine sığınıoyorsa, karşıtlar da sistemin genelini eleştirirken de merkeze ABD yi koyuyor. Böylesi bir Amerikadan söz etmekteğiz.***
Son günlerde önemli gelişmeler oluyor. Çoğu Amerikan kararlarıyla da derinleşiyor. Sanırım Baydının Ukraynaya yönelik açıklamaları bunu anlatmaya yetiyor. Hem Rusya içlerini vuracak füzelerin kullanımına izin veriyor, hem de yeni mayın sistemlerini gönderiyor. Üstelik giderayak politik son günlerini yaşarken. Bir anda herkesin gelecek Trumpu tartışırken, Baydın “bizde varızın” sermaye politik ekseninden kararlarla karşılık veriyordu. Tabi başkaları da vardı. Ama Baydın resmen üçüncü dünya savaşı sendromuna yolu daha da ileri getirmekten çekinmiyordu.
Anccak umulmadık bir başka karar da duyuldu. UCM kararıyla Amerikanın en kutsal ortağı israili aralıyordu. İsrail başbakanı ve eski genelkurmay başkanları hakında tutuklama emri çıkarıyordu. Amerikanın pek de alıştığı konu değildi. ABD bu tür mahkemeleri karşıtlarını her yerde yargılamak için kurdurtuydu. Alışılmamış karar bir anda ABD hegemonyasının kırılma örneği olarak da anlayanlar oldu.
Elbet Amerika bu konuya epey kızdı. Daha “kim uygulamayacak” beklentili tartışmalar sürerken, Amerikan meclisleri harekete geçeceklerini açıkladı. Temsilciler meclisine “İsrail başbakanını tutuklayan ülkelere karşı tetbirler”yasası hazırlıkları hemen başladı. Buda adalet falan lafının nedenli geçerli olduğunun da kanıtı oluyoedu.
Halbuki ABD kendi direk sömürgeleştirme yeni sömürge politikasını gizlemek, dünyayı yönetmek için uluslararası örgütler oluşturdu. Natodan UCM dek bunlar direk ABD merkezli rolü gerçekleştiriyordu. Nitekim, kurulurken UCM birçok ABD karşıtını yargıladı. Tasfiye etmek istediklerini mahkeme kararıyla dıştaladı. İşler yolundaydı. Fakat, kendi kulandığı silah, geri tepti. Bu defa Amerikanın en yakın müttefiki israili vurdu. Tüm denecek batı metropol ülkeleri israile destekler yağdırıyordu. Hat da Filistine destek linç edilme derecesine sokturuldu. Birden UCM İsrail başbakanı ve eski genelkurmay başkanı hakında tutuklama emri çıkardı. Bu nteesti. İşareti ise Amerikan hegemonyasındaki kırılma kanıtı gibi algılayan çok
ABD eskiden lehine olan koşulrda herkes arkasında sıralanırdı. Oysa son UCM kararında resmen ikilem çıktı. Hemen hizlanma olmadı. Bazı AB ülkeleri ise Metanyahuyu tutuklayacaklarını açıkladılar. Buda alışılmış tutum değildi. Elbet Amerikan yetkililerini kızdıracaktır. Yalanlarla işkal eden, anbargo koyan, hukuk kararı çıkaran ABD şimdi kendi kurduğu mahkeme alehine kerar allıyordu. Hem de en yakın müttefiki, Amerikan sermayeli önemli ektisi olan kesime.
Bunlar hep ABD hegemonya tartışmalarının olduğu, Baydından Trumpa geçiş sürecinde yaşanıor. İsterseniz, son başta G.20 zirvesindeki bulanıklık veya ekomomi dünyasındaki kriz ve karmaşayı da ekleyebilirsiniz.
Anlayacağınız, ABD eski gücünde değildir. Fakat başka gerçek de var. daha saldırgan, daha kural tanımaz tutumlar da yaygınlaştı. Bunlar oldukça tehlikelidir. Üstelik hala savaşlar Amerikadan uzak. ABD ahalisi hala olanları pek kavrayamıyor. Savaşların yıkımlarından ABD uzak. Etkilenmiyor. Ama savaşları ateşleyen “Ukrayna gibi” de bizat kendisidir. Ayni şekilde dünya kapitalist ekonomiği yönetmeme derecesine geldi. Emperyalist rekabetin kesin üstün tarafı Amerika algısı bozuldu. Sertleşen rekabet de var. tersinden, Amerikada gericilik de kültürel alanda yayıldı. Sanırım son seçimdeki Heris ve Trump seçenekleri bunun en canlı örneğidir. Ama hala kesin olan, Amerikanın sistemin en güçlü merkezi olmasıdır. Taşların oynaması, alınan kararlar direk dünyada da karşılığı olmaktadır. Şimdiden Trumpun dış politikası veya ekonomik kararları durmadan öngörülmeğe uğraşılıyor. Alacakğı ekonomik kararlarla kimisi fayda kimisi de korku içindedir. Hat da Kıbrısın geleceği dahi buna bağlıdır. Hem müttefik hem de fırsat kulanma politikaları bolca konuşuluyor. Bakalım ne olacak.
Ama UCM kararı bir anda yeni kırılmayı da Trumpun kucağına atı. Ayni şekilde Ukrayna savaşı tartışmaları olurken, Baydının yeni ateş topu da oldukça tehlikeli. Bir anda hep Trump üzerine konulan politika, Demokratların da ne olduğunu açıklayan hareket olarak piyasaya sürüldü. Belli ki Amerika dünyanın başında kılıç gibi dolaşacak. Taki kılıç, kendi başını da tehtit edecek dereceğe gelinceye dek. Son gelişmelerde endişe duyan çok. Ama Amerikan halkı şimdilik rahat. Savaşlar ötede oluyor. Onlar silah sanayinin artan istihtam yönüyle de faydalanıyorlar. Artık çelişkilerin direk Amerika ve ingiltereği direk can yakacak etkilere gelmefdikçe, bu devletlerin isanlığa bela ve yalan yağdırmaya devamedecekleridir. Onların hedefine gelip yerlebir edileceklerdir. Yeri geldiğinde de en yakın müttefikleri de rajonlarını alacaktır.