yazılariktibasDiscord, Telegram ve 4chan’in aşırı sağla imtihanı - Çağla Üren
yazarın tüm yazıları:

Discord, Telegram ve 4chan’in aşırı sağla imtihanı – Çağla Üren

Yeniçağ podcastını dinleyin

Discord, Telegram ve 4chan’in aşırı sağla imtihanıEskişehir’de maskesi ve hücum yeleğiyle 5 kişiyi bıçaklayan Arda K. aşırı sağ ideolojilerin gençler arasında nasıl örgütlendiğine dair tartışmaları da gündeme getirdi.

18 yaşındaki genç, “archive.org” sitesinde yayımladığı manifestoda toplumun çeşitli kesimlerin nefret dolu söylemlerde bulunurken, neo-Nazi sembollerini sahipleniyor, ABD ve Avrupa’daki toplu saldırı faillerini hayranlıkla anıyor.

Neo-Nazi ve aşırılıkçı ideolojilerin son yıllarda hem Avrupa’da hem de ABD’de gençler arasında artışta olduğuna dair veriler var. Bu eğilimleri araştıran Southern Poverty Law Center, LGBTQ+ nüfusu ve göçmenler gibi belirli toplulukları hedef alan beyaz üstünlükçü ve neo-Nazi faaliyetlerinde önemli bir artış olduğunu bildiriyor.

Bu ideolojilerin özellikle bazı sosyal medya platformlarında örgütlendiğine dair görüşler de 2010’ların sonlarından beri dile getiriliyor. Buna göre aşırılıkçı gruplar, gençleri radikalleştirme amacıyla 4chan, Discord ve Telegram gibi platformları kullanıyor.

“TELEGRAM’I ÖNCÜ BİR HAT OLARAK GÖRÜYORUM”

Southern Poverty Law Center’ın kıdemli araştırmacısı Jeff Tischauser, WIRED’a verdiği bir röportajda, “Telegram’ı aktif kulüplerin yaratılmasına giden öncü bir hat olarak görüyorum çünkü aktif kulüplerin söyleminin, içeriğinin ve propagandasının büyük kısmı orada var oluyor” diyor.

“Aktif kulüp” (active club), beyaz üstünlükçü bir hareketin parçası olup şiddet yanlısı eylemler yapan gruplara Batı’da verilen genel bir ad.

Tischauser, “Burada beyazlara yönelik soykırım girişimi olduğunu düşünen hazır bir kitle var ve ilgilendikleri aktif kulübün bu konuda bir şeyler yaptığını görmüş oluyorlar” diye devam ediyor:

“Telegram, aktif kulüplerin en faal olduğu yer. Sadece ideolojilerinin değil, ekipman satışları için de olmazsa olmaz bir bileşen.”

Aşırı sağcı gruplar, Telegram gibi platformlarda örgütlenmeyi tercih ediyor çünkü ihtiyaç duydukları gizlilik ve esnekliği buralarda buluyor. Telegram’ın uçtan uca şifreleme ve özelleştirilebilir gizlilik ayarları sunması sansüre karşı önemli bir direnç sağlarken aşırı sağcı grupların da faaliyetlerini gizlemelerini kolaylaştırıyor. Kullanıcılar burada kimliklerini, telefon numaralarını gizleyebiliyor veya sahte kimlikler oluşturabiliyor.

Ayrıca, Telegram’ın sunucularının dünyanın farklı yerlerinde dağınık olması, belirli bir devletin veya kuruluşun yaptırımlarını zorlaştırıyor.

Platform aynı zamanda kullanıcıların büyük gruplar ve kanallar oluşturmasına da olanak sağlıyor. Bu kanallarda haber paylaşımları, güncellemeler ve daha birçok gönderinin binlerce kullanıcıya ulaşması sağlanıyor. Bu da platformu geniş kitlelere yönelik propaganda için kullanışlı hale getiriyor.

HANGİ AŞIRILIKÇI EYLEMLER TELEGRAM’DA ÖRGÜTLENDİ?

Türkiye’de son dönemde ırkçı ve hayvan düşmanı grupların şiddet eylemleri için Telegram gruplarında örgütlendiği biliniyordu. Eskişehir’deki saldırının ardından da Telegram’daki çeşitli aşırılıkçı gruplarda Arda K.’ye yönelik övgü dolu yorumlar yapıldığı göze çarpıyor.

Arda K.’nin örnek gösterdiği Crischurch saldırısının faili Brenton Tarrant da saldırıdan önce manifestosunu Telegram üzerinden yaymıştı.

6 Ocak 2021’de ABD Kongre Binası’na yapılan baskının da Telegram gibi platformlar üzerinden koordine edildiği biliniyor. Özellikle QAnon, Proud Boys gibi gruplar, Telegram’da organize oluyor.

DISCORD’DAKİ ÖRGÜTLENMELER

2017’de ABD’nin Virginia eyaletindeki Charlottesville’de 500’den fazla beyaz üstünlükçü ve neo-Nazi’nin bir araya geldiği yürüyüş, Dicord’un da bu tür örgütlenmelerde nasıl kullanıldığını gündeme getiren olay olmuştu.

Charlottesville’den sonra Discord, eylemi düzenleyen Unite the Right grubuyla ilişkili bir dizi hesabı temizlemişti. Şirket, “Discord’un misyonu, insanları oyun etrafında bir araya getirmektir” açıklamasında bulunmuştu. Grup bunun ardından Facebook Messenger ve Telegram gibi şifreli mesajlaşma uygulaması olan Signal’e taşınmıştı.

Discord gerçekten de video oyunu tutkunlarının topluluk ve iletişim kurmasını sağlamasıyla biliniyor. Ancak şirket, bugün çeşitli teknoloji gruplarından yayıncılara ve şirketlere kadar topluluk odaklı çalışılan birçok sektöre platform sağlıyor. Platformun 300 milyonluk kullanıcı kitlesi halen çoğunlukla oyunlarla ilgili sohbet eden insanlardan oluşuyor ama derinliklerinde gamalı haçları takas eden veya ırkçı meme’ler üreten gruplar da mevcut. Bunların “Nazism ‘n’ Chill”, “Reich Lords”, “Rotten Reich”, “KKK of America”, “Oven Baked Jews” ve “Whitetopia” gibi isimleri var.

Data & Society Research Institute’ta medya araştırmacısı Joan Donovan, “Discord bu aşırı sağ gruplar arasında her zaman yer ediniyor” diyor:

“Taciz kampanyalarının çoğunu düzenledikleri yer burası.”

Discord toplulukları aslında işyerleri için geliştirilen iletişim uygulaması Slack’e benziyor. Platformun tıpkı Slack gibi ücretsiz sunulan topluluk sunucuları var. Özel veya herkese açık olabilen bu sunucular sadece iki kişiye veya binlerce kullanıcıya ev sahipliği yapabilir. Buralarda bireyler hem mesajlaşabiliyor hem de canlı toplantılar veya yayınlar düzenleyebiliyor.

Bu Discord gruplarına davet linki olmadan girilememesi ve kullanıcıların gerçek adlarını kullanmak zorunda olmaması da belli bir miktar gizlilik sağladığı için aşırı sağ başta olmak üzere siyasi örgütlenmelere olanak tanıyor.

HİZMET ŞARTLARI VAR AMA İHLAL EDİLİYOR

Aslında hem Discord’un hem de Telegram’ın hizmet şartları tehdit, şiddet, taciz ve yasadışı unsurlar içeren gönderileri yasaklıyor. Ancak şirketler sunucuları ve grupları aktif biçimde izlemek yerine genellikle kullanıcıdan gelecek raporlara bel bağlıyor.

Bu durum da söz konusu içeriklerin uzun süreler boyunca platformlarda kalmasına yol açıyor. Aynı zamanda bu grupların ayyuka çıktıklarında isimlerini değiştirmesi ve kendilerini şikâyet eden kullanıcıları gruplarından atarak faaliyetlerini sürdürmesi mümkün oluyor.

2020’de bu gruplara sızan gazeteciler, Discord’daki neo-Naziler ve QAnoncuların yazdığı 10 milyon mesajı toplayıp ifşa etmişti. Bu tür ifşalar şirket yetkililerini harekete geçirmede çok etkili oluyor.

ANARŞİDEN AŞIRI SAĞA: 4CHAN

2018’de Alek Minassian adlı 25 yaşındaki bir gencin Toronto’da kiralık minibüsle yayalara çarparak 10 kişiyi öldürüp 15 kişiyi yaralamasından sonra gazeteciler bir tür manifesto ortaya çıkarmıştı. Manifestoda “Çavuş 4chan ile konuşmak istiyorum… Incel İsyanı çoktan başladı!” yazıyordu.

4chan 2000’lerin başında manga, anime ve Japon kültürüyle ilgili öğeler üzerine tartışmalar yapılması için tasarlanmıştı. Ancak zamanla buradaki meme kültürü platformu aşırı sağın sığınağı haline getirdi. Öyle ki Minassian, söz konusu manifestoda aslında 4chan’de yayımlanmış bir meme’e gönderme yapıyordu. Diğer bir deyişle katliamını 4chan’e ithaf etmişti.

Bu platformun da en belirgin özelliği anonimlik. Kullanıcı adı veya kayıt işlemi olmadan içerik paylaşabiliyor. Bu, kullanıcıların özgürce ve sansürsüz bir şekilde fikirlerini ifade etmelerine olanak tanırken aynı zamanda platformun kötüye kullanımına da yol açıyor.

4chan yüzlerce farklı panodan (board) oluşan bir yapı. Her panonun kendine özgü bir konusu ve kuralları var. Örneğin “pol” panosu politik tartışmaların döndüğü bir alan. Platformun sağladığı bu çok yapılı sistem ve anonimlik nedeniyle buradaki içeriği denetlemek de zorlaşıyor. Bu yüzden birçok 4chan daha önce birçok ülkede inceleme altına da alınmıştı.

Birini seçmek zorunda mıyız?

Aşırı sağcıların online ortamda örgütlenerek skandal eylemlere imza atmaları tam da kullanıcıların sosyal medyadaki mahremiyetleri konusunda bilinçlendiği ve gizlilik talebinin arttığı dönemde geldi.

Nitekim Telegram, Signal, Mastodon, Discord ve daha birçok uygulama kullanıcının Meta gibi büyük şirketler karşısında verilerini koruma ve anonim kalabilme ihtiyacına hitap ediyor. Ancak bu mahremiyetten aşırılıkçıların da yararlanması nedeniyle merkeziyetsiz ve anonim uygulamalar giderek daha fazla eleştiriyle karşılaşıyor.

Diğer bir deyişle bugünün sosyal medya ortamı kullanıcılara iki seçenek sunuyor: Kişisel verilerini büyük şirketlerin kullanımına açmak veya denetimden uzak platformlarda nefret söylemlerine maruz kalmak.

Oysa hızla gelişen teknolojiler sayesinde hem kullanıcı mahremiyetine hem de nefret söylemlerinin denetimine olanak tanıyan yeni seçenekler üretmek mümkün. Başka yazılarda bu olanakları tartışmak dileğiyle…

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
283AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin