Önceki yazılarımda ötele, darbe sürecinde adamız ve bölgemiz koşullarını anlatmaya çalıştım. Bunu tamamlayan uluslararası koşulları da ekleyerek konunun taşlarını yerine koymaya çalışacam.
***
Kıbrıs gerçeği ile sistemin genel bakışı çakışması önemlidir. Adanın batı emperyalist sistemde oluşu, dış dinamiklerin etkin olması ile garantörlük sistemiyle adanın resmen kulanım kısgacına alınması sonucu, uluslararası durum, ada için önemlidir. Kulanılan çok yönlü oluşu ve genelden bölgesele, adada hegemonya kurma mücadeleleri, müdahale zeminlerinde de birçok onayın da olmasını dayatmaktadır. Nitekim, Türkiye Atmışdört gibi belirli dönemlerde müdahale etmek istese dwe ABD başta olmak üzere izin alamaığı için de yapamadı. Yetmişdörtde ise bunu izinle yaptı. Yine Kıbrısla alakalı genel öneriler veya uygulamaların da uluslararası boyutu tartışılmazdır. Zaten
En başta anlaşma dahi yapılma koşulu garantörlerin de onayının olması bunun kanıtıdır.
****
Gelelim Yunan cuntası tetiklemesiyle gerçekleştirilen darbe dönemindeki konumlanışa. Dünya genelde önemli krizlerle geçiyordu. Çinhindinden gelen emperyalist yenilgiler, sistemin sol paranoyasını artırdı. Kuşkular ve kurgular aldı başını gidiyordu. Kıbrıs da nasibini alıyordu. AKdenizin Kübası veya Makariyosa Kasro lakabı takılması tesadüf değildi. Bu arada Amerikanın dışişleri bakanının adıyla anılan Kisincir stratenjileri de pratikte yer bulmaya başladı. Bu stratejilerden biri de Viyetnam yenilgisi sonrası geliştirilen stratejiydi. Direk ABD yerine bölgeseln ülkelerin Yeni sömürge ülkeler kanalıyla müdahaleler yapılmasıydı. Özellikle de sorunlu görülen veya tehlikeler algısının yaygın düşünülen bölgelerde de yetmişler ortasında gerçekleştirildi.
Kıbrıs, Batı Sahra, Doğu Timor, Filistine arşı Lübnana Suriyenin girişi, Umanda Dofar hareketini bastırma gibi belirli deneyimler yapıldı. Doğu Timor dışında ilhaklaşma ve katletme uygulamalarınınb sonuçlarından kurtulan da olmadı. Çoğu ya unutuldu veya yeni yapıyla ilhaklaşma süreçlerinde kurunsalaştı.
Yine ayni dönemde petrol krizi yaşanıyordu. Tesadüfe bakın: tam da o yıllarda Kıbrıstaki enerji haritası da çıktı. Tam da harita çıkarken Makariyosun Sovyetleri ziyaret etmesi de başta ABD develtini endişeye soktu. Zaten varolan sol panaroyasına bir de enerji pazarlık kurgusu da eklendi. Buda zaten darbe isteyen Yunanistan cuntasına da yarıyordu. En azından cunta sonunu geciktirme, ayakta kalmakniçin Kıbrısta darbeyi ısrarla Amerikadan izinle istiyordu.
Bunlar uetmezmiş gibi, ortadoğuda Yetmişüç Ekim savaşı da yaşandı. İsrail arap salvaşı sonuçta yeni Kisincır hamlelerine de alan açıyordu. Ortadoğu denilip de Kıbrısı ayrı tutmak olmuyordu. Yine o dönemde Kıbrıstaki üstlerin kulanıldığına dayir epey idiya vardı.
Sovyetle olan ilişkide ise sertlikten limoniye geçiş vardı. Zaten Sovyetler Amerikan alanına karışmıyordu. Yunuşama ve barış adına adeta emperyalist alanda olanlara fazla müdahil olmuyordu. Buda emperyalist yapıya ilaç gibi geldi. Nitekinm, atmışdört ve atmışyedide Kıbrıs konusundaki Sovyet tavrını yetmişdört darbesinde görmedik. Makariyos bunları tam okuyamadığı da anlaşılıyor. Özellikle bloksuzların gücünü abartı. Kendine dokunulamayacağını zannediyordu. Uyarılara rağmen “ki Ecevit de vardı”” dikate almadı. Buda darbe gelince yaşayarak bedeli ödedi.
Özetlenen bu görüşlere bir de Amerikan önemli sorununu eklemek şart. Tam da darbe dönneminde Amerikada saray krizi çıktı. Kisincir bunu kulanıp ipleri eline aldı. CİA ile operasyonlar yaptı. Kıbrıs darbesinde CİA etkisinin olduğu o dönem kesin gibi konuşuluyordu. Ama Kıbrıs bir adaydı ve Akdenizdeydi. Ortadoğu yeni hamleleri, yeşik kuşak girişimi gibi siyasal hamleler, Kıbrısı da içine alması da gayet normaldır. Darbe ve sonrasında ince pek görülmeyen çelişkiler de yaşandı. Angloamerikan diye atlandırılan blok Kıbrıs sorununda kendi içinde çelişkiler yaşadı. Bunu Kıbrıstan Amerika ve İngiltere elçiliği ile teması olan kişiler dahi aktardıklarıyla da anlaşılıordu.
Örneğin Amerika ve özelikle Kisincir Makariyosun silinmesini istiyorken, ibgiltere Makariyosun örneğin öldürülmesine karşıydı. Nitekim darbe dönemmminde Makkariyosu kaçıran ingiltereydi. Böylesi ince farklılıklar da vardı. Fakat, birleşilen nokta darbenin yapılması ve adanın fiylen ikiye ayrılmasıydı.
Kısaca, zaten baştan Kıbrıs siyasal yelpazede konumu malumdu. Uluslararası anlaşmalar ve garantörlüklerle de iş cidiye alıdı. Arada engelerle bazı kararlar ya yapılamadı veya ertelendi ancak, tüm önerilerde Kıbrısın bağımsızlığı yoktu. Açerson planından Yetmişdört darbesi hep Kıbrısın praçalanmassı veya adanın fiylen ikiye ayrılıp ilhaklaşmasıydı. Hat da yetmişsekizde Ecevite AET tarafından yapılan Kıbrıs önerisi de böyle idi. Bunlar darbenin neden yapıldığını anlamada önemli birikimlerdir. Faşist darbe olarak anılırken, Eyoka gerçeği veya TMT talepleri hep buba yöneliktir.
Kısaca, Buraya kadar, yetmişdört darbesinin hangi koşulalra göre gerçekleştiğinin geniş alanlı özetiyle anlatmaya çalıştım. Sıra, darbenin yapılışnşekli ve sonuçlarınangeldi.