21 yaşındaki Aleyna Çakır, 3 Haziran 2020’de Ankara’daki evinde boynunda iple ölü bulundu. İlk başta intihar ettiği belirtilen Çakır’ın daha önce erkek arkadaşı Ümitcan Uygun tarafından şiddete uğradığı ve bu nedenle Çakır’ın talebiyle hakkında uzaklaştırma kararı verilmiş olduğu ortaya çıktı. Ankara Adli Tıp Kurumu tarafından hazırlanan otopsi raporunda, intihar ettiği iddia edilen Aleyna Çakır’ın tırnaklarında erkek DNA’sı ve vajinal sürüntü örneğinde sperm kalıntıları tespit edildiği açıklandı. Çakır’ın ölümüyle ilgili gözaltına alınıp serbest bırakılan ve daha sonra, 10 Ocak 2021’de, uyuşturucu soruşturması kapsamında tutuklanan Ümitcan Uygun’dan DNA örneği alındı. 4 Şubat 2021’de, doku ve sperm örneğinin Uygun’a ait olduğu belirlendi. Uyuşturucu kullandığı gerekçesiyle o sırada tutuklu bulunan Uygun hakkında, ‘cinsel saldırı’, ‘kasten öldürme’ gibi suçlardan iddianame düzenlenmesi beklenirken Uygun, yaklaşık 6 ay sonra, 16 Temmuz 2021’de tahliye edildi.
İKİ ÖLÜM TEK SANIK: ÜMİTCAN UYGUN
Tarih 3 Ağustos 2021. 25 yaşındaki Esra Hankulu, Ankara’daki evinde ölü bulundu. Tanık ifadelerine göre, ölümü şüpheli görülen Hankulu’nun en son görüştüğü kişi, Aleyna Çakır’ın ölümünün baş şüphelisi Ümitcan Uygun’du. Gözaltına alındı, ‘kasten öldürme’ suçlamasıyla tutuklandı. İstanbul Adli Tıp Kurumu raporuna göre Esra Hankulu’nun tırnaklarındaki DNA, Uygun’un DNA’sı ile uyumluydu. Hankulu’nun, künt kafa travmasına bağlı iç kanamadan yaşamını yitirdiği, kafasını bir yere çarpmış veya kafaya bir cisimle vurulmuş olabileceği tespit edildi. Uygun’un avukatı, olay günü müvekkilinin evden ayrıldığı sırada Esra Hankulu’nun hayatta olduğunu dolayısıyla müvekkilinin cinayetle suçlanmasının haksızlık olacağını savundu. Ümitcan Uygun, ‘neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama’ suçundan, 13 Nisan 2022’de, 10 yıl hapis cezasına çarptırıldı. 27 Kasım 2023’te, Yargıtay Başsavcılığı Uygun’a verilen 10 yıllık hapis cezasının bozulup, ‘sanığın kasten sebebiyet verdiği bu duruma rağmen maktule herhangi bir tıbbi yardım çağırmadığı gibi, tıbbi yardım alabileceği bir sağlık kuruluşuna da ulaşmasını sağlamadığı’ gerekçesiyle ağırlaştırılmış müebbetle cezalandırılmasını istedi.
‘YURT ANNESİ’NE FUHUŞ SUÇLAMASI
Ve dün, Habertürk’ten Mustafa Şekeroğlu’nun haberine göre, Aleyna Çakır’ın şüpheli ölümüyle ilgili iddianame yaklaşık 4 buçuk yıl sonra hazırlandı. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Ümitcan Uygun’un, ‘intihara teşvik etmek ve intihar kararını kuvvetlendirme’ suçu ile ‘eziyet etme’ suçundan 15 yıla kadar hapsini istedi. Aleyna Çakır’ın ailesinin avukatı Umur Yıldırım, iddianamenin eksik ve sorulara cevap vermekten uzak olduğunu, bir insanın kendisini 1 buçuk metrelik bornoz kuşağıyla 2 metreyi bulmayan bir kapının arkasına asarak öldürmeye çalışmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu söyledi. Art arda iki kadın cinayetinin baş şüphelisi olarak yargılanıp ceza alan Ümitcan Uygun’un annesi Gülay Uygun, Aleyna Çakır’ın ölümünün ardından fuhuş çetesi iddialarıyla gündeme gelmiş ve 17 Eylül 2020’de, Ankara’da ormanlık bir alanda başından silahla vurulmuş halde ölü bulunmuştu. Gülay Uygun, ‘yurt anneliği’ yapığı kurumda, oğlu Ümitcan ile birlikte, genç kızları fuhuşa zorlayan bir çeteye dahil olmakla suçlanıyordu. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Gülay Uygun’un kendi el yazısıyla intihar notu yazdığının, yanında bulunan tabancadan atış yapıldığının (parmak izi yoktu), iki elinde de atış artığı bulunduğunun tespit edildiği gerekçesiyle soruşturmada takipsizlik kararı verdi. Aleyna Çakır’ın ölümünün tartışıldığı ATV’deki Müge Anlı’nın programına katılan bazı tanıklar, Gülay Uygun’un çalıştığı yetiştirme yurdundaki kızları fuhuşa yönlendirdiğini iddia etmişti. Müge Anlı, iddialar üzerine Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından soruşturma başlatıldığını söylemiş ancak sonrasında soruşturmanın seyrine yönelik resmi bir bilgiye ulaşılamamıştı.
DEVLET KORUMASINDAKİ KAYIP ÇOCUKLAR
Avukat ve akademisyen Dr. Dilek Ekmekçi, doğduktan sonra devlet yurduna bırakılmış ve kısa süre sonra evlatlık verilmiş. Biyolojik ailesini ararken kendisiyle beraber yurda bırakılan bir ablası olduğunu öğrenmiş. 2021 yılında Yeni Yaşam Gazetesi’nden Gülcan Dereli’ye konuşan Ekmekçi, ailesini bulmak için çıktığı bu yolun büyük bir skandala, devlet yurtlarındaki fuhuş gerçeğine çıktığını anlatmıştı. Ablası, Dilek Ekmekçi’ye savcı ve hakimlere eskortluk yaptığını söyledi, bazı isimler verdi. Ekmekçi araştırmaları sonucunda yurt kızlarının sadece Ankara’daki değil, başka şehirlerdeki yurtlarda da aynı istismarı yaşadığını öğrendi. İddiasına göre devlet yurdunda kalan kızları bürokratlara, hakimlere, savcılara ve siyasetçilere eskort olarak gönderilip şantaj yapan bir çete var ve bu yapıda yer alan kişiler de yine hakim, savcı; emniyet ve belediye içinde koltuk sahibi kimseler. Ekmekçi, Dereli’ye verdiği röportajda fuhuş çetesinin yıllardır yurtlarda nasıl aktif ve yaygın çalıştığına örnek olarak 2006 yılında, dönemin AKP Balıkesir Milletvekili Turhan Çömez’in, İstanbul’daki bir kız yurduyla ilgili rapor ettiği olayı hatırlatıyor. Bahçelievler Kız Yetiştirme Yurdu’nda kız çocuklarına zorla fuhuş yaptırıldığı iddiası üzerine bir gece ansızın baskın yaptığını söyleyen Çömez, imza listesini incelediğinde gecenin o vaktinde 12-13 yaşlarında 33 çocuğun yurtta olmadığını tespit etmiş ve dönemin Aile Bakanı Nimet Çubukçu’yu ağır ihmalle suçlamıştı. Çömez’in iddiaları arasında, o günkü sayıya göre, devlet korumasında olması gereken bin 400 çocuğun kayıp olduğu vardı. Turhan Çömez, örneğin Ankara’da 80’i kız 206 çocuğun bulunamadığını ve Emniyet’ten kendisine “kız çocuklarının yerini bilmiyoruz, erkek çocukları ise suç şebekelerinin elinde olabilir” dendiğini aktarmıştı. Dilek Ekmekçi, bu fuhuş meselesinin Türkiye’deki pek çok yurtta olduğunu, yurt kızlarının bürokratlara, hakimlere, savcılara, siyasetçilere, şantaj amaçlı seks kaseti vs. için eskort olarak gönderildiğini, kendisinin koca bir arı kovanının sadece bir peteğine ulaşabildiğini ve sorunun Ümitcan Uygur gibi kriminal tiplerden çok daha derine uzandığını söylüyor. Ve o günden beri hakkında açılan davalarla uğraşıyor.
DELİ DAMGASI-KUMPAS DAVASI
Avukat Dilek Ekmekçi, sosyal medya paylaşımları nedeniyle ‘kamu görevlisine hakaret’ ve ‘iftira’ suçlarından gözaltına alınıp 1 Eylül’de tutuklandı. Hakkında ‘silahlı terör örgütüne üye olmaktan’ dava açıldı. Ekmekçi, daha önce MHP ve Ülkü Ocakları’ndan bazı isimler hakkında, Sinan Ateş cinayetinde rolleri olduğu ve kendisini tehdit ettikleri iddiasıyla suç duyurusunda bulunmuştu. Bu suç duyurusu üzerine Ekmekçi hakkında şikayette bulunanlar arasında Süleyman Soylu, Aile Bakanlığı, Mansur Yavaş, Yüksel Aslan, İzzet Ulvi Yönter, Semih Yalçın, Olcay Kılavuz, Recep Tayip Erdoğan, Cihat Yaycı, Ümitcan Uygun, Melih Gökçek, Devlet Bahçeli ve Ankara Emniyeti var. Bianet’ten Evrim Kepenek’in sorularını yanıtlayan Dilek Ekmekçi, devlet yurtlarında yetişen kadınları seks işçiliğine sürükleyen Ankara merkezli çeteyi ifşa ettiğinden beri çeşitli kumpas davalarıyla susturulmaya çalışıldığını söyledi. 22 Ekim’de hakim karşısına çıkan Ekmekçi hakkında tahliye kararı verildi ancak savcının itirazı üzerine 23 Ekim’de yeniden tutuklandı. İlk tutuklu bulunduğu süre zarfında iki kez Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’ne götürülen Ekmekçi, bir kez daha akıl muayenesine gönderilmek isteniyor. FETÖ terör örgütüne üye olmakla suçlanan Dilek Ekmekçi hakkında 15 yıla kadar hapis cezası talep ediliyor. ‘Deli’ damgası vurularak devletin içindeki çeteler tarafından yıldırılmak ve hatta itibarsızlaştırılmak istendiğini söyleyen Avukat Dilek Ekmekçi’ye göre ise bu sadece buzdağının görünen kısmı.
Kaynaklar
Gülcan Dereli – Yeni Yaşam Gazetesi
http://gulcandereli.com/kontrgerillanin-fuhus-yurtlari/
http://gulcandereli.com/fuhusun-milli-damarlari/
Evrim Kepenek – Bianet
Elif Ekin Saltık – Ekmek ve Gül
https://ekmekvegul.net/gundem/yetistirme-yurtlarinda-fuhus-sebekesi-neden-arastirilamiyor