yaklaşımlarÖzkan YıkıcıBasitlikle gerçeklere ulaşırken - Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

Basitlikle gerçeklere ulaşırken – Özkan Yıkıcı

Yeniçağ podcastını dinleyin

Bilgileri yeter ki doğru kavrayalım. Birikimle geçmişten gelen deneyimime de baş vurayım. Böylelikle ansızın günceleşen konularda çok basit sonuca varmanın da tadına varırım. Yeter ki kavramları doğru dürüş yerine koyalım. Çelişkisini gerçekten yerinde kavrama düşüncemiz olsun. Örneğin son günlerin basit gerçeği gibi: yalana gerçek dememe, hukuksuzluk ve otoritede, hukuk ve yassayla yorum yapmama gafına düşmeyelim. Bu yazımda basit gerçeklik ile sizi önemli sorunun içine taşıyacam.

***

Herkesin nerede ise arabası var. veya araba sürmeği bilir. Araba da yakıt kulanır. Siz normal benzin yerine kirli benzin korsanız, arabanın en hahfifiyle makinesi ne olur? Bu basit düşünce kavrayış, bizi günümüzde iyice gelişen elektrik kesintielrinin bir halkasını doğru hemen anlamamıza yardımcı olur.

Özellikle sgandal ve yanlışlarıyla ünlü olmakla kalmayan, yalanlarıyla da kocaman Çin sedi tipi duvarla güçlenen üstel, baş makama oturunca elektrik kurumunu da kendine bağladı. Bağladıktan sonra elektrik alanında yeni idiyalar da yayıldı. Tek bir farkla, karşılık verilmedi. Yalan kulanmaktan da son güne dek kaçınıldı.

Neydi olan: ihalesiz yakıt alma kararı sonrası bazı uygulamalar şüpeye, şüpeler de yanıtlanmana ile gelen etkili dumanından kesintisine elektrik konusuna takıldı. Alınan ihalesiz yakıtda rüşvet bölümü oldukça yaygın konuşturlurken, ihalesiz yakıtın tahlil edilmeyip kirli yakıt kulanıldığı durumu da giderek daha geniş eklerle güçlendirildi. Makamdan yanıt yok. Yok da en basitiyle Teknecikteki zehierleyen duman hem daha kara hem de daha yoğun şekilde yayılması da korkuları tetikliyordu.  Ama en azından gelen yakıtın tahlileri hiç yayınlanmadı. Gelen bilgilerle kazan diplerindeki çamur kiri de olayı daha da doğrulatır kanıt idi. Ama tüm idiyalar ve yeni verilere karşın yakıt tahlileri yayınlanmıyor. Daha doğrusu idiyalara göre tahlil yapılmıyor.

İsterseniz, daha da yoğun artan konut ve nifusu da katın. Kirli yakıtla en basiti santraldaki yıpranma düşünülür, artan nifusun da yenin n elektrik ihdiyacını katarsak, neden elektrik kesiliyor sorusuna daha kolay yanıt veririz.

Tam da gerçekler etrafta istenmese de bazen bilgsizce de yayılırken, birden teknecik baskını yapıldı. Başk makamcı resmen atıp tutu. Ağzından çıkanı sanki kulağı duymuyordu. Kendi de biliyor ki halka rağmen Türkiye gerçeği ile koltukta oturuyor. Jet sgandalından tutun, adapas rezaleti ve en son elektrik ve ihalesiz yakıt konusunda onu yine de baş makama direk Türkiye oturtu. Hem de kendi partisi dahi onay vermeden..

Böylesi koşuların keyfi lideri de ancak kendine has kuralla iş yapar. Söz söyler. Nitekim Teknecik ve elektrik genelindeki sorulara yanıt yerine, klasik düşmanlaştırma paranoyası kültürü laflarına sarılıyor. “sabotaj” suçlamaasını yapar. Öyle acemice yapıp güç zehirlenmesiyle davrandı ki birçok yakın kesimi dahi inandıramadı. Yine de yandaş medya bu yalanı sıkılmadan savundu.

Elektrik konusu böylelikle bazı kesimler için karşı suç uydurma kolaylığı sağladı. Hukuk ve gerçeklik mi, şimdilik başka tarihe brakıldı. Ama sanki yöneten sendikaymış gibi de suçlama yapıldı. Oysa onca engele rağmen yargı dahi ihalesiz konusunda verilen milyonlarca kararın kararını dahi aldı.

****

İkinci basit gerçeklikle devam edelim: en basit hukuk öğrenen, yasal uyum dersi alan normal işleyen demokratik ülkelerde, şunu anlar… Anayasa en üst hukuki kurumdur. Vekil anayasaya bağlı kalacağına, en üsteki başkan veya cumhurbaşkanı da hem uygulayacağına hem de korıyacağına dayir yemin eder. Öyle boş yemin değil: namusu ve şerefi üzerine yemin eder. Nitekim, normal kurumsal işleyişte olan, kuvetler ayrımı kuralına göre belirlenen demokratik devletlerde, anayasa kararları bağlayıcıdır. Tüm çelişkilerde de en üst anayasa mahkeme kararları kesin belirleyicidir. Hukuki hükümdür. Onun için yargının sistemin korunması için önemli yapı olduğu imgesi kulanılır.

Buraya kadar ki bilgiler biraz hukuk bilen, bir yere giren için bilinmesi gereken net kuraldır.

Son Türkiede Can Atalay olayınile şu yaşandı: anayasa hükmüne rağmen alınan birkaç net karara karşın Atalay hem tutuklu hem de alınan görevi alma durumuna uyulmadı. Son meclis girişimi de onun nedenli sacı olduğunu açıklıyor. Anayasa Mahkemesi net şekilde, Atalayın görevinin düşürtüldüğü Mecliste okunma durumunu hükümsüz kabul ediyor. Yeniden Atalayın vekiliğini açıklıyor. Ama yeminlerinde anayasa bağlılığı yapan birçok iktidar vekili bunu yok hükmüne soktu. Bir anlamda hukukun en üst kararlı organı yok sayıldı. Daha kötüsü, anayssaya bağlı ve onun kararlarını uygulamak zorunda olan meclisten mahkemeye, hiçbiri tanımıyor. Buda net şekilde, devlet hukuku veya hukuknilkeleri konuşulurken, pratikte geçerli olmadığının örneğidir.

Yetmedi: meclis anayasa kararını okumayı yapmadığı yetmedi, meclis merdivenlerinde kan döküldü. Sahalardan meclise saldırganlığı ile ünlenen A. Ö. Konuşan vekili yumruklar. Üstelik Alpay bey meclis idari başkanı. Bir anlamda meclisin güvenliğini sağlayacak idarecidir. Güvenliği koruma yerine, yumrukla adeta nasıl bir anlayış gelinişinin yanıtına giriyor

***

Kısaca, Kıbrısın ilhaklaşma sömürgecsel gerçeği ile Türkiyeleşme sürecini yok sayarsak, Türkiyede otoriteleşme ile yeni rejim geçişini okumaktan kaçarsak, yukardaki gelişmeleri anlamak zor olur. Hele K. Kıbrıs ile Türkiyensaydamlaştırma reti ile uçurumlaştırırsak, hiç ortak yorumlayamayız. Son olaylar bu gelinen sonucun sadece acı birer örneğidir. Türkiede anayasa veya K. Kıbrısta Ünaldan başbakan çıkarmanın pratik birer güncel yaşananı haline varılır.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
282AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin