Sokak isimleri dikkat çekici, hatta eğlenceli bir kulvardır. Hele ki bir şehirde yeniyseniz, gözünüz bir başka bakar. Tanımadığınız insan isimleri ya da yer yer anlamını bilmediğiniz dillerde farklı kelimelerle karşılaşırsınız. Tüm bunlar bir şehrin tarihini ve kültürünü öğrenebileceğimiz, biraz zoraki de olsa ilginç ipuçlarıdır.
Ancak sokak isimlerinde tarihe ve kültüre giden yol dolambaçlıdır, zira çeşitli dönemlerin egemenlerince belirlenmiş ya da değiştirilmiş isimlerdir bunlar. Dolayısıyla bir tarihin/kültürün ta kendisini doğrudan tanımlamak yerine, onun geçirdiği evreleri işaret ederek dolaylı bir anlatım sunar. Bu durum kimi şehirlerde öylesine karmaşıklaşır ki, sokak isimlerinin mazisini incelemek soğan yolmaya benzer. Kazmayı sokak isimlerine vurdukça, kentin bir önceki tabakasıyla karşılaşırsınız.
İlk bakışta İzmir, fazla katmanlı sokak isimlerine sahip bir şehir gibi görünmeyebilir. Ne de olsa sokak isimlerinin büyük çoğunluğu rakamlarla isimlendirilmiş bir şehirdir burası. Gerçekten de İzmir’in meraksız gözlere sunacağı pek bir şeyi yok. Çünkü İzmir’in dikkat çekici hikayeleri daha alt katmanlarda kendini gösteriyor. Örneğin İzmirlilerin çok iyi bildiği Plevne Bulvarı’nın ismi, ilk bakışta çok bir şey ifade etmiyor olabilir. Ancak duvardaki tabelayı kazıdığımızda yolumuz Sovyetler Birliği ile kesişiyor!
Plevne Bulvarı, Soğuk Savaş’ta Türkiye ABD’nin dümen suyuna girmeden önce Sovyetler Birliği Savunma Halk Komiseri Kliment Voroşilov’un ismini taşıyordu. Stalin’in ölümünden sonra bir dönem Sovyetler Birliği’nin başında bulunmuş olan Voroşilov’a ‘İzmir’in fahri hemşerisi’ unvanı verildiğini, kente Enternasyonal Marşı ile girdiğini hatta burada bulunduğu zaman zarfında Göztepe, Altay ve Karşıyaka gibi takımların maçlarını takip ettiğini biliyor muyduk?
Gelin Sovyet Mareşalin nasıl İzmir’de bir bulvara ismini verdiğini ve daha sonra nasıl silindiğini hep birlikte araştıralım.
ANKARA-MOSKOVA İLİŞKİLERİ
Geçtiğimiz haftalarda Kültürpark’ın nasıl Sovyetler’den esinlenilerek tasarlandığını, hatta Sovyet mimarların bizzat proje üzerine çalıştıklarını konuşmuştuk. Kültürpark’ın Lozan Kapısı’ndan başlayıp Gündoğdu Meydanı’nda sonlanan bu bulvarın konumu aslında bize bir şeyler söylüyor. Öyle ki Sovyetler Birliği’nden izler taşıyan Kültürpark’ın Lozan Kapısı’na dokunuşu, hikayesinin bir şekilde aynı kökten beslendiğini ima ediyor gibi.
Bunu daha iyi görmek üzere zamanı geriye sarıp 1930’ların Türkiye’sine gitmemiz gerekiyor. Türkiye’nin modernizasyon hamlesine kalkıştığı 1930’larda Sovyetler Birliği aynı alanda ciddi mesafeler kat etmiş emsal alınan bir ülkedir. Bu hamlelerin de itkisiyle birlikte -her ne kadar Soğuk Savaş’ın başlamasıyla birlikte Türkiye farklı bir konuma sürüklenecek olsa da- İkinci Dünya Savaşı öncesi Cumhuriyet Dönemi’nde Moskova ile Ankara arasında ciddi seviyede diplomatik-ekonomik ilişki söz konusudur.
Çeşitli kaynakların da gösterdiği üzere Cumhuriyetin ilk dönemlerinde sınai ve/veya ticari yatırım olarak dişe dokunur ne varsa SSCB desteği bulunmaktadır. Finansal destek, teknolojik destek, insan kaynağı, planlama, yönetim kısaca bir işletmenin gereksinimi olan tüm alanlarda kimi zaman tümünde kimi zaman bir kısmında ama her zaman bir biçimde SSCB’nin yardım ve desteği alınır. İlk erken dönemde iki ülke arasındaki ticari ilişkiler sürekli artan bir seyir izler. Bahse konu döneme ait TÜİK verileri iki ülke arasındaki ticaret hacminin 1933’te yıllık 5 milyon dolar seviyesine ulaştığını gösteriyor. Bu hacim 1936 yılında ise yıllık 11 milyon dolar seviyesine ulaşır. Ankara, bu dönemde SSCB’nin verdiği desteğe teşekkür etmek amacı ile çeşitli jestler yapar. Taksim Cumhuriyet Anıtı’nda (1928) yer alan Sovyet yetkilileri böyle değerlendirilebilir. Daha az bilinen bir diğer jest ise bugün yazımıza konu olan bulvara verilen isimdir.
BASMANE GARI’NDA BANDO ENTERNASYONAL ÇALINCA
İşte bu ilerleyen ilişkiler doğrultusunda 1933 yılında üst düzey bir Sovyet Heyeti, Türkiye’yi ziyarete gelir. Cumhuriyet’in 10. Yıl Kutlamaları dolayısıyla Ankara’da dönemin Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Paşa ile görüşen Sovyet Heyeti’ne o yıllarda Kızıl Ordu’nun başında bulunan Voroşilov başkanlık eder. Ankara’daki temasların ardındansa heyet İzmir’e doğru yola çıkar.
Vakit Gazetesi, 4 Kasım 1933’te Sovyet Heyeti’nin İzmir’e gelişini şöyle yazıyor: “Ceneral Voroşilof riyasetindeki Sovyet heyeti bu sabah İzmir’e muvasalat etmiştir. Heyet Karşıyaka’da kalabalık bir halk tarafından hararetle karşılanmıştır. Ceneral Voroşilof vagondan inerek halkı selamlamış, hakkında gösterilen tezahürata teşekkür etmiştir. Tren Basmane istasyonuna girerken bando Enternasyonal ve İstiklal Marşlarını çalmış ve merasimi askeriye yapılmıştır.”
Gazetedeki haber daha sonra, yapılan resmi ziyaretleri sıralıyor. Kendi adlarına verilen ziyafetlerden sonra Sovyet heyeti Buca’daki hipodroma götürülür. Daha sonra ise Bornova’daki Ziraat Mektebine gelirler (Bahsi geçen mektep, bugün Ege Üniversitesi’nin içinde kalıyor): “Ceneral Voroşilof ve Sovyet heyeti mektebi hakikaten güzel bulmuşlar ve Ceneral Voroşilof 1925 senesinde yazılmış Gazi’nin kıymetli bir yazı ve imzasını taşıyan mektebin defterine şu yazıları yazmıştır: ‘Bize idarecileri tarafından büyük bir aşk ve muhabbetle gösterilen ziraat mektebi hakikaten mükemmel bir teşkilata sahiptir. Ve herhangi bir memleketin herhangi bir şehri için iftihar edilecek bir mekteptir. Talebelerine ve muallimlerine saadet ve muvaffakıyet dilerim’ cümlesini yazarak defteri imzalamıştır. Mektep müdürü bütün heyete mahsulden üzüm ikram etmiştir.”
VOROŞİLOV’A İZMİR DERBİSİ
Mektebin bahçesinde edilen sohbetin ardından Voroşilov’un isteği üzerine Pınarbaşı’ndaki bir köy mektebine doğru hareket ederler. Ancak işler planlandığı gibi gitmez: “Cuma münasebetiyle ve habersiz gelindiği için mektep kapalı bulunmuş ise de misafirleri gören köylüler ve çocuklar yanlarına gelmişler ve hep beraber resimler alınmıştır. Bu aralık mektep açılmış ve heyetin fevkalade takdiri içinde mektep gezilmiştir.”
Sıradaki durak ise daha farklıdır. Öyle ki Sovyet heyeti peşi sıra ‘karma’ derbi izlemek üzere futbol stadyumuna götürülür: “Ceneral Voroşilov ve beraberindeki heyet stadyumda Göztepe-Altınordu muhtelitiyle Altay-Karşıyaka muhteliti arasında yapılan maçı seyretmişlerdir. Heyet, berabere biten maçtan sonra sporcular ve halk tarafından söylenen cumhuriyet marşı ile selamlanmıştır.”
Maçların ardından Karşıyaka’ya geçilir ve burada Karşıyaka Kız Muallim Mektebi gezilir. Bugün bu bina, Karşıyaka İmam Hatip Ortaokulu olarak kullanılıyor.
FAHRİ İZMİRLİ
Sovyet Heyeti ertesi gün antik kenti gezmek üzere Bergama’ya gider. Yol boyunca çeşitli köyleri de ziyaret eden Voroşilov daha sonra İzmir’de bulunan çeşitli fabrikaları inceler. Voroşilov’un İzmir ziyareti de böylece sonlanır. Ancak Sovyet komutan gidişinin ardından doğrudan ve dolaylı yollarla kentte isminden söz ettirir.
İstanbul’a seyahat etmek üzere Sovyet heyeti İzmir’den ayrılırken, Voroşilov’a İzmir’in fahri hemşerisi unvanı verilir. Vakit Gazetesi şöyle aktarıyor: “Hariciye vekili Tevfik Rüştü Beyefendi, İzmir Belediye Reisi Doktor Behçet Salih Beyden İzmirlilerin Sovyet Harbiye ve Bahriye komiseri Voroşilof yoldaşa İzmir’in fahri hemşerisi unvanını verdiklerini bildiren şu telgrafı almıştır: ‘Bugün toplanan şehir meclisi, İzmir’de kıymetli ve tatlı hatıralar bırakan aziz Sovyet dostlarımızın muhterem şefi Harbiye ve Bahriye komiseri Ceneral Voroşilof’a İzmir’in fahri hemşerisi unvanını verdiklerini ve mazbatanın derdesti takdim olduğunu ve bu münasebetle muhterem hemşerimize İzmir’in derin saygı ve sevgilerini sunduğumuzun bildirilmesine delalet buyrulmasını yalvarırım efendim…’”(1)
BULVARA DOĞRU
Daha sonra ise yeni yapılan bulvara Voroşilov’un ismi takdim edilir. Yeni Asır, İzmir Belediyesi’nin verdiği kararı ‘General Voroşilov adını taşıyacak bulvar’ başlığı ile 21 Haziran 1935’de ilk sayfaya taşır. Haberde şöyle yazıyor:
“İzmir ziyareti iyi hatıralar bırakmış olan ve şarımızın fahri şardaşlığını kazanmış olan dost Sovyet cumhuriyetinin başkumandanı General Voroşilof adının yeni açılan bulvarlardan birine verilmesi ve böylece fahri şardaşımıza saygılarımızın bir kere daha gösterilmesi şarbaylıkça münasip görülmüştür. Şarbay bunu bugün şar kuruluna teklif edecektir. General Voroşilof adını taşıyacak olan Bulvar Gündoğdu’da Demirçember sokağından başlayarak Gazi İlk Okulu önünden geçecek. Celal Bayar ve Mustafa Beycaddelerini kestikten sonra yeni yapılacak olan 36 bin murabba metrelik kültür parkına dayanacaktır. Şarın en büyük parkına uzanan bu güzel bulvar en işlek ve halkı en bol bir yol olacak ve Türk-Sovyet dostluğunun canlı bir sembolünü teşkil edecektir.”
Burada dikkat ederseniz ziyaretten iki yıl sonra bir caddeye ismin verilmesi ve bu caddenin Kültürpark’a bağlanması son derece çarpıcıdır. Voroşilov’un ismi şüphesiz rastgele seçilmemiştir. İzmir ziyaretindeki temaslarının ardından oluşan bağları Kültürpark üzerinden okumaya çalışmıştık. Dolayısıyla hem ilham kaynağı olarak hem de proje desteğinde bulunan Sovyetler’in Kültürpark üzerindeki etkisi bu kadar yoğunken söz konusu caddeye neden Voroşilov’un isminin verildiğini tahmin etmek çok güç değil.
KENNEDY MEYDANI DEVRİ
Ancak İkinci Dünya Savaşı sonrasında Moskova-Ankara ilişkilerinin soğuması ile birlikte İzmir’de olan Voroşilov’un ismine olur. Söz konusu bulvarın adı 1951 yılında değiştirilir.
İzmir’in kimliği özellikle Cumhuriyet dönemi öncesinden kalan isimlerin değiştirilmesiyle birlikte 1920’lerden itibaren deformasyona uğrar. Ancak sadece bu da değil, Cumhuriyet dönemi sonrasında verilen isimler de çeşitli şekillerde değiştirilir.(2)
Voroşilov/Plevne örneğinde de siyasi bir tercihin etkili olduğunu net bir şekilde görüyoruz. Hatta takibindeki yıllarda karşımıza Kennedy Meydanı çıkar. Bugün Fahrettin Altay olarak bildiğimiz yer, dönemin ABD Başkanı John F. Kennedy’ye ithafen bu isimle anılır. Eh ne de olsa devir artık başka bir devirdir. Fakat Kennedy’nin aksine Voroşilov bu kente gerçekten bir şeyler bırakmış bir isimdir. Kültürpark diye bir yer varsa bugün bu şehirde, Voroşilov’un ön ayak olduğu ilişkilerin ciddi bir payı vardır.
Sokaklarında sadece sayıların bulunduğu, geçmişsizleştirilmeye çalışılan bir kent gibi düşünebilirsiniz İzmir’i. İlk bakışta buna karşı çıkmak zor. Ancak sadece biraz merak ile İzmir size bundan çok daha fazlasını anlatacaktır. Çünkü burası hayalet bir kent değil, anlamsız bir şekilde hayaletleriyle savaşan bir kent.
Kim bilir belki günün birinde İzmir’de yeniden Voroşilov’un adı bir yerde bir şekilde yaşar. Değiştirilene kadar…
NOTLAR:
(1) Vakit Gazetesi, 10 Kasım 1933, Sayfa 11
(2) İzmir’de Kentsel Kimlik Bileşenlerinden Cadde Ve Sokakların Toponimisi Ve Milliyetçi, Etnik İzlerin Sosyal Yapı Oluşumuna Katkıları – Bedriye Asımgil