Birkaç yazı öncesinde şu önemli eksiği kapatma ve günümüzde olanları anlamada yardımcı olmak için, yeniden konuşulması gereken iki konuyu önerdim. Son gelişmelerde gerek Kıbrıs gerekse Ortadoğuda oluşan yeniden düzenleme politikası sonucu gündeme konular gelmeğe başladı. Tabi ki resmi eksenden kamuoyuna sunulduğuniçin de siyasalngerçekleri onların hamleleriyle bilgilendirme yapılıyordu. Önerdiğim iki konu “Annan planı ve çözüm sürecidir”. Gerek Kıbrıs gerek Kürt sorunundaki gelişmeleri anlamda ilgili yaşananların ders alıcı bedeleri ve ne yazık aldatma oyunları yaşanıp günümüze dek geldi. Onun için Kıbrıslılar yenidennAnnan planını Türkiyeliler ise hem Annan planı hem de çözüm sürecini olduğu gibi yeniden hatırlayıp günümüzdeki gelişmelerle birlikte deyerlendirmeleri, daha kolay kanıdırılmalarını da engeleyecektir.
***
Belli ki direk İsrail saldırıları ve iran eksenli yeniden öne çıkarılan suçlamalar, Ortadoğu projesinde yeni hamle olarak ileriye yönelik hedefler içermektedir. Bu gelişmelerdeki dizayin sınırların değişmesinden, engel olmasa, daha karanlık rejimlerini de yaratacağı olasılığı yaygındır. Zaten planın emperyalist öz gerçeği, bunu anlatmaya yetiyor. Kartlar karılıp yeniden kırılırken, herkes koşullardan kendi lehine pay almayı da hedefleyeceği kesin. Türkiye rejimi de bunlardan biridir. Üstelik bölgesel merkezi güç olma ile Nato üyeliği batı emperyalist blokta olma ikilemi de ona hem fırsat hem de onların çıkarına göre davranma ikilemi de getirmektedir. Karılıp kırılan kartlardan biri de Kürtlerdir. Tabi önceki yazılarımda da belirtiğim gibi, Kürtler de ortak bir tavra sahip değildir. Zaten dört ülkeye yayılan nifusları var. üstelik her ülkede de kendine has içsel kuralalrla da parçalandılar. Bunlar herkesin kürdü veya itifaklardaki ortaklaşma kuralarını da etkiliyor. Yine de başta Amerika ve İngiltere, irana karşı Kürtlerin ve Türkiyenin olduğu itifakla bu ülkeği kulatarak zorlamaya çalışıyor. Zaten hazır saldırıya hazır ve fırsat kolayıp, izin isteyen İsrail de vardır. Son BOP hamlesinin merkezi İsrail olup onun gücüyle öne çıkarak sımır dizayini da olması tesadüf değildir.
****
Burada kendimize de düşen önemli durumlar var. öncelikle, konular hakında geçmişten gelen birikimimiz olmazı önemlidir. Bu yoksa da oluşturmak gerekir. Kıbrısı konuşurken, veya Kürt konusuna bakarken, Annan planı veya çözüm sürecini en azından yakın dönemdeki sıçrama ile sonrasında oluşan koşulları anlamak önemlidir. Hem bilmek hem de koşulların ayni olmadığını da kolayca yorumlarda kavramak şart. Hala Annan planı veya çözüm süreci denip orda takılırsanız, hem eksik hem de yanıltılma durumlarına açık hedef olursunuz. Yanlış deyerlendirmeler ve günü doğru yorumlamama sonucu, günümüz sorununu anlayamazsınız.
Buna ek olarak, son gelişmeleri de iyi bilmek önemlidir. Tek algıyla hareket etmemek gerekir. Her bilgi önemli katgı getirir. Ozaman da geçmişten gelen bilgiler ile günümüz gelişmeleri yanyana koyup yoğurumca, günümüzü daha iyi okuma şansımız da oluşur. Birikim olması, günümüzdeki gelişmelerin bilgilerine ulaşmakla ortak kavrayış olmak da yetmiyor. Bu oluşumla birlikte gelecek hesabınız da olması önemlidir. Bildiklerinizle, nasıl yarının tamamlamak gerekir. Tamamlayınca da bunlara ulaşmak için örgütlü olup birlikte hareket etmek önemlidir. Aksi taktirde bilmek yetmiyor. Çünkü statik değildir. Hareket var ve dizayin sözkonusu. Ozaman da örtülü değilseniz, ne masada nede talepler oluşumda sesinizi duyurma şansınız kalır.
Bunların toplamında da şunu unutmayalım:sonuçta değişimi masada olan veya sokakta kendini kabullendiren siyasal güç belirler. Talepleri o kor ve yeniden dizainde güç gerçeği belirler. Son Ortadoğu gelişmeleri bunları adeta suratımıza birer tokat gibi vuruyor. Oluşan gerçekler ile siyasal geleek hamleleri, yarınının dünyasını şekillendirecektir. Nitekim, İsrail gerçeği, gericileşme siyaseti ve yeniden hegemonya paylaşım oluşturulma mücadelelri yeni dünyayı da belirleyecek.
***
Sıralanan durumlar, bir anlamda konuları okumada yardımcı olacak. Bilmenin önemi ne olduğunu anlamaktır. Fakat, etkin olmak ancak bireysel değil örgütlenerek sağlanır. Oluşan pazarlıklarda veya masalardaki taleplerde sizin de sözünüz mutlaka bazı yerlerde yerini alır. Eğer bunlardan yoksunsanız, hiçbir anlam kalmaz. Hem genel, hem bölgesel ve hem de daha alt durumlardaki çevreler ilgili günümüz koşulları değerlendirip birşeyler koparmaya çalışıyorlar. İtifak veya aradaki boşlukları doldurarak resmen siyasal canbazlıkla, zor kulanılmaktadır. İsrail bu koşulları kulanıp kendi siyasetini uyguluyor. Soykırım yapmasına, Lübnanı harabeye eviresine rağmen yoluna devam ediyor. İran kendine karşı gelecek dalgayı yumuşatmaya çalışıyor. Türkiye ise fırsatları iki yönlü kulanma peşinde. Hem Erdoğan geleceğini garantiye alma adına iç politikada kulanırken, dış fırsatla da yeni topraklar kazanarak ümet politikasını güçlendirme peşinde.
Kürtler ise değişik olsa da fırsatdan yeni gelişemler peşinde. Fakat, ortak değiler. Üstelik her ülke koşulu da değişik. Ama işkalden özerk bölge çıkarma, iran kırılmasıyla kıpırdamak ve Türkiye hesaplarında nasıl yol bulma gibi çok denklemli oyunun kısgacında kazanç alıyor. Hem kulanılan hem de kulanıp kazanma ikileminde gidip geliyor. Ama kendi güçleri sınırlı olduğu ve hat da kendi içerinde de ortaklaşamadıkları için, bazı şartlarda zorlanıyorlar. Ortadoğu projesinde Kürtler, Kuzey ırakta federal Kürdistan olayına geldiler. Suriye savaşlarında dış müdahalelerin de boşuklarında özerk bölge konumuna geldiler. Türkiyede ise pek bir şey hala kazanamadılar. Aldıkları belediye seçimini dahi kayumla elerinden alındı.
İrandakileri şimdilik pek de öne çıkaran koşul yok. Ama yine de Kürt gerçeğini kulanan genel güçler “ABD gibi” irana karşı genel bölgesel itifakta kürtleri kulanmaya istiyor. Hat da Türkiye Kürt itifakını da arıyorlar. Örnek, KDP ile TC son girişimler bunun da etkisi vardır.
Ayni durumları kIbrıs için ne yazık yazamam. Çünkü K. Kıbrıs özelikle tüm geleceğini TC eksenine ihale yaptı. Yapmanın da rantını hala bolca yiyorlar. Bu dahi Kıbrıstaki iç masa taleplerindeki eksikliği ortaya eriyor. Tabi ki son gelişmeler KIbrısa da yansıdı. En azından adada yeni askeri dış güç yerleşmesine kolayca zemin açtı. Amerikan üstelri net olarak ayrı fenomen olarak sunuldu. Kuzeydeki olanların birkısmı hala bize sır gibi geliyor. Ama görüşme falan deniliyor. Bu konuda en azından derslerle dolu süreçler var.
Türkiye merkezli olmamız nedeniyle hem Annan planını hem de Türkiyedeki Kürt çözüm sürecini yeniden gözden geçirmek önemlidir. Diplomatik ve gizli sırlarla örülü bu süreçler, çok dersler içerir. Kıbrıslılara önerim şu: Yaşar Ayaşlının Sendika Org sitesindeki çözüm süreçli iki yazısını okumalarını öneririm. Doksanlardan ikibinonbeşe yaşananların özetidir. Anan planını da yeniden incelerken, bilinip de konuşulmayanlarla birlikte ele almak şart. Tabi bu süreçler sonrası olanlar da var. birlikte yorumlamak önemlidir. Çünkü her süreç sonrası eskinin aynisi değildir. Bu yanlış dahi yapılıyor. Sanki statikmişçesine ayni şartlarla yaşanmayan gibi konuşulup öneriler getirilme hastalığı da yaygındır. Ezber eğitimin kültürleşmiş bakışıdır.
Kısaca, önemli günelrden geçiyoruz. Öyle geçiyoruz ki daha olanı anlamatan başka gelişme ile darmadağın oluyoruz. Sanırım Türkiyedeki Bahçeli açıklamalarının ne olduğu anlaşılmadan, Ankaradaki provakasyon olayı bu gerçeğin en son kanıtıdır. Yine de bilerek anlamak, en azından aldanmamak için gereklidir.