Gerçekten Ortadoğu giderek yükselen yangına tanık oluyor. Aynen siyasetin de iki yüzlü fırtınası esip duruyor. Yalan deryasında yalanlar aartık dalgalar halinde propagandaya önüşüyor. Onlar karayı vurup sellerle altüst ediyor. İnsanlar da kolayca bunlara kapılmaya doğru savruluyor. Son iranın israile gönderdiği balistik füzeler ise banbaşka yeni yalan deryasındaki kabaran dalga ile arada yükselen gerçekleri engeleyememe duruşu da sergileniyor.
Kısa yeniden hatırlatmayla başlayalım: İsrail en azından bir yıldır yaklaşık onbinlerce sivil insanı çok çirkin yöntemlerle katleti. Dünyanın önemli kapitalist ülkeler ve kendilerine islam etiketini koyan yeni sömürge devletler fazla ses çıkarmayı brakın bir yana, resmen “güvenlik adına” desteklediler. “israilin güvenliği” simgesini koyarak, kiri örtmeye uğraştılar.
En sona gelelim, iran israile balestik füzeler gönderdi. Askeri hedeflerin vurulduğu da kesin. Ama şimdiye kadar İsrail karşıtı direniş cepesinin öyle katliyamlarla sivileri öldürüdüğü olay olmadı. Ama dünyanın iki yüzlülüğüne bakın: son iran füze hamlesini başta ABD ve İngiltere hemen kınadılar. İsraili koruyacaklarını belirtiler. Oysa ayni anda dahi İsrail Gazzede iki okuldaki sivileri ve Beyrut cadelerinde hava füzeleriyle sivileri katlederken de sesleri çıkmadı. Tam bir faşist emperyalist politik gerçeklik yalan kocaman medya probaganda aygıtından sıyrılarak gerçekleri ortaya vuruyordu..
Bir başka siyasal gelişmeği de ekleyelim: iran cumhurbaşkanı balestik füzeleri göndermeden önce yaptığı açıklama da sistemin adeta turunsolu oldu: başta Amerika olmak üzere Hamaneyin katledilmesinden sonran irana “siz karşılık vermeyin; çünkü, Gazzede ateşkes ilan olacak” mesajının gönderdi. İran karşılık vermezken, ayni şekilde Hizbulah da rehafete katılırken, İsrail Hizbulah lideri Nasralahı öldürdü. Bunun üzere de iran cumhur başkanı Tezaşkeyan “kandırıldık; yanı vereceğiz” demecini verdi. Öyle de oldu…
Son bir önemli uyarı: son gelişmeleri salt güncel olarak yakalamayın. Temel noktanın Ortadoğu yeni sömürgecilik sürecine başlarken ki bölgede İsrail devletinin kurdurtulması ve Filistin sorununun başlayıp kangrenleşmesidir. Hernekadar batı şimdi temel hedef iranı korken, aslında yalan deryasının kocaman fırtınanın söyletilmesidir. Halbuki sorun Filistindir. Ve bu sorun çözülmeden de olay bitmez.
****
Son gelişmelerle birlikte oluşan renkli kirli taplodan gerçeklerinn bazılarını hatırlatım. Şimdi gelelim son gelişmelere: fazla geriye gitmeyecem. İsrail faşist devlet gerçeğini sahneye koydu. Batı ise BOP devamıyla tüm kirli karanlık saldırıları destekledi. Öyle destekledi ki batıda Filistin lehine, barış istemenin suç ve yasak olmasına dek tanık olduk. Kamuoylarının protestolarının hükümetleri değiştirmeye değil etki yapmaya dahi yetmediğine tanık olduk. AB içinde yükselen faşist dalga, İngiltere ve Amerikan seçim gelişmeleri sadece basit birer örneğidir.
Önce etrafta Gazzede ateşkes konuşturuldu. Hem de israilin hayır deyip medyanın israilin desteklediği paradokal siyasal ironiye rağmen. Belli oldu ki Amerikan generaleri Türkiye üzerinden irana gidip Hamaney katline misilleme yapmayıp, ateşkesin ilan edileceği tutumu belirtildi. Ama okular vuruluyor ve çoluk çocuk paranparça olup öldürülüyordu. Katliyamların dehşeti yasak silahlarla soykırım gerçeğini yazıyordu. Ama yetmedi. Hizbulaha da ateşi azaltıp Gazze de ateşkes olacağı bildirildi. Onlar da biraz rehavete girdiler. Ama klasik emperyalist algı probaganda savaş makinesinin işleyişi yeniden uygulanıyordu. Lübnan bombalanıp sonundanNasralah katledildi. Füzeler devam edip sonra İsrail işkal hareketine girişti. Tabi SUriyeyi de dışta brakmadı. Adeta Suriye hesaplarına da dokunuyordu. Öyle ki dünkü yazımda da yazdığım hamleler oldu. Türkiyenin de koruyup ayakta tutuğu idlipteki cihatçılar Suriyeye yönelik tacizler yaptılar. Bir anlamda Suriye hesapları da hesaplanıyordu.
Bu arada kandırıldığını söyleyen iran, ilkdefa balestik füzelerini kulandı. Askeri ve istihbarat bazı yerleri vurduğu da artık kesin. Amerika hemen israili koruyacağını söyledi. Aynen İngiltere de.. başka bir tutum da ilginçti: İsrail arap ülkeslerinden hangisi olursa olsun, vurma hamlesinde öteki arap ülkeleri hava alanlarının kulanılmasında sorun çıkarmadı. Fakat başta Ürdün ve Sudi Arabistan iranın israile atığı füzeleri kendi hava alanlarında vurmaya çalışıp engelediler. Aynisi Yemenn için de geçerliydi. Buda arap dünyasının iki yüzlülüğün ta kendisi olarak hayatangeçiyordu. Son iran füzelerinin nengelenecek olanlarının Ürdün üzerinde durdurulduğu anlaşılıyor. Pek de fazla seslendirilmese de İngiltere ve ABD itirafıyla da kalkan uçakların da iran füzelerini durdurmaya çalıştı. Tabi akla Ağrotur gelmese olmazdı…
Son gelişme adeta savaşın yayıldığının kanıtı. Tutumların ise aynası. Yaklaşık kırkbeşbin katliyamlı Gazze konusunda batı “israilin güvenlik hakı” derken, soykırımı savunurken, iranın atıp da sivileri vurmayan füzelerinin tutumu banbaşkaydı. İsraili koruyacakları ve iranı kınıyorlardı. İsrail daha da ileri giderek, dengeli açıklama yaptığı için Güvenlik Konseği genel sekreteri Guteresin ülkeye girişini yasaklıyordu. Tam bir emperyalist gerçeklikle karşılaştık. Varsın, biz emperyalizmi yok sayıp hat da bazı bizim foncular gibi “demokratik dünya” densin.
Kötü olan, batının da direk siyasal gerçekliği ile yapılan katliyamlar normal görülürken, ne yazık ayni katliyama uğrayan kitlelerin geri braktırılmış bakışıyla kötü ve gerici yobaz olarak nitelendirme ikileminin karşılık bulmasıdır. Sanırım Hizbulah lideri Nasralahın katledilmesindeki kimi sol ve benzer Kemalist kendine aydın diyen kesimin düştüğü çukur budur. Bir de batıda yaşayıp oranın gözüyle dünyayı görenlerin Ortadoğu gerçeğinde çirkefe savrulmalarıdır. Ne yazık Can Dündar gibi herkesin beyendiği gazeteciler de ayni konuma gelmeleri hüsünlüdür.
Birkaç nokta da Kıbrıstan edecek olursak: bilgisizlik, teslimiyet ve kendini efendisine kıyak yağla bağlayan önemli kesimelr adeta ordan oraya savruldu. Gerçi, bilinsiz ve duyarsız ahali de onların emkeğine bal sürdü. Kıbrıs üstleri kulanılıyor. Asker yığılıyor. Öyle bir Kuzey aptalığı çıktı ki bazı politikacı ve yazarlar sanki güney yığılmasını ve yapılan bazı askeri anlaşmaları “bize karşı” deyip cahilce kendi hamasi ceplere soktular. Bir başka yanlış da şu: Türkiyenin Nato üyesi olduğunu çoğu artık aklında tutumuyor. Öyle ki sanki Nato üyesi Türkiyeye Nato ülkelerinin saldıracağı algısı dahi seslendirildi. Tabi saraylı papağan daha bir saçmaladı: israilin Kuzey KIbrısı vurma ihtimalindenn söz ediyordu. Belli ki acemice Erdoğanı kopya çekme işbirlikçi hastalığında gribe yakalandı.
Herhalde soldan birinin Kuzeyin nhem de Türkiyenin Nato eksenli saldırı olma tehlikesini söyleğince, bize söyleyecek söz brakmadı. Daha kötüsü. Tatarınnsavurduğu İsrail saldıra bilir saçmalığını KRT gibi demokrat geçinen kanalın dahi Türkiyede konu edip önemsemesidir. Tabi yorumu da saçmalama oldu. Ama belirtiğim Türkiyenkamuoyunu yanlışlarla doldurmanın da yeni kanıtı olarak belgelendi.
Kısaca, klasik bir gerçek var: savaşlar önce gerçekleri katleder. Katledilen gerçeklerin yerine yalanlar kocamanlaşıp yerleşir. Derya olup akar. Akan yalan deryasından gerçekleri yakalamak ve bulup söylemek de hep tehlikelidir. İnanmayanlar K. Kıbrısın ekran ve medyasınan baksın. Kendimi övmek gibi olmayacak, ama şu gerçeği bulacak. Son Ortadoğu ve özellikle iran cepesine yayılan ateşi kaçı bilerek gerçeklerle yorumladı? Tabi, bana ne ile hükümet paranoyasıyla risksiz kalıp duymazlık da kurtarıcı olduğu kesin.