Bu ay 11’inci yılını geride bırakan Moda Sahnesi, tiyatrodan konsere, söyleşiden film gösterimine kadar pek çok alanda faaliyet gösteren, İstanbul Anadolu yakasının en önemli kültür merkezlerinden biri. Hadi adını koyalım, biraz da ‘gıcık’ bir topluluk. Çiğnenen haklarını yüksek sesle talep etmekten ne çekiniyor, ne de vazgeçiyorlar. Tiyatronun binlerce yıllık ömrü boyunca bize söylediği de farklı bir şey değildir zira. İçinde bulunduğu adaletsizliğin, eşitsizliğin, sömürü düzeninin değişmezliğine inandırılmak istenen insanın gözündeki perde kalkmalı, kendi hikâyesini yazma gücünü, teslim ettiği egemenden geri alabilmelidir. Böylece insan, kendisi için çizilmiş sınırları aşabilir ve hayatını sımsıkı çevreleyen zincirleri, o zincirlerin sahiplerini ve sebeplerini fark edebilir. Bu anlamda sanatın, tiyatronun işi bize haklarımız çiğnenirken neden ve nasıl bu kadar rahat davrandığımızı sorgulatmak. Eh, nerden baksanız ‘gıcıklık’ bu!
KÂRI ŞİRKETE, FATURASI HALKA
2013 yılının Ekim ayında, dönemin Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, elektrik dağıtımının özel sektöre devredilmesinin tamamlandığını ‘müjdeleyen’ isimdi. Şimşek, elektrikteki özelleştirmenin kamunun finansman yükünü azaltacağını, kayıp kaçaktan dolayı elektrik tüketicilerinin katlandığı maliyetin düşeceğini, bunların yanı sıra verimliliğin ve hizmet kalitesinin yükselmesi bakımından da özelleştirmenin büyük fayda sağlayacağını ifade etmişti. Öyle olmadı. Şirketler yüksek kâr elde etti, devlete olan borçları da halkın elektrik faturalarına yazıldı. Birgün muhabiri Mustafa Bildircin, cep yakan faturalar ile tartışılan elektrik dağıtım şirketlerinden sadece dört tanesinin 2022 yılki net kârının 16 milyar 444 milyon lira olduğunu yazmıştı.* Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) şirketlerin devletten ucuza aldığı elektriği tüketiciye fahiş kârla sattığı yönündeki iddiaları reddetse de cep yakan faturalar tepki çekmişti. Kârın şirketlere göre dağıtımında ise rekor Sabancı Holding’e aitti.
KARANLIKTA TEK BAŞINA
Halen Covid salgınının sebep olduğu maddi sıkıntılar devam ederken, Moda Sahnesi, Aralık 2021’de 7000 lira gelen elektrik faturasının Ocak ve Şubat 2022’de 20 bin liraya yükselmesi üzerine ‘Ödemiyoruz’ eylemi başlatmıştı. Sabancı’ya bağlı Enerjisa A.Ş, görevlileri tarafından iki kez elektrikleri kesilen Moda Sahnesi dört ay boyunca bu fahiş fiyat artışını protesto ederek oyunlarını karanlıkta oynadı. Konuya dair ciddi bir farkındalık ve görünürlük yaratmış olsalar da gerek yerel yönetim gerekse aynı sorunu yaşayan diğer tiyatro toplulukları tarafından yalnız bırakıldılar. Salonun havalandırma, ısıtma, soğutma gibi insan sağlığını riske atan sebepler de etkili oldu ve Moda Sahnesi eylemine son verdi. Tek başlarına bırakılmasalardı belki de bugün başka bir şey konuşuyor olurduk. Elektrik, önemli bir ihtiyaç ve kamusal bir hak ancak özelleştirmeyle sadece parası olanın ulaşabildiği bir metaya dönüştürüldü. Kurumlarda çalışan işçilerin de düşük ücret ve hak kayıplarına karşı mücadeleleri devam ediyor.
KAMU BÜTÇESİNDE AYRIMCILIK-SANSÜR
Elektrikte özelleştirmenin halka maliyetini görünür kılan ve Enerjisa’dan atılan işçilerle dayanışan ‘gıcık’ Moda Sahnesi, 2021-2022 sezonunda Kültür Bakanlığı tarafından özel tiyatrolara dağıtılan proje bazlı devlet desteğinden mahrum bırakılmıştı. Dostoyevski’nin ‘Yeraltından Notlar’ oyunu için yapılan başvurunun reddine gerekçe gösterilen 8. Maddeye göre Moda Sahnesi ‘sanatsal yeterliliğe’ sahip değildi. Moda Sahnesi konuyu mahkemeye taşıdı. Kültür Bakanlığı’nın kararı hukuka aykırı bulundu. 2024-2025 sezonu için bu kez Jean Genet’nin ‘Hizmetçiler’ adlı oyunu için başvuruda bulunan Moda Sahnesi, Kültür Bakanlığı tarafınan bir kez daha destekten mahrum bırakıldı. Gerekçe yine yönetmeliğin 8. Maddesine dayandırılıyor. Moda Sahnesi kararı bir kez daha mahkemeye taşıyacağını açıkladı. Ancak önceki mahkeme kararına rağmen Kültür Bakanlığı’nın bu keyfi tutumunu yineleyebiliyor olmasının bir sebebi de, hak gaspı tespitinin bir yaptırımı olmaması. Günün sonunda Moda Sahnesi’nin yoruma açık ve belirsiz kriterler öne sürülerek kamu bütçesinden yararlandırılmamış olduğu gerçeği değişmiyor.
TOPLUMU ÖKSÜRTEN ‘GICIK’
Peki, Moda Sahnesi neden eleştirdiği Kültür Bakanlığı’na destek başvurusunda bulunuyor? Çünkü o para hepimizin. Birilerinin keyfine göre değil, kamu yararına göre kullanılmalı. Gerek fahiş elektrik faturalarına karşı gösterdikleri ‘ödemiyoruz’ tavrıyla, gerek kamu bütçesinden ayrımcılık yapılarak yararlandırılmamasını mahkemeye taşıyan Moda Sahnesi’nin ısrarla görünür kılmaya çalıştığı şu; halka ait olan halk için, adil ve eşit şekilde kullanılmak zorundadır. Anayasa’nın 64. Maddesi devleti, sanatı ve sanatçıyı korumak ve desteklemekle yükümlü kılıyor. Moda Sahnesi’nin kamuoyuna açıkladığı talebi de itirazı da açık: “Tiyatroları yaşatması gereken T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın, onları baskı altına alıp öldürmek üzere hareket etmesine itiraz ediyoruz. Kendi gibi olmayana, kendi gibi düşünmeyene, kendi gibi sanat algısına sahip olmayana yapılmış bu baskıyı ve sansürü kabul etmiyoruz ve T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nı ifşa ediyoruz.” Yönetmen Kemal Aydoğan sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, 2025-2026 sezonu destek bütçesine bu kez Jean Genet’nin iktidar ilişkilerinin yarattığı ahlâksızlığı sorgulayan ve dünyayı, insanların fantezilerini gerçekleştirdikleri bir genelev olarak niteleyen Balkon oyunuyla başvurmayı düşündüklerini söyledi. Çünkü tiyatro, toplumu öksürten bir gıcıktır.
(*) https://www.birgun.net/haber/dagitim-sirketlerine-yuksek-voltajli-kar-441581