yaklaşımlarÖzkan YıkıcıYeni bir Kadınlar emek gününe gelirken - Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

Yeni bir Kadınlar emek gününe gelirken – Özkan Yıkıcı

333 Takipçiler
Takip Et

Yeniçağ podcastını dinleyin

Kadınların mücadelesi, atelyelerde yakılarak kazanılan Emekçi Kadınlar gününe, bir defa daha geldik. Artık klasik tarih bilgileriyle yetinemeyecek düzeyde işler tehlike eksenine çoktan sokuldu. Mücadeleyle kazanılan gün artık önemli kesim bunu dahi tahammül etmeyerek sadece “kadınlar günü” demeyi yeyliyor. Algıyı da hazır almaya alışan kitlelere de sunmaya tekrarlandırma gerçekleştiriliyor. Ama kim ne derse desin, Sekiz Mart günü, emekçi kadınların yanarak bedel deterek kazanılan mücadele günüdür.

Aradan yıllar geçti. Şimdi yine yeni bir Sekiz Marta geldik. Dünyanın birçok yerinde değişik amaçlı kadın sesleri duyaağız. Ama hiç uzağa gitmeden, Türkiyede de kadın gününde dahi dans etmek isteyen, taleplerini haykırmaya çalışan kadınları tutıklama jopla karışalacaklar. Polisin pençesinde kelepçenen kadın resimleri göreceğiz. Ama başka durumda da bol bol konuşan kadınları da medyada izleyeceğiz. Sanki gün emekçi kadınların kazanımı olmamış gibi dokunmaz talepler ve kendi isimlerini yaldızlaşmaları da yaşayacağaımız kesin. Ama kesin olan, mücadeleyle kazanılan gün, zaman içinde olan sosyal ve siyasal gelişmelr, son dönemde hepsi telikede. Hem sömürgecilik kjralıyla kadınalr da nasibini alıp yeni sömürülme, metalaştırılma uygulamalarına tanık oluyorlar. Sosyolojik olarak da siyasal seçki halinde gericileşme ise kadının kazanıp da dokunulmaz denilen hakları da elden uçmaya çalışma dan uygulamaya geçiyor. Özellikle içeleşip oradaki gelişmelerin buraya uygulatılan Türkiyede artık durum oldukça cidi. İstanbul sözleşmesinden iki dudak lafıyla çıkılma kolaylığı zaten en net verilen imdat sinyaliydi.

Şeryatın sosklarda yankı bulurken kolaylaşması ve kadın hakı dneilince, ananın evladını ararken ki yapılan sert uygulaalar, alınması gereken mesajı dahi aşan gelişmedir. Dinselleşme ve gericileşme sonucu zaten kadını daha baştan ikincil hale yeniden sokuyor. Sosyal yaşamdaki giyiminden yürümesine dek davranışlarını dahi yasaklarla sınırlamaktadır. Sakın burda olmaz sığıntısına girmeyelim: unutmayın bizat dinişleri dayresinin seminerinde kadınla alakalı anlatılanlar ve siyasal resmi duyarsızlık, bize nerelere gidileceği amacını anlatmaya yeterli olması çoktan gerekliydi.

Yeni bir Emekçi Kadınlar gününe geldik. Emek mücadelesiyle kadın birleşmesi sonucu kazanılan, bedel ödetilen günde yine en az konuşturulan emekçi kadınalrdır. Emeği konuşmadan ve gericileşmeğe dokunmadan hep kadınsı imgelerle birşeyler söyleyecekler şova girişicek. Gericileşme ile kadının başına geleni anlatma cesareti zaen ok. Ortaçağ gelecek korkusu ise sıfır. Ama ekrana çıkıp tıpkı “Sineler şovu” gidi kadınsı laflar denilecek. Oysa esas tehlike artık münferit değil resmen gericileşme ile otoriteleşmeye ek olarak sömürgeciliğin kadına da getireceği yeni esaretdir. Hiç siz örneğin konuşacak birçok kadın örgüt lideri veya merkeze akın olmanın şovunu yapanların ddinişleri başkanının kadına yönelik hakaretden de öte sözlerine laf kondurduklarını duydunuz mu… elbet duymadınız. Kaybedecek makam var. Ama bolca kadın lafları ve yine savundukları politikanın uygulamadıkları bazı hakları konuşarak kendilerini reklamlaştıracaklar. Sistemin kamusal alandan çıkarıp metalaştırıp sermayeye sunduğu konularda “devletin görevi” demeği gerçekleştirecekler. Net olan aynen bizde de geçerli: kapitalizmindeki krizler ve sarılına gerici idoloji kadınların da bedeli ödetmeleri olacaktır. Dikat edin, siayset yapmıyorum diyenlerin, yarın giyimlerine veya davranışlarına karışıldığı zaman sesleri çıkmayacak. Yine iş ezilen emek eksenli ile aydın kesime kalacak. Bedeli de onlara ödetecekler. Türkiyede olduğu gibi kadın haklarını savunup dans eden kadınalr iber gazıyla yıkanırken, ayni anda resmi idoljinin şiddetini, gericileşme ile kadını hayata kleleştirme politikasını savunanlar konuşturulacaktır. Bunlar sistemin önemli gerçeğidir.

Son dönemin kaçınılmaz başka gerçeği de dünyada kakdın mücadelesinin yükselmesidir. Sınıfsal hareketin cılızlığı, sosyal muhalefetdeki dinamiklerin zayıflığı sonucu kadın örgütlerin kendi hakları dışında sistemin birçok sorununu da sokağa taşıdıklarına tanık oluyoruz. Boşlukların öne çıkarma zorunluluğu ise sadece kadın hareketi olunca da net başarıya gidilemeyeceği de kesin. Sanırım Sekiz Mart gününde en acı travma da bu. Kadınlar sokağa çıkarken salt kadın hakını değil, devletin baskısını da görünce sistemi de deşifre etmiş olacaktır.

Seksenlere dek siyasal hedefli ortak toplumsal sınıfsal mücadele nedeniyle epey kazanımlar oluyordu. Bugün birçok ülkede kadın haklarının daha ileriye gitiğini söylemek güç. Hele de türkiye. Buna karşın günümüzde kadın hareketleri oldukça ses getiriyor. Ama tıpkı İstanbul sözleşmesinin bir gece konuşmasıyla kaldırılması da engelenemiyor. Buda bizde konulan adı uluslararası hukuk olsa da hakların daha esnek hale sokulduğunu getiriyor.

B,r ada nasskılar ve gericileşme, öte yanda emek sömürüsü ve metalaştırmalarla yeni kulaştırma ekonomik kriterler tüm insanlarda olduğu gibi kadın alanında da oldukça kötü gelişmeleri kurumsallaştırmakta, uluslararası hale getirmektedir. Hele mafyalaşma ve din ekseni kulanımda kadın daha kolay çok yönlü olgulardır. Sekiz Mart gününde ne yazık kadın haklarında ilerleme değil, gerileme ve buna bağlı şidet, taciz ve seks kölelikleri artmaktadır. Hele savaşlardaki tecavüzleri hem de din adına islami örgütlerin yaptıkları, iğrenç kelimesi dahi az gelmektedir.

Deyinmeden olmaz: Gazze de kadın nölümleri ve öldürülme şekilerinden söz etmemek olmaz. Üstelik bu kendine en moderin devlet denilen Amerika ve ingiltereyle birlikte gerçekleştiriliyor. İnsan hakları veya Cenevre sözleşmeleri falan hepsi buharlaştırıldı. Onbinin üstünde katledilen ve evde cenazeleştirip imha edilen Filistin kadınlarını da yeniden hatırlatmak da günün olmazsa olmazıdır. Öyle Sibenelrin şovu gibi lafazanlık yapmakla kadın hakları konuşulmaz. Konuşma gerçeklerle olup kazanım da örgütlü yapılır. Emekçi Kadınların mücadelesiyle kazanılan Sekiz Mart günü de bunun kanıtıdır.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
334AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin