yaklaşımlarÖzkan YıkıcıMayıstan hazirana geçtik - Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

Mayıstan hazirana geçtik – Özkan Yıkıcı

333 Takipçiler
Takip Et

Yeniçağ podcastını dinleyin

Bu hafta sonuna gelirken, Mayıs ayına elveda ve Hazirana merhaba dedik. Artık senenin ortasına doğru pupayelken gidiyoruz. Mayıs ayının son günü Cumaydı. Cuma gecesi tam da Hazirana geçerken, hafta sonu donukluklarına da güvenilerek kararlar da alındı. Malum elektrik zamı yapıldı. Klasikleşen ve cepleri yakmasına rağmen lafla geçiştirilen tepkielrin zamı gelip yakıyor. Bir başka tuhaf karar da duyuldu: türükteki değişim. Nerede ise ha geldi ha gelecek olan ital et üzerine tüzükte değişim yapıldı. Kısaca zeti: karar alındı ve uygulanmaya kondu. Kim hatırlatı bilemem, ama bakıldı ki ital et tüzüğüne aykırılık varmış denip bir madesi değiştirildi. Sekiz ay kuralı üzerinde oynandı. Nedeolsa tatil dönemi. Donuklaşan durum hakimdir. Üstelik Haziran sıcaklığı yükselir, bazı “törenler ve gün” nedeniyle ahali oyalanıordu.. buna bir de panayırlar eklenince işler ttamamdı.

Nedense yaklaşık on gündür süren ve epey sasyanel davranışlarla da gürü

Ltü yapılan Hayvancı eylemi bıçak gibi kesildi. Doğrusu kimse ne sorguladı nede fazla dedikodu yaptı. Sadece yine atanmış talimatcı baş makamcı yine tuhaf yalanların hamasi defterine yeni satır etklemesi de olmadan olamazdı: “Güneyden gelen ne üdüyü nbelli olmayann etler” ifadesi adeta yalanın da sınırını çoktan aştı. Halbuki vatandaşlar kulandığı ifadei adeta kendine yöneltip güvensizlik diyordu. İtal edilecek etin ne olduğu bilinmiyor. Şener Leventin de hatırlatığı gibi “seksenlerde köpek maması yapımında kulanılan et”örneği de hafıza kaybınnın bir yerine konuldu…

Hazirana geçtik. Geçerken dahi kendimizin gerçekleriyle yeniden tanıklaştık. Öhyle tanışlaştık ki haftanın sonuna gelirken dahi yaşananları bir çırpıda sildik. Mayısın gidşi gibi yaşananlar da belek kaybına doğru gönderildi. Oysa salt hayvancı eylemi değildi: bir yıl önce alınan geminin hem de birçok rant kokulu bilgisiyle birlikte nasıl satışa çıkarıldığı haberi yayıldı. Serhat incirli bu konuda epey aktarım yaptı. Yine Konyalı şirketin Mesaryadaki arsalarını istanbulda satışa şunması da başka önemli bilgiydi. Bunu kimse konuşmak istemedi. Bazı kesimler denilen kişileri tabi bu kervana eklemiiyorum.. ama yine soru net duruyor: ansızın ne oldu ki hayvancılar eylemi sonlandı. Öyle sonlandı ki bazı sendikaların da eylemlerle destek vermelerine rağmen, ansızın teslimiyet açıklamalarla olay bitirildi. Bitirilirken dahi hala çekilen ahkam nutuğu ise gelecek için ayni eylemlere verilecek desteklerin de imajını epey kırdığı da kesin.

Bazı bilgiler bana geldi. Telefonların işlediği de söylendi. Daha net olarak kanıtlayamacam. Fakat, söyleyenler ve olanlar birbiriyle örtüşüyor. Kimisi duymazlığa kimisi de daha fazla delil bekleme durumunda. Zaten bazı telefonları alan kanıtlamaz ise kolay kolaynsöylenemez. Fakat, tekrarda yarar var: Türkiye gerçeğini sakın göz ardı etmeyelim. Hele de son atanmış hükümetin ne derecede tutsak olduğunu da hergün yaşıyoruz. Ama madalyonun öteki yüzü de var: hayvancılar birliğinin de duruşu da belli. Son tırmanma ile kulanılan bazı diler aslında örgütün temel anlayışı değildi. Bir de malum hayvancı başkanı ile şimdiki bir makamcının da kişisel sorunları da var. bundan önceki hayvancı eylemlerinin de nasıl sonlandığı ve bir kısmının söylenmediği de hatırlandı.

Yanlış algılar da kulanıldı. Abartılar oldu. Toplumsal direniş dencek laflar yayıldı. Teslimiyet talimatcılar da vardı. Sistemi koruma adına ordaydılar. Fakat yetki kulanımı da sınırlıydı. Şunu belirtecem: Üstel değil de başka eski başkanlar olsaydı bu gelişme  ilgili konuma gelinmezdi. Ek olarak polisin ntutumuhmu da fazla abartılamaz. Başka eylenlerde bunu aramayın. Sıraladığım bazı olgular ise neden Hayvancı eylemi ansızın kesildi noktasına biraz deşenler de yanıtını bulur. Zaten başlangıçta karışıktı. Hem anlaşma hem çelişki birlikteliği vardı. Hat da ortak protokol imzalayanların dahi ertesi gün nasıl karşıtlaştığını da hep yaşadık. Hem yönetim hem de Haycancılarla yapılan birliktelik protokolerinin nasıl savrulduğunu yaşadık. Sonuçta giderek bu karmaşa salt et italine doğru tekleşti. Onda dahi ortaklık yoktu. Anlatılan sorun ile yapılanlar oldukça yüklkseksen derece farklıydı. Klasik hayvancı eylemlerinden birini bu defa biraz daha gürültüyle yaşadık. Yönetimdeki teslimiyet gerçeği ise hep daha da hissedildi. Probaganda aygıları da dilediklerini söyleyip, karşıtına veriştirdi. Öyle veriştirdi ki demeğin gitsin. Takeci gazeteciler fırsat bu fırsat deyip, özeleştirme ve sendikalara veriştirdiler. Partiler partileri siyaset yapmakla suçladı. Keskin destek verirken, nasihatnamelere dönüşleri de yaşadık. Herkes olduğu noktadan kendine göre birilerine mesajı verdi. Kamuoyu oluşturmaya çalıştı. Fakat, olmayan kendi önerileri ve eğer varsa hayvancı boyutundan genel sistem görüşlerini de öğrenemedik.

Konunun öözünde sistemin ta baştan başlayan oluşumundaki gelinen noktayla kanıtlanması na dokunan olmadı. Oysa ben konuyla alakalı köylüm Arif Hocayla birlikte teşvikten yandaş kayırmacılığına dek uygulanan genel sistemi eleştirdik. Teşvik vererek ve bunu çok kötü olmayana da verme politikası uygulandı. Bu yüzden şimdi bunlar da saçıldı. Ama kimse kendi sorumluluğunu da belirtmedi. En önemlisi, her konuda basit sorgumuzla karşılaştık: nifusun bilinmediği bir yerde ne ihtiyaç nede planlama yapılabilinir. Hayvancılık ve özünde et sorunu da bunlardan birisidir. Ek olarak kaçakçılık etiketini sorunda seslendirildi. İtal üzerinden birilerine rant kazandırma da kuşkularla konuşmalarda yerini buldu. Hat da şu aldı ve buna vermediler sohbetleri dahi yapıldı. Ama K. Kıbrıs gerçekleri hiç söylenmedi Aman dokunmayalım korkusu ve rant çıkarı bunu hep engeledi. Öyle engeledi ki dileyen dilediğini yalanla savurdu. Sonra; ansızın kesildi. Hem de en keskin eylemler ve küfürlü koltuktan yayılannküfürlere rağmen. Birileri de arada fısıltı veya tanıdık itiraflarıyla telefonlardan söz etti. Şimdilik bu telefon olayı öylesine salandı durdu. Ama herkes ilip de konuşmadığı gerçek, durup durmadan ansızın bu işin bitmediğidir.

Mayıs ise sonlandı. Tüm sıraladıklarım Mayısta kaldıf. Şimdi Hazirandayız. Yeni gündem de geldi. Elektrik zzamı. Sürpriz mi hayır. Rantların, yağmaların, verilen özele kıyaklar ve ihalesiz yakıtlar.. hangisini saysam ötekisi eksik kalır. Alınıp övülen jeneratörlerin dahi pahalı mazot kulanımı veya bozulann jeneratörlerin tamir edilmeme bilgileri uçuşup gidiyor. Zehirleme teknecik hikayesi artık doğup da gençleşen çocuk gibidir. Ama elektriğe zam geliyor. Öyle zamlar ki yenilen ratnları mahkemelere dek kanıtlanan zarar etirmelere rağmen işler devam deniliyor. Sisetm böyle kuruldu ve devam edecektir.

Kısaca, Mayısa elveda dedik. Satışa çıkarılan Mesarya arazileri, hamasi dalgalandırılan sözlerle alınıp alınırkende elden çıkarılmasına dek hep pis kolkuların yayıldığı Ada Yetnişdört gemisi, Ersinin Avusturalyan ziyaretinde görüşüp övdüğü vekilin durumu hepsi bir K. Kıbrıs klasiğidir. Mayısın sonunda da tüzük değişimi ve zamla Haziranınn kucağınanateş topu konuldu. K. Kıbrısın tarihi gerçeği bu. Gelecek planında da ne olacağı da şimdiden karşımıza getirildi. Yeni Haziranda iyi yorum da yapma umuduyla.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
334AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin