Önceki hafta sonu, Agros köyünde Enorasis (Vizyon) Sosyal ve Kültürel Kulübü’nün düzenlediği üç günlük bir buluşmaya katıldık.
Bu etkinlik, sadece doğayla iç içe olma fırsatı sunmakla kalmadı aynı zamanda Kıbrıs’ın 60 yıllık tarihini hatırlamak, hatırlatmak, yüzleşmek ve geleceğe umutla bakmak için de değerli bir fırsat sundu.
Mustafa Akıncı ve Takis Hadjidemetriou gibi önemli isimlerin konuşmaları, sonrasında yapılan tartışmalar etkinliğe ayrı bir anlam kattı.
Agros’ta bu üç günlük tatilin en keyifli anlarından biri de doğada yürüyüş yapmak, tertemiz havada bol oksijeni içimize çekmek ve köyün güzelliklerini keşfetmekti.
Agros Köyü: Doğanın ve Geleneğin Kucaklaştığı Yer
Agros köyü, güney Kıbrıs’ın Trodos dağlarının eteklerinde yer alan ve agro-turizmin en güzel örneklerinden biri olan bir köy.
Sadece doğal güzellikleriyle değil aynı zamanda zengin kültürel mirası ve geleneksel yaşam tarzıyla da dikkat çekiyor.
Gül yetiştiriciliği ve bu güllerden elde edilen ürünlerle ünlü olan köy, ziyaretçilere geleneksel Kıbrıs yaşamını deneyimleme fırsatı sunuyor.
Köydeki atölyelerde gül yağı distilasyonu, ev yapımı reçel ve tatlı üretimi gibi geleneksel uygulamaları görmek mümkün.
Köy, ziyaretçilerine doğayla iç içe, sürdürülebilir ve otantik bir tatil deneyimi sunuyor.
Burada konaklayanlar, yerel halkla etkileşime geçebilir, onların günlük yaşamlarına tanıklık edebilir ve geleneksel Kıbrıs mutfağının tadını çıkarabilirler.
Ayrıca, köyde düzenlenen çeşitli etkinlikler ve festivaller, ziyaretçilere unutulmaz anılar biriktirme fırsatı sunuyor.
Agro-turizm: Yerel , Özgün ve Sürdürülebilir Bir Gelecek
Agro-turizm, tarım ve kırsal yaşamın turistik amaçlarla birleştirilmesi anlamına gelir. Agro turizm, ziyaretçilere yerel tarım faaliyetlerine katılma, doğal güzelliklerin tadını çıkarma ve kırsal yaşamı deneyimleme fırsatı sunar.
Güney Kıbrıs’ta agro turizm, yerel kültürü ve doğayı koruyarak turistlere otantik deneyimler sunmayı amaçlayan bir model olarak öne çıkıyor.
Agros, güney Kıbrıs’taki agro-turizm ağının bir parçasıdır. Agros gibi agro-turizm ağına dahil olan birçok başarılı örnek daha vardır.
Kalopanayiotis, Omodos, Lofou, Tochni, Vouni Lefkara, Kato Drys, Kathikas, Droushia ve Frenaros gibi birçok köy, doğa ve kültür turizmini birleştirerek ziyaretçilere eşsiz deneyimler sunuyor.
Agros gibi köyler, agro-turizm ağı içinde yer alarak hem doğayla iç içe olma hem de yerel kültürü yakından tanıma fırsatı sunar.
İş olanakları yaratılmasını, yerel ekonominin canlandırılmasını ve yerel halkın yaşam kalitesinin arttırılmasını sağlar.
Haliyle, “Keşke adanın kuzey yarısında da böyle köyler olsa” demeden edemedik biz de üç gün süresince!
Bölünmüşlüğün, siyasi tanınmamışlığın yarattığı koşullarda, sanki tek yolmuş gibi çevresel, kültürel, sosyal değerleri tüketen rantçı ekonomik yapının, kumarhanelere bel bağlamış turizmin yol açtığı sıkıntılara mahkûm olmak daha da acıtıyor!
Hayaller ve Planlar; KKTC’de Agro Turizm Potansiyeli
Oysa kuzey Kıbrıs’ta da benzer bir potansiyel var. Kıbrıs kuzeyinde de benzer bir model uygulanabilir.
2015 Ülkesel Fizik Planı’nda, agro-eko turizm ya da kültür turizm potansiyeli olan köylerin, yerleşim merkezleri geliştirilmesine yönelik politikalar belirlenmişti.
Örneğin, Akdeniz köyü, Tepebaşı, Kormacit, Lapta, Bellapais, Kalavaç, Luricina, Yeniboğaziçi, Kaleburnu, tarihi ve doğal zenginlikleri ya da aynı zamanda tarımsal potansiyelleri ile dikkat çekiyor.
Heyhat Gerçekler!
Ancak heyhat, Ülkesel Fizik Plan’ın 2015 yılında Bakanlar Kurulu onayıyla yürürlüğe girmesinden bu yana geçen 9 yılda, bu politikalar hayata geçirilmedi.
Aksine, ülke turizmi daha da çok kumara boğuldu, kara para ile kirlendi ve mafiyatik ilişkilerle kıyılar, tarım toprakları, dağlar, tepeler talan edildi.
Taşıma kapasitesinin çok üstünde olan Girne’ye yeni kumarhaneli oteller eklendi. İskele bölgesi başka bir kimliğe büründü! Karpaz yapılaşmanın tehdidiyle karşı karşıya!
Oysa bu 9 yıl içinde, bu köyler arasında bir agro turizm ya da eko turizm, kültür turizmi ağları oluşturularak, turistlere farklı köylerde farklı yerleşim merkezlerinde çeşitli deneyimler sunulabilirdi.
Peki, Ülkesel Fizik Plan’da belirlenmiş “Eko / Agro / Kültür Turizm Gelişmesinin Destekleneceği” bu köy, yerleşim merkezlerini kaç kişi biliyor acaba?
2025-2035 dönemi için hazırlanmakta olan Turizm Master Planı’nda, Ülkesel Fizik Plan ne kadar dikkate alındı? Ya da Ya da Ülkesel Fizik Plan’da belirlenmiş agro/eko/kültür turizmi teşvik edilecek köylere ve yerleşim merkezlerine yer verildi mi?
Yine de Bir Öneri, Yeni Bir Turizm Vizyonu
Kıbrıs kuzeyinin turizm potansiyelinden daha fazla yararlanmak istiyorsak, özel ilgi turizmine yönelen yeni bir vizyonun benimsemesi gerekiyor.
Güney Kıbrıs’taki başarılı örneklerden ilham alarak, Kıbrıs’ın kuzey yarısında da benzer bir model oluşturulabilir.
Agros köyü ve benzeri agro-turizm köyleri, bu yeni vizyon için en güzel örnekleridir.
Agro turizm, eko turizm, kültür turizmi gibi alternatif turizm türlerini benimsenerek teşvik edilmesi, yerel ekonominin desteklenmesini ve çevresel sürdürülebilirliği için önemli bir adım olacaktır.
Agro turizmi ve diğer alternatif turizm türlerini teşvik etmek için köyler ve yerleşim birimleri arasında ağ oluşturulması hem yerel halkın gelirini artırabilir hem de turistlere çeşitli ve otantik deneyimler sunabilir.
Bu, köylerin ve yerleşim birimlerinin birbirleriyle işbirliği yapmasını ve ortak faaliyetleri yürütmesini de kolaylaştırır.
Doğa tahrip edilerek inşa edilen, küçük otellere yaşama şansı vermeyen büyük otellerde, her şey dâhil konseptle insanları bir otele ve hatta onun kumarhanesine kaparak yapılan, ülkeyi tanıma fırsatı bile vermeyen, kumarhanelerin hâkim olduğu bir turizm anlayışı yerine, doğa, kültür, tarım odaklı bir turizm modeli, hiç şüphesiz ki çok daha insan ve doğa dostu, çok daha sürdürülebilir olacaktır.
Peki ya, 2025–2035 Turizm Master Plan çalışmaları nasıl bir çıkış yolu sunuyor?