Lübnan’da oldukça ilginç ve korkutucu bir saldırı gerçekleşti. Hizbullah’a yakın isimlerin güvenlik nedeniyle kullanmayı tercih ettiği çağrı cihazları eş zamanlı olarak patladı. Patlamalar sonucu Lübnan’da ve Suriye’de 3 binden fazla insan yaralandı. Lübnan Sağlık Bakanlığı 12 kişinin hayatını kaybettiğini, 200’den fazla yaralının durumunun ciddi olduğunu duyurdu. Yaralananlar arasında İran’ın Beyrut büyükelçisi de var. Büyükelçinin bir gözünü kaybettiği söyleniyor.
Patlamaların ardından insanlar hastanelere akın etti. Zaten ekonomik ve siyasi kriz yaşanan Lübnan’daki hastaneler kısa sürede kapasitelerinin üstünde çalışmaya başladı.
Yaralıların tedavi edildiği hastanelerden birinin önünde yaralı yakınları ile konuştum. Anlattıklarına göre çağrı cihazına önce mesaj geliyor, mesajı okumak üzere yüzlerine yaklaştırdıkları sırada cihaz patlıyor. Bu nedenle yaralıların büyük kısmının yüzünden ve elinden yaralandığı söyleniyor.
Saldırının nasıl mümkün olduğuna dair birçok teori ve spekülasyon var. Kimileri İsrail’in çağrı cihazlarına dışarıdan müdahale ederek bataryalarının patlamasını sağladığını söylüyor. Kimileri de Hizbullah’ın çağrı cihazı sipariş verdiğini öğrenen MOSSAD’ın cihazların içine patlayıcı yerleştirdiğini öne sürüyor. Bu iddiaya göre Tayvan’da bir firmaya verilen cihazlara nakliye sırasında indirildiği üçüncü bir ülkede müdahale edilmiş. Tayvanlı firma kendini temize çıkarmak için açıklamalar yaparken iddiada bahsedilen üçüncü ülkenin hangisi olduğuna dair henüz bir bilgi yok.
Saldırıdan hemen sonra Rusya bir kınama yayımladı. BM Hizbullah ile İsrail arasında iyice yükselen tansiyondan dolayı endişeli olduğunu duyurdu.
Elbette saldırı Amerika’nın da gündemindeydi. Amerika, mealen “Saldırıya bir dahlimiz yok, biz de bilgi topluyoruz” şeklinde bir açıklama yaptı. Hizbullah ise saldırıdan hemen sonra “İsrail bedelini ödeyecek” vurgulu bir açıklama yayımladı.
Elbette oldukça sofistike yöntemlerle gerçekleştirilen bu saldırı bölgede 7 Ekim’de HAMAS’ın İsrail yerleşim birimlerine saldırısının ardından başlayan süreçte tansiyonu daha da yükseltti. Artık Gazze’de bir ateşkesin bile durdurmaya yetmeyeceği bir gerilim Lübnan başta olmak üzere bütün tarafları tedirgin ediyor.
Aylardır Hizbullah ile çatışmaya devam eden İsrail’den bir süredir “çatışmaların Hizbullah ile sınırlı kalmayabileceği ve bütün Lübnan’a yayılabileceği” yönünde açıklamalar geliyor. Yine bölge basınında yer alan iddialara göre İsrail, Lübnan’a önümüzdeki 4-6 hafta içinde geniş çaplı bir saldırı yapmaya hazırlanıyor.
İsrail’in kuzey sınırında Hizbullah, güney sınırında HAMAS ile devam eden çatışmaların seyrini değiştirmek için yeni strateji belirlediğini geçtiğimiz haftalarda bu köşede aktarmıştım. Bu yeni stratejiye göre İsrail, İran’dan Hizbullah ve HAMAS gibi örgütlere akan lojistik hattını kesmek istiyor. Bu çerçevede bu hattın geçtiği Suriye ve Lübnan’a yönelik saldırıların artması bir süredir bekleniyordu.
İsrail’in yeni hedefi olan Lübnan aylardır diken üstünde gidişatı anlamaya çalışırken uluslararası toplum ve bölge ülkeleri de müzakere girişimlerini yoğunlaştırdı.
Mesela Amerikalı ara bulucu Amos Hochstein önceki gün İsrail’deydi. İsrail-Hizbullah çatışmasını yatıştırmak için aylardır Tel Aviv ile Beyrut arasında mekik dokuyan Hochstein aslında geçtiğimiz haftalarda pes etmiş ve İsrail-Hizbullah geriliminin Gazze’de bir ateşkes sağlanmasına bağlı olduğunu vurgulamıştı. Ancak tansiyon hissedilir derecelerde artınca Hochstein bir kez daha bölgeye geldi. Gerçi Hochstein’ın İsrail görüşmelerinin Gazze’de ateşkes ve İsrail-Hizbullah arasında uzlaşma konularında pek ümit vermediğini söylemek gerek.
7 Ekim’den beri mesaisinin önemli bir kısmını bölge ziyaretleri ile geçiren Amerikan Dışişleri Bakanı Blinken da bir kez daha Kahire’ye gitti. Bu arada bölge ülkeleri de girişimlerini yoğunlaştırmaya başladı. Ancak hâlâ Gazze’de bir ateşkesin sağlanabileceğine dair ümit veren sinyaller yok.
Diğer taraftan bölgedeki tansiyonu düşürecek faktörlerden biri de İran ile ABD arasında en azından temas kanallarının açılmasını sağlayacak kadar ilişki kurulması. İran’ın yeni Cumhurbaşkanı Pezeşkiyan koltuğa oturduğundan beri Amerika başta olmak üzere Batı dünyasına ılımlı mesajlar vermeye devam ediyor. Pezeşkiyan son olarak “İran’ın haklarına saygı gösterilmesi şartıyla ABD ile 2015 yılındaki nükleer anlaşmaya geri dönülebileceğini” söyledi.
Bu açıklamaya karşı Amerikalılar hâlâ yumuşamadıklarını gösteren bir cevap vererek “İran teröristleri silahlandırmayı, Rusya’ya silah vermeyi, muhalifleri cezalandırıp insan hakları ihlalleri yapmayı bırakmalı” dedi.
Velhasıl 7 Ekim saldırısı bölgede zaten girift olan süreçleri daha da içinden çıkılmaz hale getirdi. Artık Lübnan ve Suriye’yi de yutacak hale gelen bölgesel gerilimin görünürdeki sebebi Gazze’ye yönelik saldırılar olsa da bölgede yerel veya dışarıdan ne kadar aktör varsa her birinin hesabı devreye giriyor. Gazze’de ateşkesin sağlanması bir yana bölgesel gerilim yükseldikçe yükseliyor.