Kıbrıs gibi bir adada yaşıyorsanız, onun da tutsağı olursunuz. Hele de sonradan fiylen ikiye ayyrılan K. Kıbrısta bir başkadır hayat. Öncelikle gerçeklerle karşılaşmama tavrı tabusalaştırılır. Sistemin istediği algılarla öğreti gelişletilir. Geçmişle alakalı resmen bellek silinmesinden geçersiniz. Ayrıca tüm bunlara ek bilmeme de eklenince, birçok konuyu yaşam akışında değil de öğretilen ile bazı tesadüfler arasında gidip gelirken, farkına varırsınız. Ne kendi tarihini bilme şansınız nede etrafta olanları doğrudürüs kavrama kolaylığınız vardır. Hele de sisteme karşı veya daha babsiti sorgulayan durumlar oldukça cenderede eritilir. Unuturma ve korkutma duyguları adeta idolojikleştirilir. Bir Mayıs da bunlardan biridir.***
Bir Mayısı okulda öğretimle veya aylesel yaşamla karşılaşma şansımmolmuyordu. Bu nedenle hem etrafta olanlar hem geçmişte yaşananlar yanında günün önemi de resmim idolojiden, yaşarkenki süreçlerde kavranamazdı. Bazı taşları oynatan durumlar olması gerekirdi. Çünkü, Bir mayıs herşeyden önce sistemi değiştirme ve yeni dünya seçeneğinin önemli mücadeleyle kazanılan gündür. Bunu bilmek tehlilkeliydi. Önce yok saydırtma, olmadı bu defa yanlış algıyla saptırma tavırlar hep oldu.
Örneğin, normal Kıbrıs hayatıyla öğrenseydim, birikimler olsaydı çocuklukta ELisekiz Bir Mayısının bilecektim. Fakat, sistem bunu provakasyonla kendi dünyası ekseninde geliştirdiği iiçin, önce korkuttu, katleti sonra da unuturuldu. Epey zaman brakın olayın adını olduğunu dahi hiç duymadık.
Ne zaman K. Kıbrısta sol anlayış gelişmeye başlayınca, Elisekiz olayını da öğrendik. Çünkü dünyayı değiştirmek ve buna bağlı geçmişte olanları öğrenme düşüncesi bizi ilgili olaya taşıdı. Öğrendik ki Elisekizda Bir Mayıs KIbrısta tümden katılımla kutlandı. Fakat, katılan Türk simgeli sendikacılar ya katledildi veya itiraflarla yayınlatarak konuyu orda noktaladılar. Böylelikle sınıfsal ortak ELisekiz Bir mayısı bizim tarafta epey zaman bilen yoktu. Hat da olayı yaşayan veya korkuyla ingiltereye kaçan insanlar olmasına rağmen. Sadece araştırmalarda Halkın Sesindeki bbazı itiraflar kanıt kalıyordu. Kandırıldıkları ve özür dileyen kişilerle konu anlaşılmadan gelip geçti.
Biz bunu siyasal hareket olma sürecindeki Kıbrıs geçmişi araştırmaları yaparken ulaştık. Oda bazı İngiliz yayınlarında. Nitekim tam yirmi yıl sonraki Bir Mayısta Türkiyede bazı ünüversite ve Zafer Çarşısındaki duvar gazetelerinde konuyu yazdık. Ayni yıl Türkiyedeki Bir Mayısta istanbulda Devrimci Gurup olarak pankart da aştık.***
Bir başka hatıra da şu: Türkiyede okurken, lise döneminde Bir Mayısı duyduyduk. Fakat, hala kutlanmıordu. Bizde ve Türkiyede Bahar bayramı olarak isimlendiriliyordu. Lisede o günlerde sunulan Ana tiyatrosuna gitmeğe karar verdik. Faşist eylimli tarih hocamızı da getirdik. Tiyatroda yapılan ezgilerden biri de Bir Mayıstı. İlk defa Bir Mayısı ana tiyatrosunda Ankara sanat sahnesinde duyduk. Bu daha sonra Timur selçuğun OTÜ konserinde binlerce birlikte söylemesiyle kitleselşti. Ardından Cem Karaa da ayni ezgiği okudu.*****
Gelelim Türkiyedeki Bir mayıslara: yetmişyedi yılındaki bir Mayısa ben de gidecektim. Fakat son anda Şerif Şenerin de müdahalesi ile ben Ankarada kalıp yerime başka birisi göndrildi. Ne yazık göndderilen kişi de çantasında makbuz olduğu için arabadan alındı ve oda gidemedi..
Katliyamı duyduk. Tahminimiz oluyordu. Fakat ertesi gün istanbuldan gelen arkadaşların anlatıkları ürperticiydi. Kontinatel otelden yapılan yaylım ateşi hep tekrarlanıyordu. Bu arada bana yakın olan birinin de göz altına alındığını da öğrendim.
Bu olay hep tartışıldı. Ortak nokta olayın nKonturgerila hareketi olduğu idi. Türkiyede yğkselen sosyal muhalefetin geriletilmesi amacıyla gerçekleştirildiği de epey kabul görüyordu. Hele katılımın büyüklüğü de durumu açıklıyordu.
Hala ilgili Yetmişyedi Bir mayıs katliyamı sorumluları etrafta yok. Olayın nedeni hiç açıklanmadı. Yargı süreci dahi olmadı.
******
Buna benzer birçok olayla Bir Mayıs öğrenme sürecini yaşadım. En sonuncusu da dün Sendika Org gazetesindeki yazıydı. Bunu da siz bulun. Nitekim zaman zaman öğrendiklerimizin bazılarında eksiklik veya fazlalık olmasını da böylelikle Bir Mayıs tarihi deyerlendirmelerde tekrardan anladım.
Şimdi yine Bir Mayıs günündeğiz. K. Kıbrıs veya tüm Kıbrısta hava bir başkadır. Ama Türkiye denilince, tarihi sömürge tipi faşizmin örneği yüzümüze vuruyor. Anayasa kararına rağmen devlet Taksimde Bir Mayısın kutlanmasına izin vermedi. Klasikleşen şidet paranoyası yeniden uygulandı. Oysa anayasa kararı elde tutuluyordu. Daha fenası, tam da Türkiyede bizat Erdoğanın Anayasa değişimi için partilere baskı yaptığı günlerde Bir Mayıs gerçeği haykırıyordu. Uygulatmadığı, kendi yaptırdığı anayasa gerçeği varken, anayasa değişimi deniliyor. Hani basit sömürge tipi faşizim kuramı var ya: Mahir Çayanın öngörülü tesbitiyle simgeleştirdiği ve adını ister faşizim ister demokrasi denilen sömürge kurumlaşması durumu resmen yaşandı. Anayasaya göre Taksimde daha önce yapılan kutlamama engeli haknihlaliydi. Ama şimdi yine tam da anayasa tartışılırken, birilerine yeniden olayı hatırlatı. Uygulanmayan Anayasa kararları olan yerde anayasa değişimi tartışmak nedemekti?
Kısaca, size hatıralarımdan günümüze kısa Bir Mayıs akılda kalanı sıraladım. Bunlar peşpeşe Bir mayısın da ne olduğunu anlama sürecidir. Pratikle ve sansürleri yırtarak olan öğretilerin akıldaki yeri elbet bir başkadır. Hele konuşmaya başlasam, çok anlatacak derslerle dolu Bir Mayıslar var. Ama Ruhi Suyun Bir Mayıs türküsü de bir başkadır. Onu Dostlar korosuyla olan versyonunu bulup dineliyn.