Geçen makalemi, Almanyada iki leyalet seçimlerinin sonucu üzerine, birkaç söz yazdım. Makale yayınlanıp okuyunca,, olayda önemli eksiklikler gördüm. Nedeni, olayı Kıbrıstan izlediğim için, genelde pek konuşulmayan bazı dokunucu etkenlere aklım yapmasıydı.Almanya yerel seçimleri elbet önemlidir. Almanya ve genel açısından önemli olgulara dokundum. Fakat, arada kaynayan ve bizi de ilgilendiren durumlar da ortada dolaşıyor. Pek dokunan da yok. Aslında seçimin sonuçlarıyla oluşan tartışma zemini sonrası yeniden dalgalar durulma dönemine geçti.
Bence, gerek Almanya gerek se Fransa seçimleri siyasal tutum bakımından önemli dersleri de yazdı. Uyarı olarak dikatle yorumlamak gerekir. Yükselen faşizim gerçeği tartışılmazdır. Bunu yaratan koşulalr da hem coğrafi hemde geneldir. Dünkü Almanya yazımda da özetledim. Fakat, tuhaf siyasal tutumun da eleştirilmesi gerekir. Son Fransada Makronun yaptıkları ve benzer siayasetin Türingende düşünüldüğü de görülüyor.
Konu basit şekliyle şu: genelde yükselen tutum, sırf yükselen faşist partileri engeleme adına, ilkesiz şekliyle sağı destekleme tutumları oluşumudur. Bunu Fransada yaşadık. Fakat gördük ki Sol halk cepesi birinci parti çıkmasına rağmen, Makron kendini iktidar yapan sola başbakanlığı vermemekte direniyor.
Ayni çizgi Almanyada da gelişti. Öyle gelişti ki Sol parti karşı olduğu Nato ve savaş gibi konularda taviz verip sağla birleşti. Sosyyaldemokratlar ve Yeşileri saymak artık kafa yormaktan başka bir anlamı kalmadı. Bu defa yükselen Alternatif parti karşıtı ortak davranma adına sağın terkisine doğru kayılıyor. Karışık bir karşı duruşla sağlaşma yolunda gidiliyor.
Önceki makalemde de anlatığım gibi, Berlindeki anti faşist mitingi de ööyle oldu. Faşizmin yoluna giren SOsaldemokrat faşizme karşı direnme çağrısı apıyor. Ama ısrarla düne dek sol kesimle itifak yapmayacağıı açıkladığı dönemi herkes unutu. Sol partinin tavizlerle kendi çizgisine gelince dahi sorunlar devam ediyor.
Gelişen bu davranışlar hem faşizmi seçenek yapıyor hem de solun seçeneksizliğe doğru gitmesini de oluşturuyor. Elbet ortak davranşşa karşı değilim. Ama, sağlaşarak ve sırf öteki sağ kazansın anlahyışla olursa, Makron gerçeği veya Sosyaldemokrat sağ kayışının da örnekelri aklımızda kalması gerekir. Şimdi, Almanyada savaşa karşı çıkmayan ve israilin soykırımını savunan ortaklık ne yazık faşizme de önemli yol açtığı kesin.
****
Önemli bir konu da Türkiye gerçeği ile konuya bakıştır. Almanyada hem Almanya hem de hem de Türkiye eksenli yurtaşlar var. bunlar hem Almanya hem de Türkiyede oy kulanıyorlar. Pradoks şunda: Almanya seçimlerinde sırf göçmenlere karşı politika nedeniyle sol partilere oy veriyorlar. Ancak, iş Türkiyeye gelince de AKP veya daha geneli Cumhur itifakına ezici destek oyu çıkıyor. Önemli çelişki. Buda tytarsızlık derecesinde deyerlendirilmesi gerekir. Bir anlamda Türkiye rejimi için ilaç gelen tutum, başka açıdan Almanya davranışıyla da ters düşülmektedir.
Bu konu fazla değerlendirilmiyor. Hat da görmezden geliniyor. ALmanyada demokrasi ve sol derken, Türkiyede de anti demokratik gerici kesime destek verilmesi önemli çelişkidir. Buda konuya yerine göre bakış fırsatçılığı halinde gelişiyor. Oysa K. Kıbrısta dahi onca kontrola ve riske karşın, burada muhalefete oy çıkıyor. Hem de tam aksi: K. Kıbrısta son anayasa referandumundan seçimlere oylar muhalefete verilirken, K. Kıbrıstaki seçimde de açıkça AKP işbirlikçi kesime destek veriliyor. Bu farklar, uygulanan politikaların so nucudur.
Almanyaya göçler iş bulma ve başka nedenlerle olurken, K. Kıbrısta yetmişdört sonrası uygulanacak politika için buraya insanlar yerleştiriliyor. Daha kontrolü Türkiye gerçeğine karşın, Türkiye seçimlerinde ters düşmeler olması ise başka bir deyerlendirme. Almanyada ise gelişen koşullarda Almanyada Almanyaya göre, Türkiyede ise çıkar fırsatı ve kafadaki siyasal merkez bakış sonucu oy veriliyor. Buda bazen Almanyadaki TC kökenliler için tartışmalar da yapılmasına neden oluyor.
Krizlerin sonucudur. Krizlerde konuya hakim olama ve fırsatçıl kültürleşme sonucu böylesi çelişkiler de siyasal alanda oluyor. Bunlar da pek tartışılmadı. Almanyada faşist partiye oy vermeğin derken, ayni görüşteki Türkiye partilerine destek vermek, düşünsel paydaşlaşma olmadığının da kanıtıdır. Bu tür kitlesel oluşumlar ise kulanıma hazır provakasyon potansiyeli içerir.
Kısaca, Almanya son yerel seçimleri epey konuyu konuşturtmaya adaydır. En gelişmiş ülkeler sıralamasında olan ve birçok kesimde imrenilen yer oluşu da gelişmelerin anlaşılmamasında önemli takoz rolü koymaktadır. AB merkezlerinden oluşu ve ona örneklem bakılması gelişen faşizmi veya Sosyaldemokrat ve Yeşilerin geldiği duruma pek bakılmaz. Almanyada olduğu gibi derken, denilenin çoktan aşındığı bilgisi hiç yoktur. Ama karışık yapılar ve göçmenden yerleştirilen kesimler tutumları da giderek geleekte epey konuşulmak zorunda kalınacak. Zaten Rusyaya karşı tavırlarla Almanyanın bağımsız olma gücünün de sınırını çoktan göstermesi gerekirdi. Koşulalr elbet statik kalmaz. Birşeyleri tetikler. Batı Avrupa da kriz ve militarisleşme de faşizmi tırmandırıyor. Almanya son yerel seçimleri bunun kanıtıdır.