yaklaşımlarÖzkan YıkıcıDostum Sisi! - Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

Dostum Sisi! – Özkan Yıkıcı

Yeniçağ podcastını dinleyin

Türkiye medyası önemli şovu yansıtıyordu. Sisi Türkiyeyi ziyaret ediyordu. Onyedi anlaşma imzalandı. Resmi medya, adeta şovdan şova koşuyordu. Sanki çok eski doslukların devamı gibi sunum yapıyordu. Türkiye Mısır veya Erdoğan Sisi ilişkilerini adeta pompalayarak halka sunma yarışı vardı.

Daha gerçekçi medya ise kıyasla olayı veriyordu. Kısa zaman öncesi en azından yapılan açıklamaları birlikte aktarıyor. Nedenli uçurum olduğunu anlatmaya yeten birikimi veriyordu. Ama değişmeyen gerçek, Sisi dostum diye Türkiyede oldukça şaşalı gösterişli karşılanma ve anlaşmalarla politik arenaya adeta gündem bonbası gibi verilerek sunuldu.

Kıbrıs medyası bu konuda yine tutuma gör ya haber verme veya vermeme cenderesinde sıkışıp kaldı. Oysa Kıbrısın bu konuda hatırlaması gereken Türkiye Mısır ilişkileri oldukça fazladır. Hem de direk Kıbrısla alakalı olmasının da önemiyle. Nasır Makariyos ilişkileri, bluksuzlardaki duruşlar önemliydi. En önemlisi ise Erdoğan Mubarek dönemiydi. İkibin başlarında Türkiye Mısır münhasır deniz alanı görüşmeleri yapıyordu. Nerede ise sonlandı. Önemli prüz ise Kıbrıstı. Çoğu K. Kıbrıslı hat da hemen hemen hiçnbiri bu gelişmeyi bilmez. Bilenler de dokunmak istemez. Nede olsa güncel çıkarlar ve korkunun miskinliği de var.

Neydi konu: Türkiye çekilecek çizginin Türkiye Mısır arasında paylaşımla olmlasını istiyordu. Mubarek ise Kıbrısın da olduğunu belirtiyordu. Türkiye yetkilileri, Kıbrısın dışta brakılması ile epey alanın daha deniz münhasır yeri olacağını belirtiyordu. Bir anlamda Türkiyenin adalar konusundaki deniz anlayışı sonuçta imzalanacak münhasır olayını çıkmaza soktu. Kıbrısın münhasır alanı olduğunu Türkiye değil de Mısırın savunması ise önemli gerçektir. Ama bu gerçeğin de bilinmemesi de politik tabu poletiği halinde devam etmektedir.****

Yeniden Sisi olayına gelelim: çok değil, bundan önceki Yerel seçimlere dönelim. Önemli İstanbul belediye seçimini hatırlayalım. Erdoğan açıkça, hem de gürleyerek, İmamoğlunu resmen Sisi ile özdeşleştiridi. İmamoğlunun kazanması demek, Sisinin kazanmamsı demektir probagandasını açıkça yaptı. Sisi baş düşman olurken, imamoğlunun da kazanması demek Sisi olacak benzetmesi ile kutuplaştırma yapıldı. Ya Binali yada Sisi sloganı bolca kulanıldı.

Şimdimi; uçak alaında kırmızı halıyla karşılanan dostum Sisiye gelindi. Kapitalist sistemi bilmelyen, günümüz emperyalist koşulalrı göz ardı edenler, bu konuyu net olarak değerlendiremez. Devletler politikası ile günümüz hegemonya kavgalarını algılayamayanlar, hep bir yerde eksik brakır. Birgün gazetesinde ilhan Uzgelin makalesi önemlidir. Genel Erdoğan deyerlendirme önemlidir. Fakat, var olan soru işaretlerini de kafamda artırdı. İlhaan hocanın deyerlendirmesi önemlidir de bulunduğu CHP bunların kaçını kabulenir kuşkulu.. bu yüzden ikili ilhanmı sorusu da oluştu. Çünkü Türkiye gelişmelerini uluslararasında gayet mükemmel yorumlayan Uzgel, CHP dış politikasının da masa başındaki yetkilisidir. Ama bence hocanın azdıkları ile CHP politikası pek uyuşmuyor. Buda başka Türkiye gerçeğinin resmi.

Neyse, Türkiye tam da kendine göre gerçeklerden birini daha yaşadı. Emperyalist çağının hegemonya mücadelesi ile devlet kuramının dersi olacak Sisi ziyareti yapıldı. Hep şu bahane denilecek: siyasetin gerektirdikleri.. başka açıdan, politikada tek doğru yoktur kuramı kurgulaştırılacak. Oysa Türkiyedeki rejim değişimi, Ortadoğu politikası ve meperyalist sistemdeki gelişmeleri doğru kavrarsak, böylesi kaypaklıkları da gayet yerinde yorumlama şansımızda olur. Ne yazık güncel, tekçi, açıklama ile sığlıştırılan politika hep çelişkilerle birlikte gayet normalmış noktasında debelenip durur. Dün “alçak ve katil” olan Sisi bugün dostum ve uzun dönemli çıkarlı ilişkiler simgesine hemen dönüşür. Ne yazık bunu da kabullenen önemli kitleler de potansiyel destekçileri halindedir. Oysa olanlar ve destek verilenler malum. Ama ne yazık hep böylesi düşünelerle de rejimler istedikelri gibi oynuyor. Dün Musri için Sİsiye ssövenler, şimdi “dostum” diye sarılınan Sisi haline kolayca geliyor. Üstelik bunu iç politikada da kulanaraak yaşatıyor. Rakip kötülenmede Sisi yapılırken, dostlaşma ile kucaklaşılan Sisiye geliyor. Ama her iki ülke de başta Amerika ve ingilterenin israialden sonra en iyi müttefikleri. İster kavga iser kucaklaşan olsun, farketmez. Sistemin bölge çıarlarına da uygulatılır. Mısır Türkiyenin durumu da bu.

Deyinmeden olmaz: bolca Filistin lakırtıları da oldu. Hat da Adalet divanı davasında müdahil olacakları da belirtildi. Ama neden Güney afrika dava açıp kendilerinin aşmadığı sorusunun yakınından geçme cesaretleri de olmadığını söylemediler. Bolca Filistin lafları karşısında, ticaretden Refah kapısına varan konularda sesiz kaldılar. Katliyamdaki kendi etkielri hiç vurgulanmadı. Dahası, iki ülkenin de Hamasa bakışları dahi uçurumlu. Amaa bolca Filistin lakırtıları metinde serpiştirildi. Buda tariehi başka bir durum.

Kısaca, Alçak Sisi şimdi Dostum Sisi oldu. Yarın kimbilir. Dün desteklenen Müslüman kardeşler ise Türkiyede artık alanları daraldı. Kapitalist gerçekliğin Ortadoğu acı yaşamının politik aynasıdır. Dileyen dilediğini alır. Ama Kıbrıslılar bolca anavatan nutuğu ve TTürkiyesiz olmaz laflarını savururken, şu münhasır alan Türkiye Mısır tartışmasını da beyinlerinin bir yerine not etse iyi olur. Bakalım bu coğrafya bize daha neleri yazdırtacak.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
282AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin