Yeniden basit hatırlatma yapacam. Fakat, önce olayın kısa canladırılmasına baş vuralım. Cuma günü yapılan korkunç saldırılarla tam seksenbeş ton bonba atılarak, en moderin teknolojik kulanıma, Hizbulah lideri Nasarlah katledildi. Hizbulanın ortadoğuda israile karşı en önemli direniş örgütü olduğunu da mutlaka analizlerde göz önünde tutmak gerekir. Öyle batı algılarıyla “terör örgütü” veya yobaz bakışlı “şiği” deyğp de geçilemeyecek önemi vardır. Elbet Nasralahın katli ve önemli Hizbulah yöneticilerinin öldürülmes,i örgüte darbedir. Mutlaka gelecek tartışmalarıyla değil nasıl israsrail engelenir noktasını da katmak gerekir. Tüm bunlar bana yeniden bazen tekrarlanan önemli bazı uyarılarla, geleceğe yaklaşımı yeniden birlikte şöylesine yorumlamaya itiyor.
***
Hemen klasik kısa zaman öncesi anlatımla, son olayı da yerleştirelim. Daha önce bazı Gazze olaylarında da konuyu dikatinize getirdim. Önemli Gazze katliyamları öncesi, batılı kesimler hep Ateşkes tartışmaları ve hat da Baydın gibi öneriler de sunuyorlardı. Üstüne israilin kabul edip Hamasın ret etiğini belirtiyorlardı. Halbuki İsrail açıkça ret edip takmayacağını belirtiyordu. Kamuoyu Gazze ateşkesine yoğunlaşırken, ansızın korkunç İsrail katliyamına tanık oluyorduk. Ayni batı sıkılmadan bu defa da israilin yanında olduklarını sıraya dizilip antıyordu..
Hatırlayın geçen haftaki tartışmaları. Hem G.7 ülkeleri hem de bazı batılı kesimler Lübnanda 21 günlük ateşkes önerilerini havaya saldılar. Fakat, bu tartışmalar yoğunlaşırken, İsrail başbakanı Metanyahu Niveyorka gidip kürsüde konuşurken, hedefine iranı koyarken, Lübnanda önemli üst düzey teknoloji ile seksenbeş tonlu bonbalar Beyrut cıvarına yağıyordu. Ardından da Hizbulahın liderinin ölüm haberi geliyordu.
***
Artık ikiyüzlü çirkin algı operasyonu ile soykırımlı katliyamlar saydamlaştırılıyor. Üstüne batılı destek ve bölgeğe yığılan askerlerle, gemilerle de pratik koruma zırhı haline getiriliyordu. İsraile karşı saldırıları önleme adı veriliyordu. Budefa da bu oldu. Ama değişmeyen acı gerçek, artık bildik savaşlar yok. Daha yıkıcı ve en moderin teknoloji ile hayatın her alanına taşınmaktadır. Kurallı hukuk falan da yok. Yalan ise gırla gidiyor.
Dünya katliyamı daha içine sindirmeden, yaratılan algılarla da adeta korkunçluğu normaleştirmeğe taşıyor. Halbuki teknolojik kulaımın nerelre geldiği bilgileri peşpeşe geliyor. Patlatılan çağrı cihazlarından başlayıp, liderin öldürülme şekli daha sorgulanmadan yenileri eklendi. Nitekim yazıyı yazmadan kısa zaman önce gelen haber daha da küstahlığın dahi aratan gelişmelrein peşpeşe geleeğini kesin gösteriyor.
Beyrut haa alanının kulelerine müdahale edilip, iran uçaklarının inmesi engelendi. Mesaj ise “vururuz”. Teknolojinin terörleşmenin önemli basit uygulamasıdır. Kimse karşılık dahi vermedi. Algı oyunları ve operasyonlar artık siyasal hamlelerle peşpeşe geleceği kesin. Tabi adamızın da bu kirli karanlıktaki rolü tartışılmazdır. Buraya da israili koruma adına Amerikan ve İngiliz yeni askerlerinin gelmesi herhalde Kuzeye karşı güvence değildir.
****
Önemli bir başka algı daha yaşanıyor. Nedense Henkdintını yeniden anmak ve lanetlemek isteği artıyor. Son Ortadoğu kan dökümünü hala mezhepsel ve dinsel eksenle açıklamalar devam ediyor. Algılar bunun üstüne kuruluyor. Hizbulahı da ayni eksene koyuyorlar. Oysa mezhepçilere en basit yanıt şu: Hamas Sünni ve Hizbulah da Şiği deniliyor. Bunlar israile karşı ortak. Fakat mezhep yetmiyor. Çünkü, örneğin Hizbulah öteki mezheplerle de itifakı var. israile karşı direniş cepesidir. Ayni şekilde Gazze olayında salt Hamas değil Marksis ve öteki Filistin örtütleri de var. işin daha da düşünülmesi gereken, Haması Sünni islam ülkeleri desteklemior. Tam aksi iran şöyle veya böyle destek veriyor.
Ortadoğu düzeyinde örnekleri artırmak mümkün. Hat da örneğin Suriye devletini ve özellikle Esatı Alevi eksenli mezhepli suçlarken, öte yandan Esatın Sünni destekçileri oldukça fazladır. Ama adı konulan kültürler çatışması ve ayrışması adeta fitil ateşleyerek sürdürülüyor. Zaten bu mezhepçi emperyalist duruşu Hizbulahn olayında gördük. Arap ülkeleri devletlerinden ses gelmedi. üstelik sistemin algı operasyonlarıyla yeni tetiklemeler yapıyorlar. Ama işlerine gelince de sorunu Müslümancılık çizgisine oturtmaya çalışıyorlar. Örneğin israilin soykırım hikayesini örtme adına “aha Hamas gerici ve yobazdır” denmektedir. Daha ileri gidip sonradan yalan olduğu anlaşılan algıları hala doğruymuşgibi de örnekgöstermeğe devam ediyorlar…
Bir aşka algı oyunu da şu: hep İsrail sivil hedefleri denilip algı oyunu sergileniyor. İsrailin onbinlerce kadını katletmesi, çocukları bina altında mezarzarlaştırması varken, hep ötekiler suçlanıor. Nitekim Hizbulahın hep askeri hedefelri vururken, Lübnanda öldürülen çocuk gerçekelri dehi ilgili algıyı değiştiremiyor. Buna hep batılı ajansların esiri olmanın, bilmeden hemen kolayca aldanma duruşunun taşıdığı acı kandırılmalardır. Soykırımı dahi normalleşmenin de daha normeliğe gelmesinin önemli durumu da budur. Batılı ajansların yalan habercilik ile probaganda kulanımı oldukça etkindir. Nitekim Hizulah lideri katledilirken, buna sevinç duyan nice Müslüman var. Suriye yardım etmesin diye saldıran cihatçılar var. ciaht denilip de israile tek kurşun sıkmayıp Müslüman katleden örgütler vardır.
Burada kaçırılmaması gereken durum şu: kimliksel veya mezhepsel bakmamak önemlidir. Siyasal duruşlara göre yorumlamak önemlidir. Ortadoğu iyi öğretici böledir. İsrail merkeli gelişmeler de dikatle izlenmesi önemlidir. Ortadoğu projesini unutursak, neden iran hedefini de anlamıor halde kalacağımız kesin. Burada İsrail hem kendini genişletme hem de Ortadoğu projesini yeniden hayata geçirme hamleleri içermektedir. Faşizmin ne olduğu, empryalist çağı unutursak Baydın gibi aldatmaca algısında dolaşırsınız. Katlediği ve kendine karşı olanları tüketirken, adalet demenin de ne olduğunu emperyalist lider imgesiyle kolayca anlarsınız.
Sanırım son nokta: Lübnanı bazıları konuşuyor. Ama Kıbrısta yaşıyorsanız Lübnanı daha iyi analiz edersiniz. Tabi Kıbrısın sistem içi gerçeğini bilerek yaklaşırsanız. Lübnan ve Kıbrıs Ortadoğuda şekillendirme sürecindeki biçimlendirme önemli günümüzü aktarıyor. Herkesin Lübnanda müttefiki var. var da ötekine düşman ve dış tehtip diyorlar. Ne yazık şu anda tek müttefik bulamayan İsrail. Oda iç savaşı tetikleme peşinde. Bunlar hep yarında epey tehlike içeriyor. Ama iran gerçekten ta baştan hedeftir. Unutulan ve gözetilmeyen hizbulah iran ilişkilerini sanki kendi ülkelrindeki oluşumlarla görmektir. Hizbulah iran ilişkileri bir yana Hizbulahın kendine has politika olduğu ve iranın uydusu hali bulunmadığı da çoktan kanıtlıyor.