yazılariktibas‘Bir daha asla’ mı? - Eren Keskin
diğer yazılar:

‘Bir daha asla’ mı? – Eren Keskin

Orjinal yazının kaynağıyeniyasamgazetesi6.com

Türkiye Cumhuriyeti devletinin yerleşik resmi ideolojisi, ırkçı bir saikle oluşturulmuş bir ideoloji. Coğrafyamız çok zengin etnik kimliklere, inanç kimliklerine sahip olmasına rağmen sadece Türk ve Sünni Müslüman kimliğini temel alan bu resmi ideoloji diğer kimlikleri ya yok sayıp asimilasyona tabi tutmuş ya da soykırımlarla yok etmeye çalışmıştır. Bütün bu kimliklerin bir kısmı Musevi yazar Rıfat Bali’nin dediği gibi ya görünmezliği seçerek yaşamaya devam etmişler ya da zorunlu olarak asimilasyona maruz kalmışlardır. Bu kimliklerin içinde belki de mücadelesine devam eden, varlık hakkını sonuna kadar etkili bir biçimde savunmaya çalışan da, Kürtler olmuştur. Bu nedenle de Kürt meselesinin bu kadar yakıcı bir mesele olması son derece anlaşılabilir durumdadır.

Türkiye Cumhuriyeti tarihine baktığımızda birçok ırkçı pratikle karşılaşırız ki bunlardan biri 6-7 Eylül Pogromu’dur ve bu pogromun çok yakın bir zamanda 69. yıldönümü. Bu güne kadar 6-7 Eylül gerçek anlamda tartışılamadığı gibi ondan öncesinde yaşanan 1915 Soykırımı da 1938 Soykırımı da ve yaşanan nice katliamlar da bugüne kadar gerçek anlamda tartışılamamıştır.

Çoğu konuşmada ve yazıda anlattığım gibi bunun da temel nedeni, bu coğrafyada, iktidar ve muhalefetin aynı İttihatçı kaynaktan besleniyor olmasıdır. Belki de temel sorunumuz budur. Evet, çok yoğun ırkçı pratikler yaşadık bu coğrafyada ama son günlerde dikkat çekici bir biçimde sanki gizli bir el, bu ırkçı pratikleri yoğunlaştırmaya başladı. Birçok ırkçı saldırı yaşamaya devam etmekteyiz. Son birkaç gün içinde Sakarya’da Amedspor maçına giden bir grup, Kürtlere yönelik katliamlarda başrolü oynayan, bir tetikçi olan ve esas olarak Yeşil olarak bilinen Mahmut Yıldırım’ın maskeleriyle maça gitmekte tereddüt etmediler. Çünkü başlarına bir şey gelmeyeceğini düşünüyorlardı. Hatta bunun kendi ırkçı kimliklerini yücelten, toplumda kabul edilebilir bir durum olduğunu düşünüyorlardı. Bunu içselleştirmişlerdi. Yine iki gün önce Duhok’da görev yapan Kürt bir iş insanı sadece Kürtçe konuştuğu için İstanbul’da katledildi. Kürtçe müzikle halay çeken insanların dahi tutuklandığı korkunç ırkçı pratiklerin gündemde olduğu bir süreç yaşıyoruz. Maalesef ki siyasi iktidar tamamıyla MHP’nin ellerinde. MHP, Yasama, Yürütme ve Yargı kurumları üzerinde büyük bir etkinlik sağlamış durumda. Adeta AKP’yi “bitirmek” için akıl almaz pratikler uygulamaya devam ediyor ve AKP, MHP’ye karşı suskun hatta MHP’lileşerek varlığını devam ettirmeye çalışıyor.

90’lar devlet aklı, tamamıyla devrede. Maalesef ki 90’larda yaşadığımız bütün insan hakları ihlallerinde en başta görünen aktörler şu anda siyasi iktidarın yanında konumlanmış durumdalar ve son derece güçlüler. Bugün coğrafyamızda eğer bir açlık sorunu varsa, işçi ve emekçilerin sofrasından ekmek çalınıyorsa, bunun en büyük nedeni izlenen savaş politikaları. Özellikle Suriye’de adeta illegal bir biçimde kurulan bir yapı var, cihatçı örgütlere dayanan bu yapıya çok fazla bir para akıtılmakta.

Maalesef ki bu durumu coğrafyamızdaki ana muhalefet başta olmak üzere sendikalar bile yüksek sesle dile getiremiyorlar. Bu cihatçı gruplara ödenen paralar, maaşlar işçinin ve emekçinin cebinden çalınıyor.

Büyük bir korku iklimi var coğrafyamızda. Hiç kimse konuşmak istemiyor. Öyle ki sokakta yürüyen ve siyasetle çok da ilgisi olmayan bir insanın birkaç eleştiri yaptı diye tutuklanması milyonlarca insanın korkmasına neden oldu. Böyle bir korku iklimini, kendi açılarında başarıyla devam ettirmekteler.

Peki, ana muhalefet ne yapıyor? Ana muhalefet olan CHP yerleşik resmi ideolojinin ana unsuru. Coğrafyanın kurucu partisi ve CHP bu kurucu ideolojiden kendisini kurtaramadığı gibi asla bu konuda bir girişimde, bir yenilikte bulunmuyor. Bütün bu olaylar olurken, ırkçı pratikler yükselirken CHP’nin tek sorunu Harbiye töreninde atılan “Mustafa Kemal’in Askerleriyiz” sloganı. Bu slogan atılmalı mı, atılmamalı mı? Günlerdir CHP bunu tartışıyor. Kurucu parti olarak CHP bugün ana muhalefet olarak maalesef ki görevini yerine getiremiyor. Çünkü son derece sınırlı bir bakış açısına sahip, çünkü son derece mağdur seçici ve bu haliyle de maalesef gündemi her zaman siyasi irade belirliyor. CHP, siyasi irade tarafından belirlenen bu gündemin peşine takılıp gidiyor.

Bugün coğrafyamızda çok önemli bir sorun oluşturan sığınmacılar meselesinde bile ırkçı birçok yaklaşımı, birçok söylemi dile getiren bir ana muhalefet var. İşte bütün bunlar olurken işimiz gerçekten zor. 6-7 Eylül’ün 69. yıldönümünde “BİR DAHA ASLA” diyebiliyor muyuz? Hayır. Çünkü 6-7 Eylül Pogromu’nun ardından birçok ırkçı pratik yaşandığı gibi bugün de yaşadığımız birçok ırkçı kalkışmaya, toplumun çok büyük bir bölümü maalesef sesini çıkarmıyor.

İktidar ve muhalefetin bu kadar birbirine benzediği bir coğrafyada işimiz gerçekten zor. İşimizin zor olduğunun farkında olarak, mücadeleye devam ediyoruz.

  • Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Yeniçağ Gazetesinin editöryal politikasını yansıtmayabilir 
- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
282AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin