Filistin’in dostları, İsrail saldırılarının lojistik desteğini kesmek için hem kitlesel eylemler düzenliyor hem de teknolojiyi çok iyi kullanıyor. Ticaret sicil kayıtları, borsa işlemleri, uçuş veri tabanları, denizcilik takip sistemleri dikkatle inceleniyor.
Sınırları ve okyanusları aşan kampanyalar düzenleniyor. Bunlardan biri de Progressive International (İlerici Enternasyonal) ve Boykot, Tecrit ve Yaptırımlar Hareketi’nin (BDS) düzenlediği “Soykırıma Liman Yok” kampanyası.
Toplumsal hareketler, siyasi partiler, sendikalar ve özellikle gençlik örgütleri savaşın kaynaklarını kurutmak, uluslararası hukuku savunmak ve ateşkesi sağlamak için limanları soykırıma kapatıyor.
ABD’nin İsrail ordusuna yakıt, mühimmat ve askeri kadro taşıdığı gemiler takip ediliyor, ifşa ediliyor, engelleniyor veya en azından protesto ediliyor. Filistinli göçmenlere ABD’li öğrenciler, Avrupalı işçiler ve Afrikalı balıkçılar eşlik ediyor…
Fosil yakıt ticaretini gözlemleyen uluslararası bir merkez olan Oil Change International raporuna göre Ekim 2023-Mart 2024 arasında ABD’den İsrail’e 300 bin varil jet yakıtı gitti. Bu 12 bin F-16 saldırısına yetecek bir miktardı. Nisan 2024’te Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Konseyi, İsrail’in askeri yakıt ticareti sırasında uluslararası hukuku ihlal ettiğini açıkladı.
Buna rağmen Akdeniz’de devletlere ait veya özel şirketlerin işlettiği limanlardan, NATO askeri üslerinden İsrail’e yakıt taşındı. Soykırıma sevkiyat yavaşlasa da devam etti.
“Soykırıma Liman Yok” kampanyası askeri yakıtı taşıyan gemilere rahat vermiyor. ABD bayraklı iki tanker hedefte; Overseas Santorini ve Overseas Sun Coast. Bu gemiler Valero Energy’nin yakıtlarını ABD ordusunun özel ödenekleriyle İsrail’e teslim etmeye çalışıyor.
Santorini, 15 Temmuz’da protestoların gölgesinde Teksas’tan demir aldı ve 2 hafta sonra Cebelitarık’tan geçti. Ama Akdeniz’de hoş karşılanmadı, mola bile veremedi.
Gemi, İspanya’nın Algeciras limanına yanaşmayı planlıyordu. Liman işçileri greve çıkarak gemiye hizmet vermeyeceklerini ilan ettiler. Bölge halkı da sendikaya destek verdi.
Dümen Cebelitarık’a kırıldı. Bunun üzerine İngiliz ve İrlanda sendikaları, İngiltere ve Cebelitarık hükümetlerine uluslararası hukuku hatırlatan eylemler düzendi. Cebelitarık’ta ve Fas’ta halk geminin gelişini protesto etti.
Sıradaki durak Malta olmasına rağmen gemi tepkiler nedeniyle buraya da yanaşamadı. Kıbrıs’ta Emekçi Halkın İlerici Partisi (AKEL) öncülüğündeki eylemler Girit’e sıçradı. Ölüm gemisi bu adalarda da duramadı.
Gemi, Akdeniz’den adeta bir hırsız gibi geçerek ölümcül emanetini 8 Ağustos’ta Aşkelon limanına teslim etti. Bu çok pahalı ve zorlu bir yolculuk oldu.
Overseas Sun Coast, İspanya’daki NATO deniz üssü Rota’dan protestolar nedeniyle ayrılıp Fransa’da Marsilya yakınlarındaki Lavera limanına yanaştı. Fransız liman işçileri greve çıktı. Ülke genelindeki protestolarda eylemciler Fransız hükümetini gemiyi durdurmaya çağırdı.
Her iki gemi de protestolar ve olası müdahaleler nedeniyle seyahat detaylarını ve konumlarını gizledi, zaman zaman takip sistemlerini (AIS) kapattı. Bu durum uluslararası hukukun ihlali olduğu gibi deniz trafiğini de tehlikeye attı. Bu nedenle Akdenizli balıkçılar da sendikalara ve Filistin dayanışma platformlarına destek verdi.
BM İnsan Hakları Konseyi kararları çerçevesinde Akdeniz ve Meksika Körfezi’ne kıyısı olan devletlerin yasadışı askeri yakıtların karasularından geçişini durdurması gerekiyordu. Aksi uluslararası hukuk karşısında İsrail’in suçuna ortak olmak demekti.
Liman işçileri bu suça ortak olmadı!