Artık istense de K. Kıbrısın yayılan çirkefleri gizlenemiyor.öyle gizlenemiyor ki tüm sansürlere ve kitlesel kabul görmelerine karşın, yine de kamuoyunda tartışılma derecesine artık gelmekten kurtulamıyor. Buna bir de hala işbirlikçi kesimin de gündem yaratarak saptırma çabaları da devam etmektedir. Sahtekarlık veyolsuzluk kelimeleri kültürel davranışın da ötesine siyasal egemenlik aygıtı haline gelişler, sistem içi tutumlarla da kanıtdan kanıta koşmaktadır. Öyle koşuluyor ki hangisini yazma veya kimi konuşma yarışında yetişilemiyor. Tabi ki pişkinlik de işin utanmazlık dereecesini çokta aştı: bir makamcı çıkıp “sahte değil gerçerli ifadesidir” savunması da yüzündeki pişkinlik adeta dışa vuran çirkef yalanın savunma regleksi halindedir. Diplomalar falan değil resmen eğitimden sağlığa, devlet kamulsa alandan teslim olnın rantı hepsi girilen bataklığın batışında debeleniyor. Ama olmayan önemli etki, seçeneksizliktir. Hala anamuhalefet lideri dahi beklentinin esiri olarak konuşuyor. Kendi muhalefet yapma gerçeklerle kitlesel rolunu alma yerine konuyu “polis açıklasın veya yargı sürecinde müdahale bahanesiyle” olaydan kaçıyor. Çünkü artık uzaydaki gazetecinin dahi yazdığı beklentisi vardır. Teslim olmanın icazetini yapıyor. Oysa onca çirkef karşısında hala şurdan burdan söz ederken, belekten sildiği ana muhalefetin rolunu çoktan yok satarak koltuk bakışlarını derinleştirmektedir.****
Artık her gün onca sansür korkusunu da aşan gerçekler yayınlanıyor. Sahtekarlıklar ünüversiteden üst siyasilere dek geldi. Daha doğrusu var olan dışa çıkan sığmama birikimine ulaştı. Tam da bu anda anketler de yayınlanmaya başlandı. İki önemli anket yayınlanıyordu. Kamuoyu yoklama şeklinde olarak değişik ölçümler yaptı. Her ikisinde de adeta itiraflarla algısal olgular dışa vurdu. Son Şefaflık uluslararası örgüte uygun yapılan anket araştırmaları birçok yönden artık gizlenemeyen durumu yansıtıyordu. Tabi iş anket olduğu kamuoyu araştırması yapılırken de belirli sorularla gerçekleştiği durumu da akılda tutarak yorum yapmak önemlidir. Yine de sistemin çizilen sınıra karşın en üst egemen blok birokrat siyasetçilere ne derecede güvenilmediği bulgularından çok yaptıkları çirkef açığa vuruldu. Bu önemlidir. Güvensizlikler ve yolsuzluklar harmanlaması iki anketle adeta sistemin çürümüş çökmüş derecelerini oluşturdu.
Burada yeniden rakamlarla sonuçlara yoğunlaşmayacam. Yorum yapan duyarlı insanlara bazı gerçekleri ekleyerek, onların da yorum yapmasına katgı yapmak amacındayım.
****
Anketleri değerlendirirken daha baştan bilimsel olarak şu kurala hep dikat ediyorum. Birincisi, araştırmayı yapan kesimin uyguladığı teknikler önemlidir. Amaç konu olan alanda araştırma yapmakmı yoksa birilerine sipariş karşılığı verdiği ikilemini iyice kavramaya uğraşırım. Çünkü daha baştan araştırmanın güvenirliği onu yapan kurumun güveniyle örtüşmesi gerekir.
İkincisi ise yaıt verenlerin samimiyetine de önem veririm. Özellikle baskıların olduğu, ikili oynandığı yerlerde birçok çevvre araştırma sorularına göre değil de yapanın duruşuna göre yanıt vermeler ülkemizde de bol bol yaşanıyor. Hele de araştırmayı yapan kesimin görüşlerini bilip, birilerine de yalakalık yapanlar bu saptırmayı ne yazık yapıyor. Bundandır ki anketi yapan kadar, yanıtlayanın da samimi olması sonuçlar bakımından önemlidir. Nitekim demokrat olmayan ülkeği demokrat veya karşıtı algılatma şekileri hep böylesi yanıltıcılığı ortaya sermeğe yarıyor.
Üçüncü nokta da şu: bence çokça saptırılan veya aldanan durumlardan biridir. Kamuoyu araştırmaları belirli alanlarda yapılır. Sorularla yanıtlar değerlendirilir. Elbet tüm olgu için içinde yok. İkincisi verilen yanıtlar eşitdir gerçekler değildir. Sadece araştırma alanındaki algıların yansımasıdır. Hareket ederek eşitdir gerçekler dersek, çok kolay ikili yanılma durumuna geliriz. Örneğin, ülkemiz hep özgür ve demokratır algıları son döneme dek bol bol ortaya serildi. Oysa olmadığı gerçeklerle kanıtlanıyordu. Ama ahali bunu öyle kabulenmiş gibi davranıor.
İkincisi ise sorulan sorularda bazı konular ya tabudur veya konulmadı. Eksiklikler de genel deyerlendirme fyapmayı kısıtlıyor. Ülkemizde zaten pek tartıştırılmayan kurumlar elbet vardır. Bunlar Polisten Askere açıkça gündeme pek gelmez. Hele birçok ülkede istihbarat örgütleri hiç konuşturulmaz. Bu nedenle daha açık konuşulan ve az ele alınan yapılar sonucu daha önde ve kolay olanlar kolayca sorgulanır. K. Kıbrısta Türkiye gerçeği yoktur. Elçiliğin olaylardaki etkisi de yok. Ama konuşulmayan bu olgular güvenilir alana konsa Elçiliğin iyi derecede çıkacağı da galiba kesindir. Öyle ya kurumsal not verilirken daha çok konuşulanın daha fazla eleştiri alması ikilemine de dikat etmek önemlidir.
****
Tekrkar edelim: araştırma yapılırken koşullar önemlidir. Bir de kültürel oluşum da yerini alır. Bu oluşan algıları da tetikler. Ama algısal olsa da gerçek son anketlerle sistemin kendisi bizat ayni yapıdaki egemen araştırma algısında dahi sistemi sorguluyor. Fakat, sosyal muhalefet eksikliği de başka zayıf alanı da genişletiyor. Düzelme veya kendileri de pay alma kriteri epey yaygın. Bir anket mutluluk derecesini ölçerken, mutlu olmayan ama ayni sisteme destek veren kitlesel kültürü yansıtır. İki anketde de üst siyasal elit ve birokratlara güvenilmezlik var. fakat, ayni devamda hangi parti sorusunu koysanız benzer destek de çıkar. Çünkü herkes sömürge kültürünü özümsedi. Onunla yaşayıp bir yerlere gelme hedefi var. yeniden sömürge ilhaklaşma politiği temel dayanaktır. Ozaan da şu basit çelişkiyi yaşarız: yolsuzluktan herkes şiyakyet ederken, ayni zamanda bu yapının egemen eşit yaygarasını da yapar. Normaleşen ve muhalif çıkışı dahi olmauan teslimiyet kültürünün ta kendisini yaşıyoruz. Tabi yeniden ekleyelim: hazırlanan örneğin Şefaflık araştıraştırması normal ülke yapıları eksenli oluyor. Oysa ülkemiz normal değildir. Son uygulamalar bunu defalarca kanıtladı. Türkiye gerçeği ile anket dışı brakılan yurtaş olmayan nifus potansiyeli gibi yapısal temel olgular hiç hesaplanmıyor. Almanya ve K. Kıbrıs eşit yanıtlı anketlerle yapıldı. Düşünce farkı diye veya kurumsal başkalaşımlar hiç dikate alınmıyor. Mutluluk veya güvensizlik kavramı dahi değişik kavranışı dahi yok sayıldı. Buda hep var olan ikili eksikliklerden biridir.
Değişmeyecek gerçek, sistemin hem de egemen iş çevreleri dahi artık ülkenin geldiği müsaadeli alanda dahi çürüyüp çöktüğünü kabul etmeleridir. Tabi abartı da olmaması şart. Çünkü bu sistemi hala tüm olıumsuzluklarına karşın yoktur diyen önemli kesim de var. hele seçenek hiç isilendirilmiyor. Böylesi birçok olgulu anket sonuçlarıyla karşılaşıyoruz.
Son olarak, bu anketleri yapan her ikisinde de yer alanların teknik ve bilimsel durumlarını tartışılmayacak derecede etkindirler. Olaya sahiptirler. Eldeki ölç,mlerle yaptılar. Bu konuda pek eleştiri de yok. Ama yapılan şekliyle değerlendirirsek, kamuoyu yeri ile yaşanan gerçekler ikilemli siyasal ve kültürel çok deyerlendirme yapacak bilimsel olguya sahip oluyoruz. Özellikle de yolsuzluk şeffaflık araştırmasında bu yıldaki birçok rezaletin, ünüversiteler ayağı yok. Buda bizim K. Kıbrısın nerelere geldiği sorusunda önemli yardımcı olunmaktadır. Tek eksiklik ise ülkemizdeki mugalif seçeneksizliktir. Sanırım Tufan beyin konularla açıklamaları da bunun yanıtını verir. Yine de araştırmalar bazı yerlerde nereye geldik uyarısı yapma bakımından önemlidir. Yeter ki bundan alınacak dersleri ve geleceği tasarlıyanların almasıdır.