yaklaşımlarÖzkan YıkıcıGeçen hafta yaşadıklarımız ve değerlendiremediklerimiz - Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

Geçen hafta yaşadıklarımız ve değerlendiremediklerimiz – Özkan Yıkıcı

279 Takipçiler
Takip Et

Yeniçağ podcastını dinleyin

Geçen haftayı da geride braktık. Yeni haftaya girdik. Ayni zamanda Nisana da elveda diyeceğiz. Bilmem yakın tarihi hatırlayan var mı: seksen yılına dek kutladığımız 27 Mayısı veya onun öncesi atmış yılındaki Nisan sonu öğrenci ayaklanmaları ve Turan Emeksizin öldürülmesini.. bunlar hiç olmamış gibi. Tıpkı geçen hafta 23 Nisan günü Kıbrıs yakın tarihin provakasyonlarını yazacak ken katledilen Muzafer Gürkan ve Ayhan Hiket gibi boşver bunları ve gelelim yakına. Öyle uzak değil. Hafızaya hala yaşayarak olan etkili geçen haftaya.

Sizi fazla siyasal olaya boğmayacam. Yakın tarihle beyninizi de zorlama niyetim yok. Ama güncel yaşamın normal hayal akışı yerine yaşadıklarımızla karşılaştıracam.

Hala sürmekte olan havadaki toz sorunumuz var. hele de benim gibi alerjiniz varsa, işiniz zor. Artık havada toz olma durumu nadir olay halinden normal hale çoktan geçti. Nitekim, son günlerimizin önemli sayıdaki yaşananı havadaki toz bulutlarıyla geçti. İnsanlar etkilendi. Sokağa çıkma epey sorun haline sokuldu. Pencere aşmak dahi tehlikelimhaldedir. Farketmeyen ordan nurdan gelme haberleri uçuştu. Ama nedenleri hiç konuşturulmadı.

Normal güncel akışımızda toz bulutları yanında başka önemli yaşantı da normaleşmeğe başladı. Nisan ayının en sıcak günlerine de ulaştık. Öyle ulaştık ki hem sıcaklıklar otuzlarda dolaşırken, havada da toz bulutları nefes almamızı epey zorluyordu. Birçok ülkede resmen uyarı mesajları yayınlandı. Aynen kıbrısın da güneyinde oldu. Öğrendik ki gelen Afrika toz bulutları Yunanistanın kuzeyine dek etkin oldu. Akdenizin ilkbaharında bu tür hava koşulları pek yaşanmazdı. Ama bir güncel yaşantımızla artık nadirlik sonrası normale dek yaşantımıza soktuk. Yetmezmiş gibi sıcaklar da artışta yaz derecesine gündüzün geldi. Bu arada yağan bazı yağmurlar da sel tipi yağışlar olduğunuetrafımızdaki coğrafyalardan öğreniyoruz. Tabi haber izliyor, meraklı olup araştırıyorsak. Yok alışıp da sanki ile hiçbir şey yokmuşlukta dolaşırsak, işimiz duman.

****

Peki bunun hiç nedenlerini düşünen kaç kişi oldu. Neden iklimler bu hale geldi. Öyle çok çevreci örgütümüz vardır ki demeğin. Bolca ünüversitemiz ve son öğrendiğimiz kadar binin üstünde de profesörümüz de mevcutdur. Ama yaşamda hissedilen, rahatsızlık yaratan koşulları pek konuşan yok. Çevre makamı mı: onlar başta dünyanın evreninde dolaşıyorlar.

Sizi yine biraz geriye getirecem. Otuz yıl öncesine dek gidersem, kurusuruma bakmayın. Çünkü bazen uyarılarla başlayan, cidiye alınmama siyasetiyle oyalanırken, gerçekler gelir ve sizi epey yakar.

Seksenler başında dünyada bazı önemli bilim adamları uyarı yayınlar. Dünya bu şekilde üretim ilişkileriyle giderse, ççevreği kirletmeye devam ederse, iklimlerin kimine göre ısınacağı kimisine göre de bozulacağı raporları yayınlanır. Şu anda yaşadığımız ve geçen hafta adeta haftayı saran gerçekler, ozamandan gelcek tehlike listesinde vardı. Konu dünyanın ısınacaiı, iklimlerin etkileneceği ve en basitiyle Akdenizde tropikal iklim karışımı havaya girileceği anlatılıyordu.

Bu önemli raporlara karşı nemi yapıldı: başta Amerikan sermaye kesimleri hemen önemli kendine yakan akademisyene karşıt rapor hazırlatıldı. Bazı idiyalarar göre her birine milyonlarca dolar da ödeme yapıldı. İkili medya algısı da hemen başladı. Yayınlanan karşıt raporlar aynen medyada da karşılık buldu. Sorunu anlatan raporlar ise pek yer bulmadı. Böylelikle önemli uyarı parayla yayınlatılan ve egemen idolojik aygıt operasyonlarıyla fazla duyurtulmadı.

Fakat, gelişmeler beklenenden de hızlı oluyordu. Sonunda Brezilyada toplantıyı B.M. düzenledi. Fakat amaç dünyayı kurtarmaktan öteye, kirlenmeği ilerde zayıflatma hedefiyle hareket edildi. Sermayekirletmesi ve kaçışların ansı seyredildi. Bu durum devam ediyordu. Sonuçta mı: onlar hep toplantı yaptılar. Kendilerine göre geçiştirme hedefleri koydular. Onlara dahi başta ABD olmak üzere uymadılar. Ama iklimler bir kez bozulmaya başladı.

Başka yol da buldular: Dünya bankası veya başka sermaye eksenli uluslarrası kuruluşlar kendilerine bağlı çevreci örgütler oluşturdu. Önemli tehlikler yerine fonla hareket eden uydu yapılar da çoğaldı. Çevre hareketlerinin doğru hareketlerini de böylelikle kontrol edip kendilerine göre dünya algısı oluşturdular.

Tüm bu engeleme ve yaşananlar gerçekleri yine de örtemedi. Engeleme ise hiç olmadı. Fazla örneğe de gerek yok. Geçen hafta havadaki kirlenme, tozlanma ve sıcaklıkların gündüzün vardığı derece, yaşayarak anlatma dersinin uygulanmasıydı. Fakat, fazla deyerlendirme olmadı. Alerjiden şikayet ederken, bunaltan sıcaklık ile havadaki tozun nefesl almayı zorlarken, iklimlerin bozulduğu sonucu hala gündemleştirilemedi. Yaşanan ve nedeni birlikte ortaya çıkamadı. Çıkamadığı için nenfes biraz alınca herşey unutulur halde de kalıyor.

Kısaca, bir geçen haftta yaşadık ki gün oldu evden çıkmak istemedik. Nefel alırken sanki alerjinin ötesinde grip olmuş gibiydik. Sıcaklık bunaltırken, toz nedeniyle pencere aşma bile tehlikeli ikilemde sıkıştırıyordu. Fakat, iklimlerin bozulduğu gerçeği ile birlikte yorumlanmadı. Sistemin ürünü olduğu algılanamadı. Yarının tehlikesi diye sorgulatılmadı. Fakat, deyişen yine de gerçeğin ta kendisidir. Belli ki önümüzdeki günler daha da sancılı kirli dönemle karşılaşacağımız kesin.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
334AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin