yaklaşımlarÖzkan Yıkıcıİki günlük yakın tarih yükü - Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

İki günlük yakın tarih yükü – Özkan Yıkıcı

279 Takipçiler
Takip Et

Yeniçağ podcastını dinleyin

Yeni nisan haftasına geçtik. Haftanın Salı ve Çarşanba günleri, yakın tarih bakımından epey yüklü. Deyinilecek önemli geçmiş tarihsel dönemler var. Kıbrıs, Türkiye ve genele uzanan önemli tarihi olayların yıl dönümüdür. Tani ki bizde çoğu konuşturulmayacak. Hele de hafıza kaybı ile resmi idolojikleşme kısgacında, bazı günler hatırlanmak da istenmez. Hatırlananlar da olayların oluşu değil de günümüz çıkara göre seslendirilecektir. Nitekim bugün mecliste Annan planı tartışılırken gerçekler çok acı sırıtı. Hem zamanında olanlar tersdüz edildi hem de inanılmaz çaresizlik krizleri de oluştu. Onun için bilmek ve birikimle değerlendirmek oldukça önemli olduğu yeniden hatırlanması gerekir.

***

Önümüzdeki iki gün oldukça Kınrıs yakın tarihi bakışında önemli yaşananlar var. katledilen iki gazeteci belkide hiç hatırlanmak istenmeyen yaşanandır. Basın dahi kendi meslektaşlarını aklına getirmeyecek. Elbet birkaç kesim hatırında olacak. Üstelik ilgili gazeteciler “Gürkan ve Hikmet” önemli provakasonu açıklayacağı gün katledildiler. Herkesin dilinde olan ne yazık yargıya hiç getirilmedi.

Bir başka konu da Kıbrısı ayıran kapıların ansızın açılması yıl dönümü oluşudur. Hiç aklımdan çıkmayacaktı: ilgili gün sabahleyin Almananın Sesindeki haber akışı önemliydi. Murat Çelikkafa buradaki koltukçulara kapılar sorusunu sordu. Kapılar açılıp insanlar geçerken, bizim koltukçular “birkaç gün sonra ancak açılır” yanıtını veriyorlardı. Sonra biz açtık lafının da nedenli kocaman Göbelsçi yalan olduğu da tartışılmazdır.

Gelelim üçüncü tarihi güne: Annan planı. Bunun gelişimini yaşadık. Önemli kavşakları da yakaladık. Özellikle Kopenhak rezaleti veya Akelin güvence isteğine ret deinlmesi gidişatın önemli taşlarıydı. Gizli ama herkesin bildiği görüşmeler de ne kadar gizlense de öğrenildi. Fakat, bu bilinenler dahi günümüz tartışmalarında seslendirilmez. Üstelik karar değiştirmesine neden olmasına rağmen Akel güvence alamamayı öne çıkaramıyor.

Bu bilgiler dahi daha yaşanırken dahi Annan planı döneminin nasıl bazı önemli aşamalarının hafızaya konulmadığını anlarız. Elbet ansızın iüçüncü veryondan beşinci versyona gidişat da değerlendirmelere katılmaz. Bu arada herkes kendini överken de mangalda kül brakmamaya devam ediliyor.

Resmi idolojikleşme yoluyla oluşturulan idolojikleşen Anna planı da artık gerçekleriyle değil günümüz idolojik biçimiyle konuşturulur. Eksik bilgi ve günümüz siyasal duruşlar sonrası da hep yanıltmalar sürer. İmzalanmadan referanduma sürülen plan evetler olsa da yine siyasal seçkiyle uygulanmama gerçeği onca deneğime rağmen, Kıbrıslı bunu da öğrenmedi. Kendi çıkarı ve karşıtla aslında öncesi ve sonrası toplamı herşeyi anlatır.

*****

Bazı Türkiye önemli günleri de var: Uluslararsı çocuk bayramı bunlardan birisidir. Konu bayram olsa da kaçınılmaz şekliyle, rejim sorgulamaları da Türkiyede olması olasıdır. Gelinen aşama adeta bayram ve gelecek ikilemli sorularla dolu ama şovlaştırıp sunma algılarla konu geçeceği kesin. Net olan TBMM kurulurken ki gücü ve günümüz konumu kıyasa takılmayacak derecede mesaj vermektedir.

Önemli iki konu daha var: çarşanba günü Ermeni sorunu yeniden gündeme gelecek. Kim ne diyecek beklentileri yeniden yeşerecek. Hala olayın adı üzerinde dahi anlaşılamıyor. Belli olan 24 Nisan yine karşımızda Ermeni sorunu gelecek.

Buna bir de son yıllarda Çerkez konusu da eklendi. Sürülen Kafkas çerkezleri günüyle yaşanan yakın tarih yeniden günceleştirilmeğe çalışılınıyor. Bu arada Rusya gerçeği de ek olunca konu daha fazla gündemleşme şansı da var.

Anlayacağınız: iki günümüz birçok boyutuyla yakın tarih güncelleşecek. Bilgisizseniz, ordan oraya savrulacaksınız. Anlamakta zorlanacaksınız. Birinin kuyruğuna takılma tehlikesi her zaman olacak. Ama onca konu varken, dileyen dilediğini de öne çıkarma şansına sahiptir. Bunlar tarihin değişmez sayfaları olarak hep var olacaktır. Sorunlar devam etikçe de hatırlanıp bazısı gerçekleriyle bazısı da idolojik kulanımla kulanıma geçirilecektir. Ama tıpkı iki gazeteci katliyamı gibi olanlar da işlerine gelmediği için hafızadan sildirtilecektir. Oysa katledilmeyip ilgili prokvakasyon açıklansa, oynanan oynun belgesi günümüzde oldukça kulanılacak kirli politiğin kanıtı halinde yerini alacaktır.

Herkes bu nedenle yarın için geçmiş tarihi doğru bilmesi gerekir. Bilmez ise hep yanılma kısgacında olacak. Son bugünkü meçli sahneleri, unutursak, önemli noktaları yok sayarak resmi idolojide sıkıştırınca, çaresizliğin tepkili öfkeleriyle avunma taraftarlığı olacaktır. Hele pişkin efendi, zamanında imza atmayıp Kuzeyi AB dışında brakırken, dönüp “AB bizi istemiyor, sözünde durmuyor” yalanını sıkılmadan atar. Sonrası mı hafıza kaybı ve bilgisizlikle cendere içinde kalıp debelenilir.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
334AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin