Bugün Koperatifciliğin kuruluş yıldönümü. Merkez Koperatif oluşumla önemli süreç de oluştu. Konu kuruluş yıl dönümü olunca da klasik davranışlar hemen yürürlüğe girer. Yemeler, içmeler, bolca atıp tutmalar. Koperatif kuruluş yıl dönümünde epey atır tutmak serbes. Nasıl olsa bilen de pek yok. Yemeler işe gırla gidecek. Nitekim böyle de oldu.
Koperatiften reklam alan bazı yayınlar da günü yazar. Politikacılar fırsatı kulanır. Arpalıklaşan Koperatif gerçeğimiz resmen ayna gibi yansır. Yemeler içmeler ve gırla gırla atışlar. Nasıl olsa geçmişte olanlar unutulur. Önemli kesim de bu dönemi hiç yaşamadı. Politikacılar ise gerektiğinde kaynaklarını yolma, gerektiğinde siyasal faydacılık için de işstihtam yapma esrumanı olarak Koperatife bolca baş vururlar. Oysa gerçeği biraz hatırlayanlar, akılda hep önemli sorularla sorgulaması gerektiğini de bilmesi gerekir. Ama bu yeni arpalıklaşma djurumu nedeniyle bunlar hiç hatırlanma derecesine gelinmez.***
Helimleri, arpaları, gübrekeleri ve hat da sütü bir yana itelim. Yie kooperatif yetkilerinin yandaşa devirleri de silelim. Kimilerin olsuzluklarını da yok edelim. Yine de yetmez. Bolca partili delee istihtamı veya banka oyunlarını da bilmezliğe taşıyalım. Ama şu soruları da yine sormadan olmuyor: bizdeki kooperatif yapısı özerkti. Ansızın seksenlerde bir haber yayılır. Yolsuzluklar var. peşinden sanki tüm yapı suçluymuş gibi de kooperatif özerkliği kaldırtılarak merkezin kontroluna geçer. Yani özerklikten arpalığa geçer. Bunlar kooperatifçilik özü de yok edilir. Ne yolsuzluklar soruşturuldu nede kooperatifler yeniden özerkliğe döndü. Arada bir söylenirdi. Ama oda unutuldu. Koperatifler resmen üst yapılarıyla arpalık ve yağmalanan kurum haline sokuldu.
İkinci önemli olay daha yakında oldu. Önemli soygun gerçekleşti. Milyonlarca para resmen yolda Omorfoya giderken, soygun gerçekleşti. Epey gürültü çıktı. Hat da tutuklanıp suçlananlar dahi vardı. Ama giderek hepsi unutuldu. Parayı çalanın yine yanında kaldı.
Bu iki önemli Koperatif eksenli olay dahi bize çok ders vericidir. Halbuki İngiltere Kıbrısta koperatifciliği kurumsallaştırırken, küçük üretimi koruma, yoksulaşmayı engeleme ve özerk davranışla gelişme sağlama hedefliydi. Bir anlamda kırın başta olmak üzere finansmanından ticaretine sorunları kendi kendine çözme kurumlarıydı. Doğrusu başarılı da oldu.
Atmışlarda Kıbrıs Cumhuriyeti buna ek adımlar ekledi. Küçük üretime dayalı yan sektörler de geliştirdi. Her yetiştiren ürün üzerinden küçük ölçekli fabrikalar da oluşturdu. Ayni zamanda ticaret de serbeslik yaratı. Birçok yetişen ürünün fabrikaları da kurulup karma ekonomik modelin önemli ayağı oldu. Yetmişdört sonrası Kuzeyde kalan birçok fabrika tarıma dayalı tesisler ve onları tamamlayan fabrikalarla doluydu. Tütünden narenciyeye, undan harup tesislerine birçok kooperatif fabrikası da vardı. Ama seçilen K. Kıbrıs gerçeği, bunların tümünü yok etme derecesine soktu. Süt dışında genelde çoğu yapı sonlandı.
- Kıbrısta inceleme yapan o dönemin Ecevit yönetiminin tarım kesiminin raporu ilginçti: K. Kıbrısta çoğu eskiden kalma sanayiler ya kapatıldı veya Türkiyeye taşınırken, Ecevit kooperatif yapılarını beyendi. En azından “onlara dokunmayın, gereken deneyimler de alınsın” dedi. Oda olmadı. Koperatiflerin hem yan yapıları bitirildi, hem de yönetim özerk konumu kaldırtılıp yönetimin arpalığı haline getirildi. Halen bu yapı sürüyor.****
Özetlediğim bu gelişmeler, günümüzde hiç konuşulmaz. Ne el koymanın sonlaıp sahiplerine verilme talebi var, ne yolsuzlukların sonu soruluyor. Soygunlar ise çoktan fatihası okunan olaylar haline sokuldu. Ama kooperatifçilik arpalık ve yağma alanı olarak hep kulanılıyor. İçerik ise boşaltıldı. Son harup olayı bunun en son kanıtı. Fiyatlar dahi açıklanamıyor. Pazarların hepsi kaybedildi. Zaten arpalık olmakla, devamında eldeki kaynaklar ve yetkiler yandaşa verildi. İhracat italat durumu veya kredi dağıtma esrumanı epsi tüketildi. Ama el taşın altında. Yandaş istihtamı devam ediyor. Yığılma ile sonlandırma fitili çoktan çekildi.
Tüm bunlar olmamış gibi de şaklabanlığa devam. Övgü ve koruma lafları duyulur. Kimse olanların sorgusunu yapmıyor. Hat da daha ileri gidilip, koperatifi mahvedenleri başarılı diye anlatılma palavrası da yapılıyor. Burada ueniden kendi gerçeğimiz çıkar: hafıza kaybı ve nifusun öemli kısmı od dönemlerde adada olmadığı için bilmemeleri. Bilmeme ve hafıza silinmesi olucnca da üstüne çkıkar da damıtınca, kolayca yalanla yeni hikaye de yazılır.
Arkadaşın biri bana Maltayı örnek veriyordu. Ben de ona Malta örneğini verirken, geçmişteki Kıbrıs koperatifciliğini hahtırlamasını önerdim. Bir her alanda olduğu gibi Türkiyeleşme süreciyle önemli birçok deyeri de kaybettik. Koperatifcilik bunun en önemlisidir. Hala eğer kooperatifler olmsa en başta finansman alanında özel bankalar resmen bizim ağzımıza yanar. Kooperatifler zaten dengeleme görevi ve küçük üretici lehine ekonomide yer alıyor. Şimdilik tüm yanlışarına rağmen, bankacılık piasada özele karşı dengedir. Onun için kooperatif merkez bankarısın yetkilerinin daraltılması ve piyasaya uydurlması hep istenior.
Kısaca, Birkaç söz dedim. Ama konu kooperatif olunca konuşacak çok geçmişle şimdiki gerçekler oldukça kabarık.. ingiltereninsömürgecilik politikasıyla kürük üretimin ağırlıklı kırsal yöresinin çökmemesi için yapılandığı yapı, belirli döemde önemli rol aldı. Hala güneyde rolü önemli. K. Kıbrısta ise Türkiyeleşerek, arpalıklaşşıp siyasetin yandaş kulanım alanına sıkıştırıldı. Ama kutlama gününde, yiyilip içiliyor. Atıp tutuluyor. Fırsatçı yandaş hamasi lafazanlıkla da hikaye yerine uyduruk anlamsız masal anlatılıyor. Buda Kıbrıs gerçeğinin aynasıdır.