yaklaşımlarÖzkan YıkıcıGelmekte olan Türkiye gelişmeleri - Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

Gelmekte olan Türkiye gelişmeleri – Özkan Yıkıcı

279 Takipçiler
Takip Et

Yeniçağ podcastını dinleyin

Türkiye gerçeğini K. Kıbrısta hep değişik düşüncelerle ret etme geneleği çoktan kabullenildi. Öyle kabul edildi ki herkesin fısat çıkarına göre de şekillenip kültürleşti. Onun için herkesin bildiği Türkiye gelişmeleri dahi burada kolay kolay haber dahi yapılmaz. Öyle yapılmaz ki Türkiye gelecek adımlarının kaçınılmaz olarak buraya da geleceği tehlikesine rağmen olmuyor. Onun için zaman zaman Türkiyede epey tartışılırken gelişen ve dünyada dahi konuşulup da konuşulmayan durumları burada özetle de olsa aktarma zorunluluğu hissediyorum.

Türkiyeleşme gerçeğimiz hem orada olanların buraya da yansıması olurken, ayni zamanda acemice takliklerle de gülünçlükler yaşanmaktadır. Zaten birinci olguyu özelikle AKP sürecinde daha sık duyduk: “Türkiyede ne varsa, burada da olacak” itirafı övünelerk söylendi. İkinci taklik etme olayı da artık çok sırıtıyor. İki durumu hatırlatarak konuyu geçecem: birincisi, son dönemde dilerine uymasa da burada kulanılmasa dahi sık sık koltukçuların ve üst birokratların kulandıkları dildir. Birincisi arapça kelimeler sırf Türkiye resmi rakamlarda kulanılır diye taklik etmeğe çalışıyorlar. Dilerine uymadığı için de bazen epey gülünç hale geliyorlar. Ayni çerçevede yine taklit etme adına Türkiye Şahsım talimat kulanımıdır. En son örnekle Gardiyanoğlu açıkça şu kelime ile başladı: “BBaşbakanımızın talimatıyla”…

İkinci olay ise resmen Türkiyedeki gelişmelerin buraya değişik esrumanlarla çalınmasıdır. Paketlerden tutun protokolere dek üstü pandoralaştırılan gerçeklerdir. Türkiyedeki örneğin eğitim ve sağlıktaki yeni hamleleri burada da duymak, yaşamda seyretmek, daha ileri gidilerek krevatlı muhalif lider dahi “Türkiyede AKP yaparken, neden siz yapmıyorsunuz” eleştirisini dahi yapıyor.

Kısaca, yine Türkiyeleşmenin bazı uygulamalarıyla girişi uzun tutup başladık. Buna buradaki elçiden orduya, üst birokratdan sermayeci kesimine olan uygulamaları dışta brakmak zorunda kaldım.

****

Türkiyede son günlerde tartışılan önemli konu Eğitim oluyor. Çünkü, yeni prokram yayılnlandı. Daha adıyla nedenli olumsuz olduğunu algılatmaya yetiyor. Yüz yılık marif prokramı. Dikat edin Eğitim değil Marif dendi. Türkiyenin önemli eğitim uzmanı ve Bİrgün yazarı Ünal Uzman daha konuya dokunurken, bu gerçekle hedefin ne olduğunu anlatıyordu. Buna ek olarak, prokramdaki bol arapça kelimeleri de katarak, bilimden dinseleşmeğe doğru önemli hamle olduğunu açıklıyordu.

Eğirim değil de marif kulanım zaten başlangıçtan mesaj çakılıyordu. Yine birçok eğitim uzmanının da belirtiği gibi: “imamhatiplerle başarılayan dinselleşme, giderek daha net şekilde eğitimde genele yayılmaya yöneliliyor”. Bu konuda kulanılan arapça kelimeler de birçok dinsel olgunun serpiştirilmesiyle ortaya seriliyor. Hep, dini inanç ve milli denilen ifadelerle yeni dersler ve bazı bilimsel alanların engelenmesi ikileminde yerini alıyor. Demek ki kuran kurslarının çocuk yaşa dek yayılması, imamhatiplerin artırılması, okularda daha gazla din içerikli dersin konması, istenen sonucu aldırtmamdı. Onun  için daha net prokramla hedefe devam deniliyor.

AKP daha b aşlarken eğitime önemli rol verdi. Dinselleştirmeden resmi idolojik yeni nesil hedefi hep ortada dolaştı. Dört artı Dört gibi dönemler denendi. Fatih başlangıçlı prokramlar konuldu. Bunlar bazısı akılda bazısı ise unutuldu. Epey deney oldu. Tarikatlarla resmen anlaşmalar yapılıp onları okulara soktular. Yurtlar tarikatlara teslim edilirken, okul içi ders ve benzer manivi adıyla öğreti boyutları eklendi. Demek ki onca yapılana rağmen yetersiz olunacak ki şimdi de Yüz Yılık Marif prokramı piyasaya sunuldu. Eğitim değil de marif.. içerik de dil olarak arapça olurken, hep dini referanslar la hedefler konuldu. Bunun özeti, bilimsel alandan resmen dini gerici geçişin devamıdır. Bilimsel olmlayın inanç üzerinden yetiştirilecek nesi de sorgulayan ve yenileşme eyrine daha çok inançla resmen tüm ilerici gelişme koşulalrından kopmaa dek gidecektir. Herkes bilimsel okul açarken, Türkiye imamhatipler açıyordu. Olmadı.. Şimdi de tüm okulara resmen kendi siyasal kültürünü oluşturma mprokramını gündeme getiriyor.

AKP dönemi önce insanları ya özel veya imamhatip ikilemine sokmak istediler. Şimdi de bu yetersiz görüldü ki prokramıyla neyi seçenekleştirdiğini koyarak, yarının Türkiye hedefinin de insanını koydular.

***

K. Kıbrıs kesimi şimdilik konunun uzağında. Kimisi de hala sömürge kibiriyle davranıp “bizde tutmaz” havasıyla kendi kendilerini kandırma oynuna giriyor. Ama unutmayalım: orada ne varsa, buraya da gelir. Olmaz denilen ilahiyat koleji çoktan normalleşip hat da kolej ötesinde rolleri de çoktan aldı. Kuran Kurslarına katılımın yaşı ne olduğunu kimse konuşmak dahi istemiyor. Tarikatlar cirit atmaya çoktan başladı. Başta Öğretmen akademisine gelip ders verip konuşanların manevi havası da malum. Kimse yazmıyor dahi. Hat da öyle ders verilen durumlar oldu ki sanki K. Kıbrıs Dört artı Dört süstemi uygulanıyor algısıyla öğreti dahi yapılıyor. Ama olmuyor. Değiştirilen ve gözlerin içine sokulan ders kitapları değişimi de birkaç laf dışında kolaycan müfredata konuldu. Çünkü unuturuz ki buradakilerin makam aşkı ile nasıl geldikleri gerçekleri. Nitekim pişkin bir Çavuşoğlu yaşananı tekrar tekrar yaşanmasına rağmen, yalanın ayuka çıkanını söylese de oradan gelen buraya da uygulanıyor. Ders kitapları veya Kuran kursları bunalrın en yalın yaşananıdır. Pişkin Nazım ise ne dediydi: inceleyecekmiş ve böyle bir şey yoktur ikileminde kendi dahi söyleyeeklerini tam ayarlayamadı. Böyle gerçeğimiz de var.

Bizim makamcılarımızın nasıl koltuğa tortuklarını yaşadık. Bilmemiz de gerekir. Tatarından Tahsinine hepsi koltukta olmanın nedeni ortada. Nazım da ayni. Nazım hem parti başkanı olma hedefi var hem de koltuğu koruma gerçeği ikileminde. Bunlar istenene uymadıklarında başlarına nelerin geldiği de malum. Bunu en başta zaten UBP yaşadı. Kendi önemli oyla seçtiği başkanını dahi korumadı. Bir karşı ses vermediler. Onun için Türkiyedeki Marif prokramının buraya da gelmeyeceğini kimse garanti edemez.

***

Bir önemli başka gelişme de yeni yargı paketidir. Daha meclis çıkışına gelmedi. Ama dahanilk okumadan brakın demokratikleşme konusunu, yumuşama eylimini, konulan yeni suçlarla özgürlük kırıntılarını da bitirme mpeşinde. Yargıda casusluk suç dönemi de yapılacak bu gazetecileri direk etkileyecek. Dış politikayı eleştirme dahi sizi ajan suçlamasına dek getirme hukuku oluşturuluyor. Zaten karşıta nhayin ve terörist deme serbesiyeti varken, şimdi dış politika gerçeği karşısında sizi ajanla suçlandırma yargısı da yaşanacağı belli. Bu dahi yeni yargı paketinin nedenli mesaj verdiği ortada. Zaten galiba hukukn konusunun tartışırken hat da yeni anayasa denilip gündemm ponpalanırken, bizat cumhurbaşkanının yerine göre anayasa babayasa tanımadığını hep belekten sileriz. Anayasa ve AİHM kararlarının dahi uygulanmadığını da akıldan atıyoruz. Onun için son yargı paketindeki gerçekler kadar, ülkenin kendi çıkardığı yasaları da uygulamadığı gerçeğini birlikte ele almak şart. Bu rejimle nedenli anayasa babayasa oluşunu da pratikle sınamamızönemlidir.

****

Tüm bunlar olurken, muhaliflerimizin parlementerleri hem koltuk alma hem de oradan gelenle iç politik ayar apma havasının da önemi kayboldu. Hala yine de birileri Ersini azarlayıp Tufana sıra verip federasyon çözümü beklentisi sarhoşluğunda yola devam ediyorlar. Onuniçindir ki ünüversite sahte ndiploma konusunda sanki Yök bilinmiyormuş cihaletine güveniliyor. Öyle güveniliyor ki YÖK müdahalesiyle Kıbrıs ünüversitelerinin düzeleceği durumu ponpalanıyor. Tufan bunun örneğidir. İnanan da olunca sorun yok.

****

Kısaca, Türkiyede tüm yumuşama hava atmalara ve muhalif medayanın da buna kapılmasına karşın, gerek eğitim gerek sağlık gerek se yargıda önemli tehliekler yolda. Dış politika mı son Kuzey Suriye ve ırktan gelenn haberler tabi ki pek yayınlanmıyor, gerekeni fırsatla anlatıyor. Ama biz yine saptırarak devam diyelim. Amerikan Ekzomdan gaz alım alaşmasını gaz arama anlaşması diye algılayıp fonculaşannfederalizim olarak alkışlayalım. Duvara vurdukça yeniden vurmaya da devam. Bakalım bu denklem ne zaman bozulacak.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
332AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin