yazılariktibasHibrit savaşlar döneminde ‘etki ajanlığı’ - Ceren Sözeri
yazarın tüm yazıları:

Hibrit savaşlar döneminde ‘etki ajanlığı’ – Ceren Sözeri

333 Takipçiler
Takip Et

Yeniçağ podcastını dinleyin

İlk olarak Yeni Şafak’ta yayınlanan bir haberle gündeme düşen “etki ajanlığı”nın Ceza Kanunu’na gireceğine dair söylentiler, ANKA ajansının cuma günü detaylarına ulaştığı 9. Yargı Paketi ile somutlaştı. 38 Maddeden oluşan TCK’ya yönelik düzenlemelerin 22. Maddesinde (TCK 339’a eklenecek) “Diğer Faaliyetler” adı altında “Devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları aleyhine yabancı bir devlet veya organizasyonun stratejik çıkarları veya talimatı doğrultusunda…” diye başlıyor, biz dizi muğlak eylem sıralıyor. Bunlardan bir tanesi mesela, “Türkiye’de bulunan yabancılar hakkında araştırma yapan veya yaptıranlar”la ilgili. Yani resmi veriler doğru değil Türkiye’de aslında şu kadar Suriyeli, Afgan, Rus var deseniz bu kanuna göre suç işleyeceksiniz. Veya Türkiye’de faaliyet gösteren yabancı suç örgütleri hakkında haber hazırlasanız ‘suçlu’ çıkabilirsiniz. Taslak o kadar kötü yazılmış ki lafzından ne dediğini anlamak zor ama ruhunun neyi amaçladığı gayet açık, ülkede hükümete yönelik eleştirilerin bastırılması için yeni bir suç icat ediliyor. Üstelik hazır olun yakın zamanda bu tür düzenlemelerin başka ülkelerde de olduğu savunması gelecek.

İsterseniz önce o örneklere bakalım. Konu üzerinde yazanların aklına ilk olarak Rusya’da 2012’de yürürlüğe giren yabancı ajan yasası gelmiş. ABD Kırgızistan’da benzer bir yasa taslağına itiraz edince geçen şubat ayında Başkan Sadyr Japarov, “ABD’de yabancı ajan yasası 1938’den beri var, size serbestken bize niye yasak?’ diye sormuştu. ABD’de FARA olarak bilinen yabancı ajan yasası nedeniyle, belki hatırlarsanız, AA ve TRT “ajan” olarak kayıt yaptırmak zorunda kalmıştı. Esas büyük mevzu Gürcistan’da koptu. Tiflis’te geçen aralıktan beri yabancı ajan yasasına karşı gösteriler sürüyor, polis göstericileri gazlarken ABD ve AB Gürcistan Hükümeti’ni kınamakta, AB adaylık sürecinin zora gireceği konusunda uyarmaktaydı. Gürcistan Hükümeti fonlarının yüzde 20’sinden fazlasını yurtdışından alan kuruluşların yabancı etki ajanı olarak kayıt yaptırmasını zorunlu kılan yasanın şeffaflığı sağlamak için gerekli olduğunu söylerken AB de Gürcüleri kaybetmek istemiyor. Gürcistan’daki ya da Kırgızistan’daki yasalar “Putin / Kremlin stili” yasalar olarak etiketlenirken, Avrupa Parlamentosu seçimleri öncesi benzer bir girişim AB’den geldi. Rusya’dan gelen ‘kötü niyetli’ dış müdahalelere karşı “Üçüncü Ülkeler Adına Çıkar Temsilinin Şeffaflığına İlişkin Direktif” hazırlığında, bu yönergeye karşı olanlar bunu AB’nin yabancı ajan yasası olarak tanımlıyor. Taraftarlar ise mealen otoriter rejimlerin yaptıklarını benimsemediklerini, AB Direktifinin amacının sadece şeffaflığı artırmak olduğunu söylüyorlar. Ancak son dönemde İsrail Hükümeti karşıtı öğrenci protestolarında bile görüldüğü üzere Avrupa çok övündüğü değerleri konusunda son derece ikiyüzlü bir tutum içinde. Biden Tiflis’teki gösterileri barışçıl olarak nitelendirip ABD’deki kampüslere polis sokup öğrenci, akademisyenleri gözaltına aldırır ve de fişlerken yanı sıra “yabancı düşmanların kontrolündeki uygulamalar” (Foreign adversary controlled application, FACA) yasasıyla Tik Tok’u engellemeye çalışıyor.

Kısacası uluslararası alanda adı tam konmamış hibrit bir savaş başlamış durumda. Türkiye’de bu karmaşadan yararlanıp muhalefeti susturacak bir “casusluk” yasası peşinde. Avrupa, ABD ve benzer bir yasası bulunan İsrail için “yabancı”nın arkasına gizlenmiş düşman Rusya, Çin, Kuzey Kore gibi görünüyor ya da öyle meşrulaştırılıyor. Türkiye, Macaristan gibi ülkelerde hükümetler canı kime isterse uygulayabilecek keyfiyette olduğundan otoriter olarak etiketleniyor. Ortaya çıkan taslakta da göründüğü üzere hem Zafer Partisi’ne, hem sol, Kürt muhalefete uygulanabilir. Uluslararası alanda kime yaklaşılacaksa karşı tarafa tehdit için kullanılabilir. Sivil toplum, siyasi partiler için savunduğun hak, medya için yaptığın haber yabancı devletlerin çıkarlarıyla örtüşüyor denebilir, Bayraktar gibi şirketlere dair haber yapmak “suç” kapsamına alınabilir. Yasa taslağının gerekçesinde “Bu kapsamda iktisadi, mali, askeri, milli savunma, kamu sağlığı, kamu güvenliği, kamu düzeni, teknolojik, kültürel, ulaştırma, haberleşme, siber alan, kritik altyapılar ve enerji gibi diğer yararlar da Devletin iç veya dış siyasal yararları kavramı içinde kabul edilecektir. Dolayısıyla bu gibi yararlar aleyhine gerçekleştirilen faaliyetler de suçun konusunu oluşturabilecektir” deniyor. Ne kocaman ve muğlak bir bulut değil mi? Kurtuluşunu dış kaynakta arayan, borsasını dahi Katar’a satmış, otoritesi sarsılmış hükümet için ayrıca cüretkâr bir taslak, içeride olduğu kadar dışarıda da tepki çekecektir. Bu konuyu belli ki daha uzun süre tartışacağız.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
334AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin