Türkiyede askeri darbe üzerinden tam Kırkdört yıl geçti. Önceki makalenin girişi aynen Türkiye için de gerekir. Bir farkla, Şilide Pinoşet darbesi hep sorgulandı. Direnildi ve sol kendine has bazı derslerle hayata sarılmaya devam ediyor. Oysa Türkiyede ayni durum sözkonusu değildir. Daha da zayıf. Ne darbenin doğrudürüs sorgusu oldu, nede sosyalist hareketler toparlandı. Neoliberaleşme ise türk islam sentezi ile karanlık gericilikle rejim değişimine dek geldi. Bu yüzden 12 Eylül darbesi, hala sorgulanmadı. Sol gereken dersleri de almadı. Aynen K. Kıbrısa da yansıdı. Cılız filizlerle yayılmaya başlayan sosyalist kıpırtılar Türkiye darbesiyle adeta yeniden toprak altına gömüldü.****
Türkiyedeki Oniki Eylül darbesinin yıl dönümüne geldik. Türkiyede pek de fazla gündem olmadı. Çünkü Şili örneğindeki buraya yansıyış, aynen Türkiye gerçeklerinin daha kötü olma sonucuyla da yüzleşiyoruz. Sosyalist hareketlerin hala oldukça cılız ve dağınık olması, darbenin sorgulanmaması veya gereken cumtaya karşı direniş olmama gerekçeleriyle koşullar olayın nerede ise çoğu hafızadan da silinmesine neden oldu.
Bir gerçeği yaşatıp sorgulamak, onu yaşayan ve savunurken de geleceğe doğru evrimleştirmekle mümkündür. Türkiyedeki Askeri darbenin de özellikleri Şilideki nedenlere benziyor. Önemli fark, Şilide sosyalist Alyende seçimi kazanıp başkan olduydu. Türkiyede ise iktidarda sağ merkez yönetim vardı. Yine de ekonomik krizi çözümleyemeyen ve sol dalganın da yükseldiği gerçekler vardı.
Türkiyedeki askeri darbenin Amerikan merkezli olduğu kesin. Nitekim daha önceleri Amerika izni olmayan bir darbe de başarısız olduydu. Yine Şilideki gibi darbenin olacağı bekleniyordu. Nedenlerden biri de zaten 24 Ocak kararlarıyla resmen ilan edildi. Neoliebraleşme sürecine geçiş olacaktı. Normal yönetimle geçilemezdi. Üstelik sol da muhalefet eksende güçlüydü. Bunları normal hükümet yapamaacağına göre, askeri darbe ile yapmak zorunlu haldeydi.
Daha öncesinden politik yol belli oldu. Yetmişsekiz yılında Türkiye AET ile görüşmeler yapıldı. AET taleplerinden biri de Neolieraleşme olayı idi. Dört ülkeye Neoliebraleşme geçişinde AET üyeliği önerildi. Tek ret eden Türkiye idi. Buda belirli devrimci çevrelerde darbenin yolu açılması olarak kabulendi. Nitekim, Türkiye AET ret edilişi ile hemen sonra Maraş katliyamı gerçekleşti. Ordu resmen direnerek, sıkı yönetm ilan edilmedikçe, katliyama müdahale etmedi. Buda darbenin geçişinde ilk önemli tavırdı.
24 Ocak seksen ekonomik kararlar ise artık ekonomik yeniden oluşturma hamlesiydi. Latin Amerika deneyimi de net olarak kanıtladı ki kaçınılmazlık acildi. Türkiye de bu yolan girdi. Fakat başta CHP yanlısı aydınlar “Emre Kongar dahil” askeri darbenin imkansız olduğunu söylüyordu.hocamla bu konuda tartışmalar da derslerde yaptık. Bizim sene d bitmeden darbe beklentimize sert karşılık veriyordu.
Sonuçta darbe geldi. Fakat herkesin daha ilk başlardaki moral bozukluğu, beklenmesine ve direnileceği belirtilmesine karşın beklenen direnişin olmamasıdır. DİSK genel greve gideceğini, Avrupalı bazı kesimler Direniş komitelerin durumunu merak ediyorlardı. Hiçbiri olmadı..
Darbe solu ezerken, işkenceden geçiriyordu. Özalı ekonominin başına koyarak Neoliberalamşmanın adınlarını atmaya başladı. Natoa bağımlılık ilan edildi. Elde kuranla probaganda da başladı. İdolojik olarak türk islam sentezli gelişmeler de eğitimden kültüre yerleştirilmeye başlandı. Sosyalistler ise bir anda işkence ve aranır durumlarla karşı karşıya kaldı. Kendine has darbe kurumlaşması da hızla yapıldı. YÖK kuruldu. Yeni anayasa yapıldı. Seçim barajı Y.10 olarak konuldu. Partiler yasaklanıp yeniden siyasal dar ölçekli partilere geçiş hazırlandı.
Bunlar fazla direnç olmadan oldu. Bu nedenle de cunta fazla uzun ömürlü olmadı. Bu yolculuk Yeşil kuşak gibi Nato stratejilerin de gelişmesine hız verildi.***
Devlet yeniden örgütlendi. Cumhurieyt sonrası en önemli altüst oluşum gerçekleştirildi. Yeni idolojik yapılanış da genişletildi. Giderek faşist ve gerici yapılar devletin her alanına yerleşti. Feytulahcılardan tutun MHP faşist kesimler birokrasi ve güvenlikte önemli yerlere getirildi. Bu süreç işledi. Tabi ki emperyalizme bağımlılıkla gelişti. Özeleştirme hızlandırıldı. Yeni Neoliberal kurumsallaşma her alana yayıldı.
İkibinlerde yeni Amerikan stratejisine de bağlı kalarak islami siyasal devlet içi rejim oynuna girişildi. Sonuç mu: günümüz Türkiyesine geldik. Hala 12 Eylül kurumlar hakim. Anayasasından YÖK dek kurumlar yeni rejime de endekslendi. Darbeyi alkışlayan sermaye kesimi ise daha fazla sömürüyle ödüllendirildiler. Olmayan tek gelişme; darbe sonrası yenilen sosyalistlerin bir türlü toparlanamamasıdır. Bir kesim, direnişin olmamasının neden olarak gösteriyor. Sosyalist hareket eksikliği ise sermaye ve genel sistemin istediği gibi at oynamasına kolay zemin yaratı.
Kısaca, günümüze bakarken, bunun temelinin 12 Eylül ile başlandığını bilmelleri şart. Ekonomik model idolojik aygıların işleyişi ve gericiliğin hakim kılınması hepsi bu dönemle başladı. Direnişler olmadıkça da yol aldılar. Tartışılan çoğu olayın temeli darbe döneminde atıldı. Eğitimde dinselleşme ve gericilik dahildir.
Sol eksikliği ise olayların anlaşılmasında dahi eksiklik yaratmaktadır. Hala sosyalistler darbe sonrası yaşananlardan sıyrılıp yeniden toparlanmadı. Daha kötüsü, darbe sonrası aşılan bazı siyasal gerçekler, yeniden boşlukta devletçi Kemalistlikle sisteme ekleneme gerçekçiliği vardır. Neoliebral yapının kendi kültür ve davranışlarını gelişletirken, değişim yerine de sistemin en iyi olma düşüncesine dek gerilendi.
Kısaca, 12 Eylül darbesi dönemin nedenlerinin Türkiyede yaşananıdır. Sosyalistleri ezme, Neolienraleşme. Türkiye kendi koşulalrıyla bunu yaşadı. Tek eksikliği birçok Latin Amerika ülkeleri sorgulamayı yaparken ve yeni koşulalrda sol arayışına girerken, Türkiyede bu gerçekleşmedi. Burada da Türkiye gerçeği var. yüzbinlerce insanın tutuklanıp işkence görülerek oluşturulan darbe sonrası rejim, şimdi AKP süreciyle rejim değişim karanlık dönemine çoktan girdi. Hep eksiklik sırıtıyor: sosyalist hareketin yokluğu yol almada kolaylaştırma oluşturuyor. Seksen başında olmayan nice olay artık Neoliberal bataklıkta normal hale geldi. Tacizler ve kadın katliyamları, genişleyen eşitsizlikler, mafyaların cirit atması, kara paralar ve nicesi darbe sonrası geliştirilen rejimin çocuklarının günümüzde olgunlaşmasıdır.