iktibasBaskın OranAKP niye 3. sıraya düştü? - Baskın Oran
diğer yazılar:

AKP niye 3. sıraya düştü? – Baskın Oran

279 Takipçiler
Takip Et
Orjinal yazının kaynağıbaskinoran.com

Son kamuoyu yoklamasına göre hem CHP-AKP arasındaki oy farkı CHP lehine arttı, hem de Kararsızların oranı yükseldi.

CHP %25,8’le birinci sırada, Kararsızlar %25,2’yle ikinci; AKP %20,9’la üçüncü.

Bu Kararsız %25,2’nin 14 Mayıs 2023 seçiminde hangi partiye oy verdiklerine gelince, ilk üç yine sırayla şöyle: AKP %5,2; İYİP %3,3; CHP %1,6. Demek ki şu andaki bu Kararsızlar AKP ve İYİP seçmeni; CHP değil.

***

İYİP zaten erimeye mahkumken, bu durum CHP’nin gelişmesinden mi yoksa AKP’nin batmasından mı?

CHP’nin gelişmesinden olduğunu hiç sanmıyorum çünkü daha mama yokken mama kavgası başladı partide. Kılıçdaroğlu, İmamoğlu, Yavaş, hepsi ayrı konuşuyor ve Gn. Bşk. Özel dinliyor. Üstelik Afyon ve özellikle de Bolu belediye başkanları ayrımcı libero.

Yani göründüğü kadarıyla bu yeni fotoğraf doğrudan doğruya AKP’nin gittikçe batmasındanVe battıkça da, kurtulma çaresini İslam’a daha fazla vurgu yapmak, hukuka aldırmamak, muhalefeti ve özellikle de Kürtleri baskılamak olarak görmek yüzünden daha fazla batmasından. Sırayla görelim.

***

Ekonominin perişanlığı. Bu konuda “ne söylesen bir fazla”. Önemli olan, böylesi bir durumda köy çocuklarının okula taşınmasından kesiyorlar, kendi korkunç sarfiyatlarına dokunmuyorlar. Halk işte bunu affetmez.

Saray’ın günlük harcaması 21,5 milyon TL. Sadece Ocak-Haziran 2004 döneminde 8 milyarlık danışmanlık ücreti ödeyen ülkede CB Erdoğan’ın danışman sayısı bile CİMER’den öğrenilemiyor. Erdoğan’ın koruma giderleri 2024’ün ilk yarısında 1 milyar 133 milyon TL yani yaklaşık 90.000 emeklinin (12.500 TL olan) 1 aylık maaşına denk.

CHP’ye geçen belediyelere borç tebligatı gönderen SGK’nin, ölülere zimmetli 28.539 cihazı geri istemediği Sayıştay Raporu’ndan öğrenildi.

Mal ve hizmet fiyatları dolaylı vergilerin (halk ödüyor) artırılmasıyla roketlerken, devlet doğrudan vergi (zenginler ödüyor) almamak için uğraşıyor: Meşhur Limak son beş yılın üçünde hiç vergi ödemedi. En büyük şirketlerden 13’ü üç yıldır vergi vermiyor.

İktidar vergi almıyor, aksine vergi afları çıkartıyor. 1923-2002 arasında ise 26 vergi af yasası çıkarılmışken, 2023’te bütçe açığı 1 trilyon 375 milyar TL iken vazgeçilen vergiler 1 trilyon 477 milyar TL. Yani bu vergi “vazgeçmeleri” olmasa bütçe fazla bile verecek.

Son Sayıştay Raporu ekonomideki hukuksuzlukları teker teker sayıyor. Fazla gelirini Hazine’ye aktarmayan kamu kurumları. Yangın uçakları fonunu 6 yıldır takip etmeyen Orman Gn. Md.. Yazmakla bitecek gibi değil. İhale düzenindeki büyük yağmayı kuşbakışı görmek için 22 Eylül tarihli Kısadalga’daki İ. Ekinci yazısını okumalısınız.

***

Ve, bu ortamda İslamcı oylarından medet uman iktidarın 2024’de verdiği 91.8 milyar TL’lik bütçeyle 6 bakanlığı geride bırakan Diyanet’in sadece taşıtlar hesabının tutarı 101 milyon TL’ye yakın.

Rahat rahat binsinler inşallah da, böyle bir ortamda, 26 suç kaydı bulunan 19 yaşındaki bir suç makinesinin yakalanma esnasında bir kadın polisi öldürmesi Yeni Akit gibi siyasi İslam borazanlarına şöyle bir manşet attırıyor: “Ülke Teksas’a döndü! Kemalist rejim suç makineleri üretiyor!

23 Eylül tarihli bu yazıda, ülkede suçun önlenmesi için ne yapılması gerektiği de açıklanıyor: “İslam hukuku ile adalet tesis edilmediği sürece millet koyun, suçlununsa kasap olduğu toplum düzeni sürer gider”.

Bu ortamda, AKP’nin İslamcılardan ilave destek alma ihtiyacına rağmen söyleyemediğini, M. Belge’nin tabiriyle öncü müfreze servisi sunan YRP’nin Gn. Bşk. Yd. Mehmet Altınöz söyleyiveriyor:

Laiklik demek toplumda inancınızı yaşayabilme özgürlüğünüzdür. Din ve devlet işleri birbirinden ayrılmalı diye garabet bir tanım var. Bu siyonizmin uydurduğu deli saçmalıklarından bir tanesi. Şeriat hükümlerinin uygulanması da değerlendirilmeli“.

***

Tek Adam Rejimi’nin iktidarda kalabilmek için yüceltmeye çalıştığı yerli ve milli “dindar aile” kavramının son zamanlarda yerle bir olması, AKP’yi batıran unsurlardan bir diğeri.

Diyarbakır’ın dibindeki 50 hanelik köyde imparatorluk kurmuş “dindar” ailede, artık nasıl şeyse, “görmemesi gereken şeye tanık olan” 8 yaşındaki Narin’in boğularak susturulması rezaleti hâlâ açıklığa kavuşmamışken ve şimdi de “ahırda bulunan 2 izmaritte DNA tahlili” yapılacakkenHiranur kararı patladı.

İsmailağa Cemaati’ne bağlı Hiranur Vakfı’nda kurucu Y. Z. Gümüşel’in, 6 yaşındaki kızını 29 yaşındaki müridi K. İstekli’ye nikahlayıp yıllar boyu cinsel istismara bırakması birinciye 36 yıl, ikinciye 18 yıl 9 ay cezayla sonuçlandı.

***

177 maddelik mevcut anayasanın 2002’den beri 12 kere toplam 134 hükmünün değiştirilmiş olması ve hâlâ “darbe anayasası” diye anılması, amacın Tek Adam’ın yeniden seçilebilmesini sağlamak olduğunu herkese gösterdi. “Yapay Zeka”sitesine bile geçmiş anayasa ihlallerini 5 Eylül tarihli yazımda 9 başlık altında vermiştim.

Bu açık ihlaller ortadayken, CB Erdoğan’a gözünün üstünde kaşın var diyene dava açılmakta. Çeşitli cumhurbaşkanları döneminde ancak parmakla sayılabilecek sayıda hakaret davaları varken (K. Evren: 340, T. Özal: 207, S. Demirel 158, A. N. Sezer: 163, A. Gül: 848), R. T. Erdoğan’ın açtığı davalarda sanık sayısı 2022’de 16.753’e ulaştı.

Son olarak, Marmara Üniversitesinde 32 yıllık bir İngilizce iktisat öğretim görevlisinin sınavda sorduğu “Bir çift ayakkabının senin için fazla pahalı olması ne anlama geliyor?” sorusundaki cevap şıklarından biri esprili biçimde “ask this to Tayyip” (“Tayyip’e sor”) olunca soruşturma açılıyor ve hoca atılmamak için emekliliğini istiyor.

İstiyor çünkü CB Erdoğan 04.06.2024 tarihli AYM kararına rağmen KHK kullanarak rektör atamaya devam etmekte. 16.08.2024’te 13 üniversiteye, 21.09.2024’te de 6 üniversiteye yeni rektör atadı.

Nasıl oluyor bu? Oluyor çünkü AYM bu “KHK kullanarak rektör atayamaz” biçimindeki kararının 12 ay sonra uygulamaya girmesine karar vermişti; CB Erdoğan o zamana kadar ne kadar rektör değiştirebilirsem kârdır diye uğraşıyor. Anayasa ve hukuk anlayışı böyle.

***

Son olarak gelelim Kürtler meselesine.

Her ülkede, resmî veya resmî değil, tek bir dil vardır: Ticaretin dili. Ve o da bu ülkede çok uzun zamandır Türkçedir. Bunun dışındaki diller, “Ben de burada yaşıyorum” anlamı taşır, o kadar. Buna rağmen (muhtemelen MHP etkisiyle) Kürtlere ve dillerine yapılan inanılmaz baskılar sonucu dindar Kürtlerin olumsuz etkilenmesi AKP’yi 3. sıraya düşüren unsurlar arasında. CHP hata yapmazsa daha da düşürecek.

Kürt çoğunluğun yaşadığı illerde “Önce Yaya” yazılarının silinmesi. Son haftada da Silvan’da bir meydana Rindexan adının verilmesinin, “Türk Dil Kurumu sözlüğünde yoktur” diye yasaklanması. Şimdi de Diyarbakır’da kayyımın kapattığı ve DEM Parti’nin yeniden açtığı Zarokistan Kreş ve Gündüz Bakım Evi’ne, Türkçe ile birlikte Kürtçe de hizmet verdiği için müfettiş yollanması.

En son olarak, Kürt dil ve kurumlarına yapılan baskınlarda gözaltı sayısı 25’e yükselmesi. İstanbul ve Mardin’de DEM Parti yöneticilerinin gözaltına alınması yine başka. Bunlar, paranoya olmanın çok ötesinde, iktidardan düşmemek için sergilenen ve dindar Kürt seçmen nezdinde düşmeyi hızlandıracak zavallılıklar.

Bir de, cezaevindeki Kürtleri düşünün. Sadece geçen aydan bu yana bakarsak:

Aynen 90’larda olduğu gibi, Şırnak’ta tutukluların telefonda aileleriyle Kürtçe konuşmaları yasaklandı. Bafra’da 2 tutukluya not defterlerine yazdıkları Kürtçe şiirler yüzünden 11 günlük hücre cezası ve Batman’da ayağa kalkamayan 72 yaşındaki felçli mahpusa aynı nedenle yine hücre cezası verildi. Urfa’da halay çektikleri için 10 siyasi tutukluya ziyaret yasağı konuldu.

Daha neler var ama yerimi tükettim. Ama asıl tükenen AKP’dir; Baba Diyalektik icabı.

  • Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Yeniçağ Gazetesinin editöryal politikasını yansıtmayabilir 
- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
322AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin