Eski Ülkü Ocakları Başkanı Sinan Ateş’in öldürülmesine ilişkin davada karar açıklandı. Tetikçi Eray Özyağcı, tetikçiyi olay yerine getirip götüren motokurye Vedat Balkaya, olay yerinde keşif yapan Suat Kurt, cinayetin azmettiricisi olmakla suçlanan Doğukan Çep ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkum oldu. Tetikçi Özyağcı’yı, Ülkü Ocakları Genel Başkanı Ahmet Yiğit Yıldırım’a tahsisli araçla Ankara’dan İstanbul’a kaçırmakla suçlanan ve dönemin MHP Mersin Milletvekili Olcay Kılavuz’un evinde gözaltına alınan eski Ülkü Ocakları Yöneticisi Tolgahan Demirbaş da ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldı. Demirbaş ile beraber tetikçiyi İstanbul’a kaçırmakla suçlanan Ülkü Ocakları Genel Başkan Yardımcısı Emre Yüksel’e 18 yıl hapis cezası verildi. Eski Ülkü Ocakları yöneticisi, MHP’li avukat Serdar Öktem ise adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Dosyaları ayrılan Ülkü Ocakları Genel Başkanı Ahmet Yiğit Yıldırım ve eski MHP Mersin Milletvekili Olcay Kılavuz’un aralarında bulunduğu 17 kişiyle ilgili soruşturma sürüyor.
MHP’NİN İTİBAR HASSASİYETİ
MHP lideri Devlet Bahçeli, iddianamesi hazırlanan bir cinayet davası üzerinden milliyetçi-ülkücü harekete yönelik itibar suikastının yaygınlaştırıldığını, bu suikasta refakat eden kimi isimlerin ekran ekran dolaştırılmasını bir hak ve hukuk arayışından öte iç huzur ve barış ortamını zehirlemeye tam teşebbüs olarak görmüş ve 1 Temmuz 2024’teki ilk duruşmada MHP’nin hazır bulunacağını söylemişti. Bahçeli’ye göre Sinan Ateş davasını gündemde tutanların “yurt dışı ve yurt içi menşeli çıkar odakları, siyasi istikrar muhalifi, Cumhur İttifakı muarızı (karşı çıkan) ve partisini töhmet altında bırakmak için faaliyet gösterenler olduğu meydandaydı.
GAZETECİYE TEHDİT İLK DEĞİL
Bahçeli’nin görüşü bir yana, apaçık meydanda olan şey eski Ülkü Ocakları Başkanı Sinan Ateş’in Ankara’da sokak ortasında öldürülmesiydi. Sanıklar tarafından alacak verecek meselesi gibi sunulmuş olsa da kanıtlar cinayetin planlı ve organize bir şekilde işlendiğini gösteriyordu. Kamuoyunun ilgisi iki sebeple yüksekti. Birincisi Ateş’in ailesinin, faillerin ismini vererek yaptığı açıklamalar, asıl azmettiricilerin MHP yönetimine kadar uzandığına dair iddiaları oldukça çarpıcıydı ve davayı takip eden gazetecilerin yakaladığı her detay, her belge de dikkatleri MHP’nin üzerine çekiyordu. Ve hem Sinan Ateş’in eşi Ayşe Ateş, ablası Selma Ateş ve annesi Saniye Ateş hem de davayı enine boyuna masaya yatırarak kamuoyuna karşı mesleki sorumluluklarını yerine getiren gazeteciler Şule Aydın, Barış Pehlivan, Murat Ağırel ve Timur Soykan MHP lideri Bahçeli’nin tehdit ve hakaretlerinin hedefi oldu. Daha önce de MHP’nin yayın organı olarak bilinen Türkgün’ün manşetinde yine aynı gazeteciler, Sinan Ateş cinayeti üzerinden MHP ve Ülkü Ocakları’nı karalamaya çalışmakla suçlanıp hedef gösterilmişti.
“AZMETTİRİCİLER EN TEPEDE”
Cinayetin siyasi bağlantılarına işaret eden Ateş ailesinin soruşturmanın genişletilmesine yönelik talepleri kabul edilmedi. “Azmettiriciler en tepede, ortaya çıksın. İzzet Ulvi Yönter, Semih Yalçın, Olcay Kılavuz, Ahmet Yiğit Yıldırım’ın davaya girmesini istiyoruz” diyen abla Selma Ateş, kararın açıklanmasına bir saat kala adliye bahçesinde, Gölbaşı Ülkü Ocakları mensubu olduğu söylenen Mertcan Kılıç adlı kişinin saldırısına uğradı. Aile hazırlanan iddianameyi eksik bulmuş ve yeniden yazılması gerektiğini dile getirmişti. Ancak bütün eksikliğiyle kabul edilmişti. Bahçeli, iddianamenin içinin boş olduğuna dair yapılan eleştirilere karşı “davamızı yargılamak için kuyruğa girdiler” diyerek yargılamanın derhal başlaması gerektiğini savunmuştu. Öyle de oldu. Cinayetten bir buçuk yıl sonra hazırlanan iddianamede, Ayşe Ateş’in ifadesinde işaret ettiği pek çok MHP’liden ve Ülkü Ocakları üyesinden bahsedilmemişti. Cinayetin neden işlendiği ve azmettiricinin kimler olduğuna ilişkin bilgiler de yoktu. Hızlıca karara bağlanan davada Sinan Ateş’in neden öldürüldüğü hala belirsiz.
DOĞAN ÖZ’ÜN KATİLİ MHP LİSTESİNDE
Abla Selma Ateş, “Bu katiller ceza almazsa Sinan Ateş gibi hakimler de avukatlar da doktorlar da öldürülebilir. Katiller sadece burada oturanlar değil, azmettiriciler en tepede, ortaya çıksın” dedi. Elbette doğrudur söyledikleri. Türkiye’de cezasız bırakılan her siyasi cinayet bir sonrakinin sebebi olmuştur. 1978 yılında öldürülen savcı Doğan Öz onlardan biri. Savcı Öz, devlet içindeki kontrgerilla örgütlenmesi ve faaliyetleri üzerine araştırma yapmaya başlamış ve bu konuda önemli bilgilere ulaşmıştı. Dava açmaya hazırlanan Öz, dönemin Başbakanı Bülent Ecevit’e sunduğu sonuç raporunda kontrgerillanın Genelkurmay’a bağlı Özel Harp Dairesi çatısı altında faaliyet yürüttüğünü ve amacın demokratik yaşamı ortadan kaldırarak darbe koşullarını yaratmak olduğunu, işin siyaset ayağının da MHP kadroları tarafından yönetildiğini belirtmişti. Ecevit, düzenlediği basın toplantısında Özel Harp Dairesi ve MHP’li üyelerinden bahsettiyse de kısa bir süre sonra geri adım atarak devlet içinde örgütlenmiş kontrgerillanın aktif varlığını reddetti. MHP’nin 14 Mayıs 2023’te yapılan seçimdeki vekil adaylarından biri savcı Doğan Öz’ü öldürdüğünü itiraf eden İbrahim Çiftçi’ydi. Dört kez idam cezası alan Çiftçi, kararın Yargıtay’da bozulmasıyla beraat ettirilmişti. Meclise giremeyen Çiftçi bugün MHP MYK üyesi.
“KONTRGERİLLANIN İŞİ CİNAYETLE BİTMEZ”
“Savcı Doğan Öz’ü Vurdular” (Tekin Yayınevi, Ekim 2020) kitabını yazan Berivan Tapan, 2021’de (Express 174. sayısı) Fatih Polat’a verdiği röportajda bakın ne diyor: “Doğan Öz’ün derin devlet dediğimiz bu yapıya karşı dava açma hazırlığı katledilmesiyle son buluyor. Ama cinayetle bitmiyor bu süreç. Kontrgerillanın işi zaten cinayetle bitmez, cinayetten sonrasını da takip eder. Dava sürecine müdahale eder, sanıkları korumaya çalışır. Ailelere yönelik tehdidini sürdürür. (…) Dava dosyasındaki delillerden yola çıkan avukatlar, İbrahim Çiftçi’nin ‘keskin nişancı’ olduğunu söylüyor. Bu da bize başka bir şey anlatıyor. Çiftçi bir süre silah eğitimi almış ve ayrıca bu eylemi soğukkanlı bir şekilde yapacak kadar deneyim kazanmış biri. Zaten başka suçlardan da hakkında arama kararları var. Hatta Bahçelievler katliamındaki sorgusunda, Abdullah Çatlı’nın da adını veriyor. Bu da önemli. Mahkemedeki soğukkanlı duruşu, cinayeti kolayca itiraf etmesi ve Çatlı’nın adını hiç çekinmeden vermesi kendisini ipten kurtaracak, yargıyı da aşan bir güce inandığını gösteriyor.”
BARIŞ İÇİN HUKUK GEREK
Sinan Ateş’in katili Eray Özyağcı da benzer bir rahatlıkla, duruşmayı takip eden gazeteciler Timur Soykan, Murat Ağırel ve Barış Pehlivan’a doğru tetik işareti yaparak tehdit etti. MHP lideri kürsüden önce gazetecilere “ayağınızı denk alın” dedi sonra yeni yasama yılı açılışında “dünyada barışı isterken kendi ülkemizde barışı sağlamamız lazım” dedi. Bahçeli, barış için hukuka ihtiyaç olduğunu, gazetecinin de sadece halka ve gerçeğe karşı sorumlu olduğunu elbette bilecek deneyime sahiptir.