yaklaşımlarÖzkan YıkıcıBayramlarda geçmişle alakalı özlem kültürleşmesi - Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

Bayramlarda geçmişle alakalı özlem kültürleşmesi – Özkan Yıkıcı

333 Takipçiler
Takip Et

Yeniçağ podcastını dinleyin

Yine bir hem de dini bayram günlerini yaşıyoruz. Pratik olarak en net yaşanan hediyeli geliş ise  tatilin uzatılarak epey zamana yayılmasıdır. Gerçi arada özel yapmıyor ufak dokunuş olsa da çoktan tatilin kaymağını kim yiyecek beklentili sohbetler de aldı başını giriyor. Tatile giren medya da gelişmelerden kendini soyutlarken, birkısmı da özellikle muhalif kesim de tatil moduna girerken, prokram kısırlığı da geniş şşekile sokuldu. Ama sonuçta baydamdı. Tatil vardı ve hrkese göre de önemi ortadaydı. Tatil yapmaktan var olan bayramı kutlama yanında uymakla akışa kapılıp gidenlerde vardı. Fakat ilk önemli gözlemimi de bu arada ekleyelim: gençler ve özellikle lise çağında bazı kesimlerin bilinsizce olsa da veya boşlukta uyum adına acayip bayram dini konuşmalarına da neyazık tanık oldum. Kısa araştı

Rştırmam sonucu da geçmişle yoğunlaşan kuran kurslarının çocukluktan yapılma hamleleri, şimdi önemli sayıda gencin bu birikimle arlkadaşlarına bazı anlatılarla etkilemeleri oluyor. Küçümsenen ve kimi makamcının “pinpon topuyla” özdeşleştirildiği bu kursların birikimini tesadüfen olsa da konuştuğum bazı liseli öğrencilerden arkadaşları ile diyalokla etkilerine bizat dinleyerek karşılaştım. Buda ülkemiz için dikkatli o olunma uyarısıdır. Hele AKP gerçeği ile durmadan nifus değişkenlik yayında eğitimdeki girilen bbazı uygulamaların da gelişmelerde önemli başarı sağladığı kesin hale geliyor.

Neyse, konumuza dönelim: medya alanındaki donukluk ile kısı8rlığa işaret ediyordum. Öylesine kısırlık oldu ki haberlerinde resmi demeç şov ile ziyaretlerle haber doldurma dönemini yaşıyoruz. Ayrıca, durmadan tekrarlarla da dinleme ihdiyacını da uzaklaştırmaktadır. Prokramlar bayramlaşınca da gelenekseleşen uygulamalar da sıklaştırıldı. İnsanlara sorrularak veya konuyla alakalı prokram yaparak konuşan adını değişik simgelerle vurgulayan kişilerden akışkanlık oluşturuluyor. Sanki yurtaş görüşü veya bilgilendirme dense de klasik gerçeklerin yeniden tekrarı oluyordu.

Genelikle eski bayramlara benzemediği, eski deyerlerin yok olduğu eleştirileri sıralanıyor. Sıralanırken da bazen bilerek bazen de atarak örnekler veriliyordu. Hele özlenip de olmayan birçok davranışın sanki eskiden olduğu havası estiriliyor. Bir anlamda günün eksiklikleri veya yanlışları nasıl aşılır yerine geçmişe özlemle giderilmeğe uğraşoı yeniden sahnedeydi. Eski baramlarla bazen burda kökeni olmayan kesimler dahi öyle anlatılar yappıyorlar ki sanki bilenlerin olup da yalanlamayacağı güvencesine odenli inanır gibiydi. Bu davranış salt bayramlarla alakalı da değil tüm günümüz sorunlardan kaçışta hep “geçmişte böyle değildir” le başlayan geçmişe özlem duyguları yaydırılmaya uğraşılmaktadır. Halbuki tekrar edelim, ekranlarda konuşan önemli kesim, sözkonusu yaptıkları geçmişte adamızda yaşamıyorlardı. Öyle anlatılar oldu ki içanadolu geleneği sanki eli atmışlarda Kıbrısta varmış örnekleri dahi verildi. Ama, çoğu istek hep günümüzdeki aşmazları adeta geçmişle kıyaslayıp gelecek özlemini geçmiş kurgusuyla oluşturma düşüncesinin bilinsizce yerleşmesinin sonucudur. Tarihin resmi olarak darmadağın edilmesi veya kültürel önemli olguları ret edip günümüz koşullarına göre yeniden idolojikleşmesinin sonuçlarına tanık olmaktayız.

Statik düşünme veya kıyaslama ile kültürel koşulları yok sayarak yapılan basit sorgulamadır. Kıyasta zaten, baştan başlayan geçmişte böyle değildirin kendisi dahi tartışmalıdır. Ama içinde özlem duyulmaktadır. Günümüz şekillenmesindeki sistemsel gerçekten kaçarken, geçmişle günümüze yanıt arama veya bahane bulmanın tekniğidir. Oysa bayramlarda olduğun gibi her döneme göre kabullenme ve kutlama, yaştılma şekileri oluşur. Elbet geçmişteki yaşam şartları kadar, odönemin ekonomik koşulları sosyolojik yapı ile sistemsel gerçekliklerin bütünseliydi olan. Çoğu zaman geçmiş özlem diye konulan istek, aslında feodal dönemin, sömürrgesel yaşantının ve geleneksel kültürleşmelerin oluşturduğu koşullar olduğu hiç birlikte ele alınmaz. Eskiden eğlence alanları ve bayramlardaki davranış günümüzde normal olamnın  da gerisinde kaldı. Bayramın yeni elbise giyme ayrıcalıkları veya ziyaretler şu anda artık gelişen teknolojiyle epey değişti. Ama nedense duyulan özlem ile örnek verilen sömürge, feodal süreç hiç birlikte kıyaslatılmaz. Eskiden insanlar kahvede dahi geceleri masal anlatırken, şimdi teknolojik gelişme ile bu gelenek çoktan tarih oldu. İstense de yaşatılamaz.

*****

Ben elilerden beri bayram süreçlerini yaşadım tek tip de değildi. Ama bayramlardaki güzel giyinme yanında dini anlatışlar da aklımda. Yine 3 yılımda Kıbrıs Körler okulunda rumlarla braber okurken, ilgili din günleri farklılıklarını da yaşayarak beynime kazdım. Bir de avantamız vardı: rumların dini günlerinde okul tümden tatil olurken, Türklerin bayramlarında sadece Türkler bayram yapıp tatil gerçekleştiriyordu. Yine Türkiye Körler okulunda direk yıllarca ayni bayramları yaşadım. Dini bayram bakış farklılıklarını da hat da mezhepsel ayrıcalıkları da orda birlikte olmanın sonucu öğrendim. Sonrrası da malum. Şimdi yaşlı çağımda ise önemli paradoksalıkla K. Kıbrısta yaşıyorum. Baı yanlışlar sonlandı derken, şimdi çarpık ve neoliebraleşerek kapitalisleşen şekliyle karmakarışık kültürleşme ile başka siyasal boyutuyla yaşıyoruz. Üstelik Türkiyeleşme gerçeğimizle eskiden tanık olsak inanmayacağımız tarikat ve çocukluktan kuran kurslarının birikimn inanç ekseni de siyasallaşarak güçleniyor.

Ama bayram tatilindeyiz. Ekranlarda konuşanlarn geçmişe özlem diyor. Geçmiş böyle değildi belirtisi vurgulanıyor. Sanki geçmiş şahanen ve şimdi yozlaşma olduğu anlatılıyor. Tıpkı zaman zaman bazı kişilerin iklim bozulmasını dahi “kadınların giyinmine” bağlamaları gibi. Sakın yoktur demeğin. Ülkemiz belirli yaşlı kesimin en önemli eleştirel bakışıdır. Gelişmiş teknoloj, tüketim yapısı karmakarışıksosyolojik yapımız ile yeniden günümüz idolojik yaklaşıma göre sömürgesel devamlılık adına kurgulatılan tarih ve kültür ekseni, istemeden de olsa hep geçmişe atıfla her olguda kendimizi aklama kurtarılıcılığa sarılmamızı getirdi. Ama oda çok  çarpık. Öçünkü nifusun yarısından çok nfazlası geçmişi burada yaşamama gibi ele veren gerçeğimiz de var.

Kısaca, bir bayramı daha yaşıyoruz. Herkes kendi anlayışına göre uyguluyor. Ama ortak payda tatil oluşudur. Donuklaşma ile medyadaki kısırlaşma sorunu ister istemez bayramı da konuşturtma artışı yapmak zorunda getiriyor. Zaten politikacısından başlayan yalan makinesi, olaayın suçlusu ile örnekleme de geçmişe özlemle artırılmaktadır. Ama ilk örnek gibi, siyaseti ortaklık ve dini inanç, afetme kurallarını hatırlatırken, daha ilk adımdan yalan söylemenin afedilmez olduğu vurgulanırken, bizat kendileri yalan söylemeye başlıyor. Tüm ayrıştırmaları ve atışları kolayca yapıyor. Zaten Müslüman dünyasının genelinde en azından bayram içi savaşlara ara verip ateşkes dahi yapılmıyor. Müslüman Müslümanı en vahşi kurallarla boğazlıyor. Ama sonra dönüp dinin noşgörülüğü ve kucaklaştırıcı yönünden bahsediliyor. Hele sırf demeç içinn demeç de verince, bayram sadece tatilin koşulu dışında başka pratik değeri kalmamış gibi algısına da yarıyor. Hele bayram namazı sonrası yapılan konuşmaları yazmaya başlasam, gerçeklerden nekadar kopulup urafeleşmenin de acı kanıtlarıyla makaleler dolduracam. Ama yine de onca eleştiriye rağmen belirli kesim bu tatilin resmen tadını çıkarıyor. Taki tatil bitip de kalınan ama kalınmamış olan süreçle yeniden yaşamaya dek.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
334AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin