Yere ve göğe bakmayı severim.
Söylemesi ayıp, trafikte giderken bile yürüyen bulutları seyredebilirim.
Ağaçların tomurcuklarına, yeşil uçlarına bakarım.
Sadece arabalar arasında isem önümdeki arabanın üstündeki izlere bakarım mesela.
Ve dünya daha güzel görünür bana.
Derin bir nefes alırım çoğu zaman…
İçim ferahlar..
Bir de içerikle ilgili kaçış noktalarım var.
Ve bu da yaratımın bir parçası…
Bir ortamdaki konuşmalar beni açmazsa o an kafamdaki konu ne ise onu düşünmeye başlarım.
Hatta bir projenin içinde isem onu düşünüp dururum.
Ve bazen ilginç fikirler de gelebilir aklıma o kalabalığın içinde.
Sonra gecenin bir vakti uyanıp o fikri kafamda döndürüp durabilirim bazen.
Bazen yürürken yaparım bunu.
Tek başıma iken.
Yani bazen kalabalıklarda ortaya çıkar o yaratım süreci bazen yapayalnızken.
Ama her şekilde, az konuşmak isterim.
Daha çok dinlemek.
Ve eğer konular açmazsa da hiç dinlememek.
Özellikle de dedikodu hiç ilgimi çekmez.
Bir kulağımdan girer ötekinden çıkar.
Harari der ki “Homosapiens’i dedikodu kurtardı”
Dedikodu mekanizması ile kendimizi korumaya becerdik ve diğer insansılar bir şekilde yok olup gitti.
Ben bu yaşımda kendimi korumayı beceremeyebilirim çünkü her ne kadar yaş ile bir olgunluğa ulaşsam da arka planda olup bitenleri iyi okuyamayabilirim.
İkili üçlü konuşmaları takip etmediğimden/edemediğimden başım belaya girer bazen.
İmalı yorumları da çözemem hiç.
Bir gün şöyle yazmıştım:
“Bırakın beni
Bulutların yürüyüşüne karışıp mutlu olayım ben…
İnsanların niyetini göremeyecek kadar doludur kafam.
Kimin ne dediği bir kulağımdan girer ötekinden çıkar.
Kim kiminle ne yapmış, kim kiminle dans etmiş umurumda değil.
Bir derdim varsa kendimledir.
Başkaları değil.
Ne üstüme alırım
Ne de üstlerine bir şeyler atarım insanların.
Benim küçük bir koca dünyam var.
Orada mutluyum ben…”
Sanırım o yüzden hep kendimi biraz farklı hissetmişimdir çoğunluğa göre.
Biraz tuhaf.
Hep başka taraftan düşünme hallerim olmuştur.
Ergen dönemlerimde keşke ben de herkes gibi olabilsem derdim ama sonradan bunun kötü bir şey olmadığını anladım.
O yüzden yola devam…
Kervan dönüyor.