Yedi Ekim gününe geldik. Ortadoğu kaynıyor. İsrail adeta kudurdu. Faşizmi emperyalist genel ile adeta tarihini günümüze taşıyor. Gazzeden Beyruta hava füzeleri yağıyor. Yıkılan binalardan çocuk parçaları çıkıyor. Hastahane falan da didnlemiyor. Yetmiyor: Suriye her an nasibini alıyor. Yemene dek uçaklar gidiyor. Üstelik Amerika ve İngiltere uçakları da Yemen limanlarını vuruyor. Tabi İngiltere Amerika denilince de Ağrotur akla gelmese olmaz. Ama ekrana çıkan şanlı yorumcularımız “Kıbrısla alakalı saçmalamaya” devam ediyor. Hat da işin dışında olduğunu söyleyen dahi var. iran İsrail ekseninde füzeler ve İsrail suikastleri dolaşıyor. Ölüm kol gezmekle değil, toplu imhalarla hızını alamıyor. Batı dünyası ise israilin yanında rollerini alıyor. Gerektiğinde uçaklarını dahi kulanıyor. Kıbrısta dahi taşıdıkları asker ve limanlara demirledikleri gemilerle israili koruma yarışına girdiler. Hep kkonuşurken, soykırımın dahi normalleşip uygulanmaalanı Ortadoğun cepesi adeta yangınla birlikte yayılmaktadır.
Yedi Ekime geldik. Batı devletleri israilin yanında tavır aldı. Arap ve önemli slayıdaki islam devleti de sesiz veya direk israili koruma kalkanına katıldılar. Örnek mi: İsrail etrafa füze yağdırırken ses çıkarmıyorlar. Ancak, iran füze gönderince hemen haa savunma mekanizmaları kulanıp nhavada engelemeğe çalışıyorlar. Adına da tarafsızlık demeği de kulanmaya çalışıyorlar. Elbet tüm bunlara karşı kamuoyunda protestoalr da var. Batılı devletler olanaklarıyla İsrail soykırımına katgı yaparken, kendi ülkelerinde yasaklamalarına rağmen ahali sokakta. Ama engeleyememe gerçeği de var. ingilerede tüm merkezi partiler ve sağ resmen İsrail yanlısı olurken, en önemli desteği sağlarken, buna karşılık batıdaki en büyük protestolar da ingilterede yapıldı. Benzer konular Fransada ve öteki batı Avrupa Amerika ülkelerinde oldu. Türkiyede de Filistin Lübnan saldırılarına karşı protestolar da yapıldı. Ama acı olan, kamuoyu bunu engeleme gücüne ulaşamıuyor. Protestolar siyasal seçenekle hala beslenemiyor. Oda devletlerin elini daha da rahatlatıyor.
****
Peki Yedi Ekim üzerine söylenecek söz yokmu: elbet var. çoğu sanki sorunun Yedi Ekimle Hamasın saldırısıyla başladığı yorumları ile başlıyor. Halbuki bu oldukça yalan. Filistin sorununun özünü bilmemek, israilin oluşturulma şeklinden haberi olmaması demektir. Sanki olaylar normalmış da Hamas saldırıyla olayı tetikledi algısı epey prim yaptırıldı. Tabi algı operasyonları ve medya gücü sistem için rollerini aldı. Oysa sokağa çıkan insanlar “israile silah yardımının durdurulmasını, sivil katliyamın bitmesini ve ateşkes ilan edilmesini” haykırıyorlardı. Ama probaganda tutuyordu. Hat da bizde de hem de bazı kendine sol gazeteci diyen kesimler dahi Hamasın gerici yobazlığı ile başlayıp suçlama yapma lüksüne giriyorlar. Çünkü giyimle ve geri braktırılmışlığın üst kibiriyle konuşuyorlar.
İsterseniz biraz daha bir yıl öncesine gidelim. Koşullar malum. Hat da İsrail on yıl içinde Gazzeği altı kez bonbalandı. Binlerce kişi öldü. Binalar yıkıldı. Haberi dahi pek yapılmaması nedeniyle sanki Filistin sorunu yok, Gazzede de hiçbirşey olmuyormuş ortamı yaratıldı. Peki resmi eksende ne oluyordu: Amerikan teşvikiyle İsrail iprahim anlaşması planını uyguluyordu. En son Körfez ülkeleriyle de anlaştı. Sıra Sudilerdeydi. Normal ilişkiler kurup anlaşmalar imzalanıyordu. Öyle Filistin sorunu falan da yokmuşçasına davranılıyordu. Hem de İsrail Batı şeryada yeni yerleşimler kuruyor, Gazze arada bir bombalanıp yıkımlar ile katliyamlar gerçekleştirmesi de haber niteliği dahi yoktu. Suriyeye bolca füze yağdırıyordu. Garip olan Rusyanın Suriyede olmasına rağmen, destekleme açıklamasına karşın, hava saldırılarını engeleyecek sistemi aşmayarak, füzeleri satmayarak adeta Suriyeği çıplak hale soktu.
Yetmedi: İsrail B.M. kararlarına rağmen golan ve Doğu Kudüsü ilhak ediyordu. Oysa Güvenlik KOnseği kararlarında israilin buralardan çekilme kararları vardı. Kurulacak ikili Filistin devletinin de başkenti Doğu Kudüs olacaktı. Bunlar da dikate alınmadı. Varsın alınmasın: gayet güzel giyimli birçok kesim yine de “ama Haması yobaz ve gericidir” deyip işin içinden çıkıyorlar…
Yukarda özetlenen koşullarda epey yıkım da olunca, öfkenin de nerede patlayacağı belli olmazdı. Üstelik geçen yıl eylül ayında Metanyahu resmen B.M. kürsüsünden haritasını da gösterdi. Açıkça Gazzenin boşaltılacağı Şeryanın daki Filistinlilerin de Ürdüne sürüleceğini açıklıyordu. Tüm bu gelişmeler kimisi gündem kimisi de yokmuşçasına davranıldı. Bir yıl öncesi gelişen olay da bunun üstüne oturdu. Hamas resmen işkal altı topraklarına eylem yaptı. Bu ayni anlamda İsrail büyüsünün de dokunulmaz yönü bozuluyordu. Fakat norada dahi haber kirletmesi oldu. İsrail askerlerinin rasgele ateş aşmaları veya havadan helikopterle bonbalamanın da ölenlerde katgısı olduğung gizlenmeğe uğraşıldı. Ama doğrusu başarıldı da. İsrail zayıflığı veya bğyğü bozulması yanında Filistin örtüsünğn de kalkmasıyla adeta çılgına döndü. Üstelik Metanyahu yargılanma tehlikesi vardı. Hapse dahi girecekti. Bu koşullarda faşist gerçeklik ortaya çıktı. Savaş ve kirlilik.
***
Sonuçta, yaşanan bir yıl şunu kanıtladı: artık bildik savaşlardan çoktan uzaklaşıldı. Soykıurım normalleşti. Demokrasi denilen batının faşistleşme süreci hızlandı. Filistin sorunu yine varlığını duyurtu. Ama bedeli de çok acı oldu. Göz ardı edilen, BOP yeniden sahneye konulma sürecine sokuldu. Zaten doksanlardan beri batının hedefleri veya Şer eksenli ülkesi irandı. İsrail direk iranı hedefe koydu. Bunlar hepsi bir anda ateş topu gibi önümüze konuldu. Artık brakılan yerde değiliz. Bildik savaş çizgileri de çoktan aşıldı. İsrail sayesinde elmmizdeki telefon veya yediğimiz gıdaya dek her olgunun askeri çıkar için kulanılacağını da yaşadık. Ticaretin dahi dürüslük kuralının olmadığını da Lübnandaki olaylarla gördük. En kötü olanlardan da biri, yapılan anlaşmaların uygulanmadığı. Yanına da verilen sözlerin de tam aksi yapılmasıdır. Sanırım en son örneği Hizbulahın düştüğü durumdu. Hizbulaha yirmibir gün ateşkes yapılacağı söylenirken, ansızın liderlerinin katliye karşılaşma durumu epey düşündürücü olması gerekir. Üstelik sözleri veren ve uyarınyapanAmerika olması da tesadüften çok Kralın çıplak oluşudur.
Kısaca, tarihe yazılan Yedi Ekim günündeyiz. Tam bir yılını doldurduk. Ortadoğu kaynıyor. İsrail küstahlığın da ötesine çoktan ngeçti. Soykırımdan tutunher türlü katliyama çağrı aletelri dahi kulanıldı. Gelen haberler Gazzedeki vurulan cami ve Beyrutdaki yıktırılan hastahane altından çıkan çocuk haberleri oluyor. Yemeni Amerikan ve İngiltere uçaklarının vurmasıdır. İran la karşılıklı saldırılar bekleniyor. Tabi algı oyunları ve kocaman yalanlarla da probaganda devam ediyor. Artık yakın tarihe Yedi Ekim yazdırıldı. Birçok çizginin silikleştiği yeni katliyam esrumanlarının uygulandığı alanla savaşlar da siyasetin adeta kısgacında kıyım yapmaktadır.