Avrupa parlemento seçimleri devam ediyor. Hafta sonu Kıbrıs cumhuriyetinde de yapılacak. Kuzey katılım bakımından yurtaşlar olmasına karşın, oylarını güneyde kulanacak. Bu dahi saptırılıyor. Kimi kalkıp, burada da sandık kurulsun diyor.. kimisi iki parlementeri biz ssçelim önerisini sunuyor. Benzer görüşler havada uçuşuyor. Bazıları ara bölgede sandık olsun talebini konuşuyor. Fakat bu konularda hiç gerçeklerle birlikte davranan da pek yok. Kulanın diyen ile ret eden, koşullarla değil de kendi o anlık duygularıyla sözler sarfediyor. Hat da yapılan önerilerin neden kabul edilmediğini dahi konuşmaktan korkuyor.
Hemen bir örneği verelim: ben dahi bilmiyordum. Sonunda şunu öprendim. Ara bölgede sandık kurulma uygulaası gündeme geldi. Bunu Türkiyenin engelediği de kesin. Göte ensütüsünde kurulacak oy sandığını Türkiyenin engelediğini birkaç aday vekil söyledi. İlgnç sorgu da şu: Akelin neden bunun seslendirmediğini de ekliyorlar. İster istemez ta Annanb planına dek beynim uzandı. Ozaman da Akel bazın önerilerinin ret edilmesi edilmesiyle, hayıra kaymak zorunda olduğunu hala söylemiyor. Tabi bizde de gırlalar gidiyor. AB konusunda hep eleştirisel ve öteki davranışla rol alınıyor. Sanki her konuda özel sandalye ve etnik ayrım sığıntısı parnolaaştır. Bir örneği de aktaralım:
Eğer Kopenhakta saklanma yerine imza atılsaydı Kuzey de AB direk üyesi olacaktı. En azından Annan planı öncesi AB üyeliği kabulense şimdiki durum olmayacaktı. Başka konular konjuşacaktık. Bu dahi hatırlatılmaz. Neden bu seçki yapıldığı sorgulanmaz. Kopenhak süreci sonrası Güney AB üyes olurken Kuzeyde mukta-esebatın uygulanmayan yer olarak kayda geçti. Tüm günümüz olumsuzlukların temel noktası o kaçıştır. Yine Kopenhakta imzalamama kararı, direk Türkiyenin yetkililerin ve Denktaşın olduğu toplantıda alındığı da artık biliniyor. Buda söylenmez. Sadece “AB bizi göz ardı ediyor”laflarıyla madurieytle savunma oluyor. Her gelişmede Kuzeye de olsun denilirken, bunun istenmediği siyasal karar hep unutuluyor.
Hatırlatığım gelişmeler sonucu, günümüz seçimlerinde olanların temelinde yatıyor. Hem ırksal talep hem de kuzeyde sandık kurmaları durumları nedense gerçekleriyle birlikte ele alınmıyor. Buda resmi idolojik sömürge kalıcılaşmasının da kökleşmesini de oluşturdu. Zaten dikat edin, Kıbrıs cumhuriyetinde oy hakı olan ile TC seçimlerinde oy kulanma hakı bulunanların sayısal rakamları çok şeyn anlatır. Numnları tekrar tekrar yazmak zorunda kalmak da hafıza kaybı ve resmi kültürleşmenin epey yaygınlaşması ile bilmemenin teslimiyetin ta kendisiyle yaşamamızdır.****
Sonuçta Pazar günü Avrupa parlemento seçimleri yapılıyor. Yedi liste var. seçilecek vekil de etnik kimlikle değil resmen oradaki siyasal guruba göre yerini alacak. Kuzeyi savunan değil AB vekili seçiliyor. Yeri gelecek Filisin konusunda oy verecek. Zamanı gelecek Ukrahyna savaşına tepki koyacak kişi de olacak. Tercihler ilerde Avrupa parlementosundaki faşist yükselişi duyuracak ve buradaki sorunları da taşıyacak siyasal duruşlar da gerçekleşecek. Kuzeyde probaganda yapamlar oldu. Ama etnik kimlikle algısalık ile gerçekleştirilen seyahatlerin duygusalığı toplanacak. Doğru olan bir durum da şu: AB olanaklarıyla gezen, burs alan ve nenzeri projelerden yararlanan insanlarımız var. bunlar fonlarla destekleri birleştirirse, Kuzeyden oy artar. Ama fonla alıp da birkısmının yaptığı gibi “bu bizim seçimimiz değil, Türklere de iki sandalye verin” demeleri olaydaki nedenli başarı sorusunu da sordurtuyor.
Kuzey Kıbrısta tuhaf teslimieyt kültürü oluştu. Hem işbirlikle alma hem de ret etme. Yerine göre konuşma. Öyle ki söylemesem olmaz: Niyazinin Akelden aday olmasını talep edenler dahi bir kısmı sanki onlar değilmiş gibi davranıor. Kıbrıs cumhuriyeti, AB ve Türkiye üçkeninde oynayan kıvrak karakterisliklerimiz epey var. bir de Kıbrıs cumhuriyetinin kimliğinden bursunu alıp kulanan önemli kesim de sıkılmadan bu bizi ilgilendirmez diyor. Seçime gitmeyin veya her konuda olduğu gibi “bize bizim seçeceğimiz iki vekil” diuorlar. Söylenen değil de yaşanan, yeniden K. Kıbrıs gerçeğini anlatıor.
Seçimler Pazar günü. Bazıları kolaylık yapmak istiyor. Kimisi de üç türk aday var diyor. Görüşler malum. Ama kaypaklar da var. K. Kıbrıssta kıvraklık da önemli. Hele Türkiye ilişkileriyle oluşan beklenti ile güneyle oluşan çıkarlar arasında sıkışanlar ses bile vermiyor. Seçim ise Avrupa parlemento seçimi. AB genelindeki politikada etkili olacağı kesin. Bir faşist ile sol seçileninin farkı da burda gizli. Kötü olan, çoğu ülkede AB seçimlerine fazla önem vermemedir. Ulusal devlet seçimlerine daha önem verilir. Katılım azlığı ise militan oyu olan kesimlere yarar. Faşist iki bloklu seçime katılan faşist hareketlerin bu nedenle kaç sandalye alacağı korkulu şekliyle bekleniyor. Tam da burada Kuzeydeki katılımla seçilecek dışında Elamın da kazanıp kazanmayacağı sandalye etkisi de olacaktır. Bunu da kafanızın bir yerine kohyun.
Kısaca, Avrupa parlemento seçimleri KIbrısta da Pazar günü yyapılıyor. Tam bir Kıbrıs gerçeği ile konu yaşanıyor. Tarihi bazı kararların da unjuturularak, şimdi onun şikayetnamesi yapılıyor. KOpenhak olayı veya Göte ensütüsünde izin verilmeme tutumları akılda olması önemlidir. Cebinde Kıbrıs kimliği tutup, sonra AB fonlarından tırtıklamalar gerçekleşip, aniden AB veya Kıbrıs suçlamasıyla da kaçışlar hep siyasetin her alanında yaşanan üretilen bahanedir. Bu karışıklıkta kaç kişi katılır bilmem. Ama bana karırsa seçki AB de düşünülerek siyasal duruşun temel olmasıdır. Bunu kaç kişi söyler, doğrusu bilmiyorum. Ama şu kaypaklığı ne yazık Akel aday seçkisinden son propagandaya dek yaşadık. Hem isteyen hem de açıkdestek vermeyen liderler yüzleşmesiyle yaşadık. Akel adayınolup ben akel üyesi değilim lafıyla dda oy avlamak, bir anlamda karekterissizliktir. Bunları yaşadık ve yaşamaya da devam edeceğiz. Bakalım Pazar gecesi nasıl bir tabloyla karşılaşacağız.
