Amerikan seçimlerine artık zaman daralma sürecine geldi. Beş Kasımda seçimler var. yeni başkan ise ocak başında koltuğa oturacak. Boşuna değil, dünyanın hala en güçlü devletinin başkasnı seçilecek. Dünya Emperyalist sisteminin lideri göreve başlayacak. Tam bir sermaye eksenli ve tek tip politikanın versyonlarının propagandasının yapldığı günleri yaşamaya devam ediyoruz. Hafta ortasında da sadece iki adayın televizyon tartışmasını da izledik. Şpv ve ivmeli reklanlar etrafa saçıldı. Farklılık için, mimikler ve ses tonlarıyla başarılı kişi arandı. Kadın erkek veya kulanılan dil üzerinden algı probagandası reklamlaşltştırılarak sunuldu. Kimse kazanma halinde sistemin değişip değişmeyeceğini aklına dahingetirmedi. Ama olay Amerika: sistemin süper gücü. Hernekadar hegemonya gerilemesi olsa da hala ABD sistemin temel lokomotifi. Adamızda dahi gemileri dolaşıyor, topraklarımızdan uçakları kalkıp bölgeğe ölüm saçmaktadır. Kimse se tınmıhor.
****
Yeni birnAVD seçim dönemi yaşıyoruz. Öyle ki birçok sorun adeta seçim sonrası çözülecekmiş gibi algısı dolaşıyor. Oysa adaylar daha şimdiden ççözüm beklenen konularda özde farklılık olmadığını bizat adaylar tartışmada dahi sunuyorlar. Birbirlerine saldırma veya gülerek psikolojik üstünlük sağlama peşindeydiler. Örneğin her iki adayda Filistin konusuna hala İsrail gözüyle yaklaşıyor. Daha da önemli örnek, dünkü yazımda da yazdığım ABD vatandaşı Ayşenurun İsrail tarafından katlindeki tutumlarıdır. İsraili suçlama bir yana eleştirme dahi sunmaktan kaçındılar. Ama ısrasrla sanki aralarında uçurumlu fark varmış gibi de probaganda algıları bolca savruluyor.
Aslında olan şu: ikibinsekizden bei emperyalist krizin Amerikayı da vurasından sonra işler biraz karıştı. Kriz çözülemedi. Dalga dalga devam ediyor. Amerikan hegemonyası eskisine göre geriledi. Hegemonya krizi ve siyasal yönetememe ikilemleri yeni taktiklere de baş vuruluyor. Trump ile Heris arasındaki bazı farklı görüntüler krizlerdeki çaresizliğin arayış nüyanslarıdır. Bu farklı güzel yakalamak gerekir. Bazı sermaye kesimlerinin taleplerindeki farklılık iki adayın da tutularında görülüyor. Bunu doğru yakalamakngerekir.
Sorunlardaki aşmaz ise algı oyunkarıyla resmen seçim sonrasına ertler gibi yapna güzelemesini de üreti. Oysa acil durunlarda dahi sesizliği ve desteği de noraleştirmendüşüncesinin uygulanmasıdır. İsrailin Filistin topran katliyamı ve Ukraynansavaşı bunlardan birkaçıdır. Aradaki boşluğu ve zaman fırsatını da kulanma peşinde olanlar var. Erdoğan bunlardan biridir.
Eski seçimlere göre iki çelişkili durum var. Birincisi eskisinen göre farklılıklar daha az. Öteki ise farklılık yaratma ve krizi örtmek için de farklılıkları abartarak nüansların farklılık diye sunulması oluyor. Amerikan ve uluslararsı ikilemler oluşturma peşinde. Aslında var olanın devamı veya daha da faşistleşme ikilemi sermaye siyasetlerinin ayrışmasıdır. Liderler de tam da uygun. Biri resmen faşist otoriterliği savunurken, ötekisi de kadınlığı ve etnik kökeni kulanarak demokratlıkla var olana devam diyor. Her iki görüşün de değişik sermayenin talepleri de olduğunkesin. En pişkini, direk Filistin katliyamlı destekçiler olmalarına karşın, biri islam düşmanlığı ötekisi demokratlık tutumuyla destek vermedikleri kesimden oy istemeleridir. Ne yazık Amerikada solunnen zayıf olduğu siyasal süreçten geçiliyor. Sokaklarda ve özelliklenünüversitelerde Filistin lehine esen rüzgar dahi var olan resmi siyasetlere hiç etki yapamadı. Daha kköyüsü, bu kesimelrin bir ksımı şu anda olanları destekleyen birn tarafa oy vermeleri probagandası da tutuyor. Ötekini şeytanlaştırarak oy avcılığın reklamla gayet güzel yapılıyor.
Unutulan önemli olaya da deyinelim: Amerikada devlet salt başkan değildir. Kuvetler ayrımı ve özellikle militarist ile istiharat alanın oldukça etkindir. Hat da yerine göre bakana rağmen bazı ülkelere müdahale dâhin edildiği görüldü. Başka bir olay da şu:sonnseçimlerde görüldü ki parlementonişkali dahingirişimhalindegerçekleşti. Sonuçta beklenmeyen yargıaciziyeti çıktı. Bunlarn hep dünya politikasına damga vuran Amerikanın ta kendisidir.
Kasımda seçim var. günler akıp gidiyor. Kişisel saldıerı veya makyaj davranışlar hahvada uçuşuor. Amamdeğişmeyen gerçek Amerikanın ta kendisidir. Fırsatçılar da iş başında. Sorunları hafifletme adına da “seçimden sonra” ifadesiyle epey zamana oynanıyor. Obamada siyah, Trumpta faşist, şimdide Heris ile kadın imgeleriyle normalleşme oluşturuluyor. Yani, Amerikada faşist adayınnnkazanması, yalanın devamı sağlanması artık gayet normal hale geldi. Yeter ki foncularla da politik ülkelerde zemin bulunsun.
Son bir not da Türkiyeye: herkes Suriyeyi konuşurn gibi oluyor. Hat da zaman zaman Erdoğan Esat deniliyor. Halbuki Türkiyenin kendi planları olması kesin. Suriyeden toprak alıp yerleşmek istemesi de bilinen gerçektir. İdlip ve Afrinde olanlar malum. Ama başka genel gerçek de var: Türkiye Suriyeye Amerikan müsaadesi ile çıkarına göre girdi. SUriyenin toprak bütünlüğünü istemiyor. Ozaman hala birileri Erdoğan Essat derken, Amerikan gerçeğini yok sayarsa, hep yanılma ahmaklığına dek düşmeye devamedeektir.