Pazar sabahı yeniden haberlerde Lübnanı duydum. Daha doğrusu, Hizbulah İsrail karşılıklı atışlar haberi birincil halde verildi. Anormal bir şey yok. Oysa yaşanan resmen savaş tipi gelişme idi. İsrail bombalıyor, Hizbulah ise israile roket yağdırıyordu. Bir anlamda İsrail saldırılarına karşın, Hizbulanın vereceği karşılık beklentisiyle örtüşüyordu. Ama sürpriz yoktu. Üstelik alışılmamış gibi olup iş Lübnan ve Hizbulah eklenince, isra,le vuran roket normaliği de oluşuyordu.
Sürpriz yoktu. Adeta klasikleşen Lübnan İsrail sınır ilişkisinin kontrolü savaşın ta kendisiydi. Fakat, zaman zaman İsrail Lübnan içlerini vurunca veya önemli Hizbulah kişilerine suikast yapınca, Hizbulah dda İsrail içlerine doğru roketleri ateşlemekten geri durmuyor. Fakat dikat etiniz mi: Lübnan hükümeti değil de Hizbulah denilen örgüt öne çıkıyor. Buda Lübnanın öteki gerçeği. Hele birileri size bu örgütün israilin işkaline karşı Lübnanda direniş yapıp işkali engelediğini de hatırlatınca, nasıl bir coğrafyadan söz edildiğini daha iyi anlarsınız.
****
Lübnan resmen karışık. Güneyi durmadan İsrail dövüyor. Hat da İsrail uçakları diledikleri zaman Lübnan içlerine hat da Beyrutu dahi vuruyor. Buna karşılık Lübnan devleti olmasına karşın karşılığı hep Hizbulah örgütü vermesi de işlerin pek de bilinen şekliyle olmadığının kanıtıdır. Güney İsrail bonbardımanı nedeniyle son dönemde Yüzbin kişi beyruta göç ediyor. Yetmiyor: Suriye mültecilerinin de sayısı Lübnan niufusun nerede ise içte birinden fazladır. Oysa Lübnan yoksul bir ülkedir. Ayrıca Lübnanın suçu olmasa da batının Suriye ambargosundan direk kendisi de eklenip bedel ödemektedir.
Lübnan ayrıca, hükümet kurma konusunda da sorunlarla dolu. Nedeni ise Lübnanın ta baştan kuruluş şamasından kaynaklanmaktadır. Etnik ve mezhep ayrımlı paylaşılan makamlar denklemiyle oluşan devlet yönetim şekli vardır. Oysa başkangıç Lübnanından buraya çok konum değişti. Örneğin Hizbulah en güçlü örgüt olup hat da Lübnanı savubacak derecede gelerek, israli dahi durduran durumuna rağmen, oluşturulan Lübnan yönetim siyaseti nedeniyle ne cumhur başkanı nede başbakan adayı gösterme şansı yoktur. Buda Lübnanın parçalanma şeklidir.
Lübnan ayrıca kurulduğu dönemden beri birçok işkale uğradı. Fakat hiçbiri kalıcı olmadı. Amerikadan Suriyeye, israilden Fransaya hep Lübnanı işkal etmeler oldu. Ama hepsi sıfırlandı. Onun için Lübnan ile İsrail çelişkilerinden batı hep tedirgin oluyor. Hele Amerikalıların top-rba cesteleriyle taşıdıkları ölüler, hala hafızalarda yeri vardır..d.***
Dünya şu tedirginlikte: israilin saldırılarına göz yumuyorlar. Ama Hizbulahın vereceği karşılıkla da savaşın tırmanmasından endilşeli. Paradoksal bir gerçeklik. Batı hep “israilin yanındayız” deyip yardımları akıtıyorlar. İsrailin yaptığı saldırıları da “savunma” deyip savunuyorlar. Ama ardından hep saldırıya uğrayanı ya görmezden veya sakin kalmasını öneriyorlar. Tıpkı son dönemlerdeki Lübnandaki İsrail saldırılarındaki tutumlar gibi. Hizbulahın önemli lideri katledilirken, başta Amerika Hizbulaha sakin olmasını önerirken, israilin yanında olduğunu güçle kanıtlama girişimi de yaptı. Bölgeye askeri gemiler gönderdi. Hizbulahın saldırıları karşısında da israilin yanında olduğunu açıklıyordu. Emperyalist faşist gerçekliğin ta kendisiydi olan.
****
Lübnan işkaleri, iç savaşlar, dış müdahalelerle yapılanları sıralasak kitaplar ister. Lübnan hem dış müdahalelere açık hem de iç konumda paranparça şekliyle yerini koruyor. Dahası, bunalrla alıştı. Oysa başlangıçta Lüban oluşturulurken Ortadoğunun finans mekezi olarak kurgulandı. Beyrut bir zamanların önemli merkezlerinden biriydi. Olmadı. Müdahaleler ve iç çelişkiler Lübnana hayat bulma şanslarını hep geri aldı.
Yine de Lübnanlılara hakını vermek gerekir. Onca savaş, çelişki ve düşmanlaşmaua rağmen Lübnan parçalanmadı. Ortak kültür yaşamı da oluştu. Hiç ayrıcalıklı politik parçalanma duymadık. Ortak Lübnanlılıkla ülke birliği hem de merkezin zahıflığına ve dış müdahalelere rağmen korundu. Buda şaşılacak ama iyi örnek olarak da kabullenmesi gerekir. Darmadağın ve yoksuluklar, iç savaşlar ve düşmanlaşmalara karşın, hala ortak Lübnanlılık kültürü ülkenin birliğini koruyor. Örgütler kontrol edikleri yerleri ayrı devlete veya birime çevirmedi. Üstelik bir dönem epey iç savaş kanlı süreçler yaşanmasına ve hükümet boşluğu olmasına rağmen.
Hesaplanan Lübnanda birçok olgu yok oldu. Ama kurdurtulan Lübnancılık tüm etnik ve mezhepsel ayrımlarla devlet paylaştırılmasına rağmen, ülke parçalanmadı. Hem de karşılıklı bedeler ödenmesine rağmen. Buda ülkenin önemli kültürel gerçeği. Lübnan Ortadoğuda model dendi. Ama denilen model olmadı. Olan, ortak yaşam ve birliktelik kültürünün hala olmasıdır. Sanırım Kıbrıslıların hiç almadıkları kültüğrleşme gerçeğidir. Sakın ha bizdeki bazı çatışmaları göstermeyin. Lübnanın bir gelişmedeki cenazeler Kıbrısın tüm süreçteki ölümlerden daha ffazladır. Ama yine de birlikte yaşayıp ortak Lübnanı korumaya devam etmektedirler.buda şaşılacak Lübnanı bize göstermektedir.
Yeniçağ sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.