Gerçeklerle yaşadıkça, onları konuşurken de devam eder. Onun için yaşadıklarımız bizim gerçeklerimizdir. Sürpriz yok. Sadece biz gerçekleri öteleyip başka kurgularla uğraştığımız için bizee yabancı geliyor. İkinci nokta da davranışlar siyasal kültürün kendisidir. Başka türlü de olamaz. Siz yandaş olarak bir yere geliyorsanız, yalanı kolayca söylüyorsanız, bilgisizliğini otorite ve korkutmayla geçiştirme eylimine sokuluyorsanız. Dahası, olay açığa çıktığında ya susup geçiştirme veya küfrederek karşılık verip savunma yapıyorsanız bu siyasal kültürleşmenin ta kendisidir. Başka türlü davranamazsınız. Sömürge koşulalrında en iyi olmaya uğraşırsanız, işbirlikçilikle makama oturuyor veya ekonomik kazanç sağlıyorsanız, doğruluk aramak da hayalin de ötesindedir.
Koşulları yok sayarsanız, normal günceli değil de paranoyal kendi koruma kültürünüzle davranırsanız, yine de gizleyemezsiniz. Sadece normal akışın içinden sızan olunca, ona tepki konulu8ur. Münferitmiş gibi davranılır. Yine de gerçekler hiç öne çıkarılmaz. Küfretme veya susma, yetmediği zaman hukukn silahıyla da tehtitle ortaya çıkan gerçeği ötelmeye girişilir. Onun için hep yaşadığımız gelişmeler sürpriz değildir. Tesadüfen olan hiç olamaz. Olanlar net. Herkes bilir. Ama konuşurken de resmi eksende yok sayar. Herkesin nereye geldiği de malum. Başka türlü davramnış da olamaz. Şaşılacak tutum, onca gerçeklere rağmen hala ilgili olayın aktörlerinden çözme talebine gelinerek konuşulmasıdır.
*****
Son günlerde senelerdir yaşanan gerçeklik Esentepeden Orofoya dışa vurdu. Kaçak işçilik ve köle çalıştırma hep vardı. Uygulanan pasaporta el koyma veya ücretleri ödememe ise olmazların olmazı halinde sürüyordu. Yine araya sızan bilgiler de hep biliniyordu. Örbeğin, buraya getirilen insanlardan bir miktar para alındığı, pasaportlarına el konulduğu hep duyulan durumdu. Hele de kadınlar üzerinden başka tehtitler de oldukça vardı. Dayak ve cezalandırma ise güncel korkutma esrumanlarından biriydi. Sanki yokmuşluk ise bize öğretilen sistemin devamlılığı iin içilen ilaçtı.
Neydi olan, Esentepede bir inşaatda çalışanlara maaş verilmiyor. Baskı uygulanıyırdu. Bunu Serdinçin yayını ile gündeme düşürüldü. Ama, ne acıdır brakın olayın genişlemesini, ilgili iş adamı veya şirketi dahi deşifre edilmedi. Daha bu unutulmadan CYPRUVeq da çıktı. Mevsim bitmesine rağmen Bangladeşten işçi getirildi. Maaşları ödenmedi. Pasaportlarına el konuldu. Aç brakıldılar. Sağlıksız koşullarda kalıyorlar. Bu defa yer Omorfo idi. Ses geldi. Tepkiler daha fazla olunca da birileri konuşmak zorunda kaldı. Makamcı ise sadece ekranda efelendi…
Şirket sahibinin açıklaması ise tarihi belge halinde kalacağı kesin. Ödememeyi “işçilerin alacakları parayla, çevreyi rahatsız yapacaklarını” belirti. Böylesi düşünce şana deyerdir. İkinci nokta ise daha da dramatik: “pasaportları almasa, işçilerin güneye kaçacaklarını” söyliyordu. Yani, köleleştirme politikasını böylesi utancından ötesindeki düşünce ile belirtiyordu. Savunusu bu.
Şaşıran varmı: birileri belki “bu iyi insandı” diyecek. Ama unutmayalım, girişteki tesbiti de doğru okuyalım. Buraya insanlar eğer yandaş olarak getirilirse, tüm beceriksizlikleri veya başka olumsuzlukları yapacakları kesin. Hep ayrışmalı ve rantı sevecekleri de kesin. Ozaman da gerçek ortaya çıkınca, özür veya istifa değil, küfretmek veya son CYPRUVEQ temsilcisinin yaptığı açıklama olacak. Çünkü kapasite bu ve buraya getirilirken bilgi ve beceriden çok partili olma gerçeğinin serilmesidir.
Tabi birileri de olayı geçiştirme veya suç yoktur diyecek pişkinlikler de olacak. Olay net. Dahası var, böylesi işçi getirme olayları uzun zamandır vardır. Nitekim son Bangladeşliler olayında Mütahitler birliği ve Ticaret odası geçiyor. Zaten bu konuda Gürleyenin soruşturması da var. düşünün, yoksul ülkelerden insanlardan hem de para alınarak buraya getiriliyor. Sonra en kötü koşulalrda barınma ve çalışma zorlanması yapılıyor. Bahane de kolay: sanki uzayda yaşıyoruz havası esiyor.
Esentepeden Omomorfoya olanlar, ülkemizdeki siyasal ekonomik yaşamın aynasıdır. Buna benzer çok benzeyen durum var. normaleşen koşullar bir de üstüne faşist ırkçılık damlatılarak savunu oluşturuluyor. İnsanların getirildikleri yerin adıyla ırkçılıkla haklılık yaratılmaya uğraşılıyor. Normal demokratik ülkede olsa bu sözleri söyleyenlere faşist damgası hemen vurulur, istifaları istenir. Konu içindeki kurum liderleri de derhal istifa edilir. Soruşturmalara başlanır. Benzer konular ortaya serilmeye çalışılınır. Yok bizim gibi her konuda olduğu gibi kapatma ve hiçbirşey olmamışlığa girilmesdi. Ama bizim koşullarımız bunlar. Yerleşen siyasal kültür de bu. Kirlilikler değil particilik kuralı temeldir. Sadece koltukçular değil diğer örgütler de ayni konumdadır. Dikat edin, her ufak sızıntıda hemen üst makamlar ve benzer işbirlikçi çörgütler etrafa saçılır. Sonra da örtülmeye çalışılınır.
Bangladeşliler olayı ülkemizin aynasıdır. Tam ortasına konulan resimdir. Yapılan en başta kurum liderinin sözleri ise nedenli geri düşüncelerde dolaştığımızın sızısıdır. Zaten hep bunları yaşadık. En ufak gerçek karşısında, koltuk gücünü de kulaıp küfürle karşılaşıyoruz, tehtitlerle susturulmaya uğraşılıyor. Olayın nedenini veya içeriğini açıklama yerine, küfredercesine ırkçılıkla süsleyip nefret saçan dil ile karşılaşırız. Bangladeşlilere denilen nedenler, tarihi kölecilik itirafı olup faşizmin beyinden dile vurma gerçeğidir.
Tekrar edecem, bu tutumda olanlar, gelişmelerde yer alan kesilerin istifa edip özür dilemesi şartı. Tabi demokratik ülkede yaşıyorsanız, kültürel olarak çağdaş ve hoşgörülü oluyorsanız. Zaten denilenlerin nedeni ta baştan bu olanağı yaratan sistemin sorgulanması gerekir. Kulanılan tutum ise ne ilk nede son olacak. Ben bildim bileli hep ufak gerçeği söyleyince yaşanır. Önce sus denir. Sonra başlar küfürlü saldırganlıklar. Olanı değil susmanız için korkutma küfürbazlıkla uğraşmak zorunda kalırız. Örgütsüz olunca da ya korkup susarız veya onlara uyup birzde alalım denilir.
Özetle, Esentepe ve Omorfoda olanlar münferit değil. Sadece orda olanları gündemleştirme davranışşıyla konuşuluyor. Ufak bir sızıntıyla nelerin olduğu da ortada sistemin ta kendisi. Esentepede susulup geçmesi bekleniyor. Omorfoda ise tepkiler daha yaygınnolunca da ilk konuşma dahi küfürlü faşist nitelikli oldu. Buna benzer çok yaşanan var. baskı ve korku yanında çatesizlik de bunların ortaya çıkmasında engel oluyor. Kültürel olarak da ne yazık kabullenen de çok. Ozaman da denilen kaçakçı, yasadışı Kuzey Kıbrıs da karşımıza hep gelme potansiyeli ile her zaman kaçınılmazdır.